Sadece bir kez translate English
2,329 parallel translation
Sadece bir kez benimle beraber ol ve beni hayata döndür.
Just sleep with me just this once, and it'll give me everything I need.
O zaman yaptığımız şeyleri neden sadece bir kez yapmıyoruz?
Well, then why should we do anything more than once?
Madem aynı şey, sadece bir kez seks yapalım.
Maybe we should only have sex once, if it's the same thing.
Hayır. Günbatımını sadece bir kez mi izleyelim?
- Should we just watch one sunset?
Sadece bir kez.
One date.
* Sadece bir kez daha şans verelim *
* Can we give it just one more try *
Yani Ritcihe anabolik steroidi sadece bir kez kullandı?
So Ritchie only did anabolic steroids once?
Tamam. Sadece bir kez ama.
Okay, just once.
Sadece bir kez tadına bakmak için katil olabilirim.
I would kill for just a taste of that.
85 milyon dolarlık ekipman ve sadece bir kez atış hakkı. O zaman baskı yok.
85 million dollars of equipment and only one shot at the launch.
Sadece bir kez karıncalar basmıştı.
We have ants one time...
Hayır, sadece bir kez söylemem gerek.
No. I just have to say it once.
Onu sadece bir kez gördüm...
I only saw him once before.
Ben sadece bir kez aradığını gördüm.
I only saw she called once.
O evi sadece bir kez sigortalayabilirim.
I can only insure that house once.
Evet, sadece bir kez hapşırdı.
Yeah, it's just one sneeze.
Maples'in kullandığı ücretli telefondan sadece bir kez arama yapılmış o da Harvey'deki George Ashcroft a.
Only call made from To a George Ashcroft in Harvey.
Sadece bir kez çık onunla.
Just go on one date with him.
bunlar sadece bir kez yaşanmış bir ikincisi trilyonda bir için onlar öldü bu yolda öldü çocuklar, torunlar, önceki nesiller en evvele gittikçe bu kısa ömürlü zerreler istikrarlı malzeme içinde çok çabuk meydana geldi ıstikrarlı şeylerin katılaşması sona erdi bugün yaratılmış olan herkes sen, ben, o bu maddeyle yapıldık
Most of these things only lived for a trillionth of a second themself. They were made, they died away and left children, grandchildren, and so forth. This cascading down from these ephemeral particles into the stable stuff took place very quickly.
Senden tek bir şey için özür dilerim. O şerefsizin sana sadece bir kez vurduğunu sanıyordum.
And the only thing I'm sorry for is that I only hit that bastard once.
Sadece bir kez oldu.
It was only one time, okay?
sadece bir kez gördüğüm mavi gökleri bile aramadan.
How obstinate! Love is warm. Young Master!
Sadece bir kez.
Just once.
Sadece bir kez yaptık o kadar!
We've only done it once... and that's it!
Evet. Kimse kim, yılda sadece bir kez fotoğraf gününde oluyor.
Yeah, well, whoever's fault it is, it's only once a year on portrait day.
Yani şimdi sadece bir kez mi yapacağız yoksa tüm gece sürecek mi?
So, are we just doing it the once, or will we be at it all night?
Sadece bir kez oldu o.
That only happened the once!
Tartıştık, sadece bir kez tartıştık.
We had a fight. We had one fight.
Yılda sadece bir kez düzenlerim.
I've edited it only once in a year.
Bebek bakıcısını sadece bir kez mi becerdin?
You only did the babysitter once?
- Bu hikayeyi... sadece bir kez anlatacağım ve bu, son olacak.
I'm gonna tell this story once, And I'm never gonna tell it again, okay?
Geçmişte bu ülkede başarılı bir bi-lateral kol ameliyatı sadece bir kez yapıldı.
You know there's only been one successful Bilateral arm transplant in the country? In the world.
- hiç beklemediğin bir anda doğru insanı bulacaksın hiç beklemediğin bir anda seveceğin birini bulacaksın ve kalbinde bir heyecanla tanıyacaksın gerçek aşkı sadece bir kez hayatta -
♪ Once in a blue moon ♪ ♪ you will find the right one ♪ ♪ once in a blue moon ♪
Sadece izin verirseniz bir kez daha sorayım.
Just, um..... once more, if I may.
Tamam, sana bir kez daha soracağım, burade ne- -... ve ayrıca, izin verirseniz, kişisel bilgilerinin güvenliğini ve ben sadece banka şifreleri ve sosyal güvenlik numaralarından bahsetmiyorum.
Okay, I'm gonna ask you one more what the - -... And also, if I may, The security of their personal information. And I'm not just thinking about bank passwords or social security numbers.
Bak, onunla sadece bir kez görüştüm.
Look, we only had one date.
Yılda sadece bir kez adet görmeni sağlayan bir ilaç.
I'm on Dodecacil, the pill where you only get your period once a year.
Sadece bir kaç kez.
Only a few times.
Gerçekten etkileyici olan şey gözleyiciyi ilk kez duyduktan sonra sadece birkaç hafta içinde çok daha ileri seviyede bir alet yapabilmesiydi.
Now, what was truly impressive is that it had only been a few weeks since he'd first heard of the Dutch spyglass, and yet he produced something which was far superior.
Bir kez sadece. Yemin ederim.
Just one.
Haklı olup olmadığımı görmek için sadece onu bir kez daha görmek istiyorum.
I just want to see her again, see if I was right.
- Bu bir insanın başına yaşamı boyunca sadece 1 kez gelebilir,
This only happens to somebody once in a lifetime,
Müzede, yılda bir kez yapılan sergiye sadece bir öğrenci ev sahipliği yapar ve sen seçildin.
The museum only hosts one student-led exhibit a year and your's was the one they picked.
Zaten fark etmişsindir ama, Homestay sadece ruhun bazı şeyler öğrendiği bir olay değil, senin gibi bedenini terk eden ruhların bir kez daha özüne dönüp dönemeyeceğinin bir sınavıdır.
You've probably already realised but your little homestay wasn't simply training, but a test period to see if a soul like you, who had rejected their own existence once would be able to return to being themselves.
Son kez burada olduğumda sadece bir can sıkıntısıydın.
You're just as annoying you were the last time I was here.
Sadece bunu bir kez tecrübe etmek istiyorum.
I just want to experience it for once.
Evet. Site sadece yılda bir iki kez, bir haftalığına kullanıma açık oluyor.
Yes. lt's online only a couple of times a year for only a week.
Oraya sadece meclis açılışından önce bir şeyi ispat etmek için bir kez gitmiştim.
I've only been there once to testify before congress.
Bir de bunu hayatında sadece iki kez yapabiliyorsun. Sonra da taşaksız kalıyorsun.
And you can only do it twice and then you're out of balls.
Sadece sizden bir kez olsun, suçluyu düşündüğünüz kadar kurbanı da düşünmenizi istiyorum.
I'm asking you, for once, to think of the victim as much as you think of the criminal.
Sadece son bir kez birlikte olmamızı istedi bize göstereceği çok güzel bir olduğunu söyledi.
She just asked for one last night all together, said she had a beautiful place to show us.
sadece bir adam 18
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane 124
sadece bir tane mi 18
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir dakika 169
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane 124
sadece bir tane mi 18
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir dakika 169