English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ S ] / Sadece

Sadece translate English

533,740 parallel translation
Ne yani, sadece yanlış zamanda yanlış yerde mi bulundum?
So, what are you saying, I was just in the wrong place at the wrong time?
Sonuçta yine aynı şey olacaktı, sadece biraz daha zaman alırdı.
The same thing would have happened, it just would have taken longer.
Sadece oğlumu kucaklamak istiyorum.
I just want to hug my son.
Ve sanırım sen sadece günümüze ait Arnold Schwarzenegger'sin.
And I think you're just present-day Arnold Schwarzenegger.
O sadece gerçek peynir yer, işlenmişini yemez.
He'll only eat real cheese, not processed.
Adamım, siz de Joenun söylediği gibi mutlu olduğunu düşünüyorsunuz, Sadece tüm o masabaşı işlerini yaparak?
Man, you guys think Joe's as happy as he says he is, just doing all that desk work?
Mümkün değil, Sadece domuzun dudağına ruj sürüyordur.
No way, he's just putting lipstick on a pig.
Sadece kendini kanıtlamaya çalışıyor, çünkü ona birisi kız dedi.
He's just overcompensating, because he was called a girl.
Ben sadece bir gönüllüyüm.
I'm just a volunteer.
Umrumda değil, sadece bilmek istiyorum.
I don't, I don't care, I just want to know.
"Onlara daha iyi kasklar verin sadece."
"Oh, let's just give them better helmets."
Yaşlanmak sadece ölmediğin anlamına geliyor.
Aging just means you didn't die.
Yani sadece bebek gibi konuşun.
So, like, just talk like a baby.
Çünkü hepinizin çok genç, çok muhteşem olduğunu biliyorum ama Bill Cosby insanlara tecavüz ederken bu sadece onaylanmayan bir şeydi.
Because I know you're all very young, you're very gorgeous, but Bill Cosby was just raping people back when it was frowned upon.
Birine tecavüz etmeniz gerekiyorsa sadece ünlü olun ve kadının hatasıymış gibi gösterin.
If you have to rape someone, just be famous and make it look like it was her fault.
Sadece 95 yaşında olduğu için de değil.
And not just because he's 95 years old.
Amy Schumer beni saat gibi taksa ben sadece...
Amy Schumer could be wearing me like a watch, and I'd just be, like...
Ama benim gibi Taylor Swift'i Instagram'da takip ediyorsanız kız kardeşlerinin sadece Victoria's Secret modelleri olduğunu görüyorsunuz.
Except if you follow Taylor Swift on Instagram, as I do, you will notice that sisterhood is limited to Victoria's Secret models.
Ama belki de sadece hata yapmıştır.
But maybe she just made a mistake.
Sadece merak ediyorum.
I'm just curious.
Yoksa sadece. Narnia'ya benziyor ama daha fazla sandviçi var diye mi?
Or are you just cheering because it sounds like Narnia, but with more sandwiches?
Sadece 1985 baharında hiçbir şeyi siklememeye başladım.
It's just that I ran out of fucks to give in the spring of'85.
Sadece çocuk işçiliğine dikkati çekmek istiyordum.
I was just trying to make a point about child labor.
Sadece onaylanmıyor.
It's just frowned upon.
Ama sadece ölüm tehditleri değil, mektuplar da alıyorum.
But I get letters, not just death threats.
Sadece bekâr olduğum için endişelenen kadınlardan mektup alıyorum.
I get letters exclusively from women who are worried that I'm single.
O benim için sadece okul servisindeki bir kaltak.
She's just another bitch on the school run to me.
Şu anda sadece saçını yüzünden çekmem, ellerini külotundan çıkarmam yetiyor.
Right now, I've just got to keep her hair out of her face, her hands out of her pants, and I've nailed the day.
Bu ülkede şunu fark ettim : Sosyetik insanlar, sadece diğer sosyetiklerin kendileriyle aynı seviyede olup onları önemsediğini sanıyor.
And in this country, I've noticed that posh people think that only other posh people are on their level and care about them.
Sadece üç parça takımıyla muhteşem görünerek mikrofona yürüdü.
He just looked amazing, three-piece suit, walked up to the microphone. He's, like...
"Sadece bir yerlere gitmem daha uzun sürüyor." dedim.
All it means is that it takes me longer to get places. "
Sanırım sadece çok sert oynuyorlardı.
I think they were just playing too hard.
Sadece... prezervatif takın.
So, just... just wear a condom.
Ve içinizden sadece onu özlüyorum.
And she's the only one of you that I miss.
Ama Kerrie bana sadece bir kere darıldı.
Ah, but Kerrie... Kerrie has only ever been cross with me once.
Sadece bir kere.
Just once.
Ama sadece o sesleri çıkarırsam... kendimi kötü hissettiğimi anlarlar diye düşünüyorum.
But I feel like if I just make those noises... then they will understand that I feel bad.
Sadece birkaç haftadır koruyucu bir anneyim ama söyledikleri doğruymuş :
So I've only been a foster mom for a few weeks now, but it's true what they say :
Sadece bunu unutmak istiyorum.
I just want to forget about it.
Sadece nasıl olduğunu kontrol etmek istedim.
Just wanted to check in, see how you're doing.
Evet, sadece her zamanki gibi.
Yeah, it's just... Eh, the usual.
Evet, sadece seni özledim.
Yeah, I just miss you.
O, sadece kardeşin.
Oh, he's just your brother.
Sadece çok uzun bakma.
Just don't stare too long.
Sadece...
I just...
Sadece mağlup ettiler.
No. Just smote.
Sadece soylu bir ruh ve temiz bir kalp sahibi davet edilir.
Only the noble of spirit and pure of heart have been invited to join.
Göz kararı söylüyorum fakat her 15 saniyede bir 5 cm kadar kayıyor ve elimizde sadece...
I'm just eyeballing it, but it seems to be slipping about two inches every 15 seconds, and we've only got about, uh,
Bak, sadece seninle düğün muhabbeti yapmak istemiyorum, tamam mı?
Look, I'm just not into talking to you about the wedding, okay?
Doğru ya, çünkü bir sadece arkadaş "gibi" yiz.
Right,'cause we're only friends-ish.
Olay sadece benim tüm bu çiçek ve pembe tafta olayına yabancı olmam.
It's just that all the flowers and pink taffeta, it's just not my bag.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]