Sadece bir dakika translate English
2,001 parallel translation
- Üzgünüm, sadece... üzgünüm, sadece bir dakika.
- Sorry, just... Sorry, just one second.
Sadece bir dakika.
Just a moment.
Sadece bir dakika.
Just for a minute.
Konuşmamız sadece bir dakika sürer.
Oh, it'd only take a few minutes. We could talk.
Sadece bir dakika sürer ve neredeyse bin dolar eder.
This should take only a minute, and cost about a thousand dollars.
Sadece bir dakika.
Just a minute.
Sadece bir dakika sürer.
It'll take just a minute.
Sadece bir dakika müsaade et.
Yeah. Just give me one minute.
Sadece bir dakika olsun dur!
Just... Just stop for a minute!
Sadece bir dakika izin ver.
Excuse me just for one moment.
İşe de yarıyordu. Ama sadece bir dakika için.
And that worked for about a minute.
Bana sadece bir dakika müsaade et.
Just give me a minute.
Sadece bir dakika daha.
Just one more minute.
- Sadece bir dakika müsaade et.
- Just give me a minute.
Yoksa sadece bir dakika içinde kendinizi sonunu bildiğiniz bir filmi izlerken mi bulursunuz?
Or is it just the muted feeling of watching a movie when you know how it ends?
Sadece bir dakika.
Just give us a minute.
Sadece bir dakika bakacağım.
I just want to see it for a minute.
Bana sadece bir dakika verir misin?
Would you just give me a minute?
Sadece bir dakika sürecek, sonra kendini daha iyi hissedeceksin.
This will just take a minute, and you'll feel so much better.
Sadece bir dakika sürecek, söz veriyorum.
It'll just take a minute, I promise.
Bana sadece bir dakika ver, tamam mı?
Just give me a minute, okay?
Peter, bu domuz midemizde olabilir, sadece bir dakika içinde, ve sonra ve sonra... başka şeyler yapabiliriz.
Peter, that pig... could be in our stomachs in, like one minute, and then we could... and then... and then we could do other stuff.
Tamam, tamam, sadece bir dakika ver.
Okay, okay, just give me a minute.
Sadece bir dakika. Lütfen?
Just for a minute, please.
Sadece bir dakika sürer.
It'll take only a minute.
Seninle sadece bir dakika yalnız kalmak istiyorum.
All I want is one minute alone with you.
Sadece bir kaç dakika sürecek.
It'll just be a couple more minutes, okay?
Tamam, on dakika bu sadece bir sefer olacak, tamam mı?
Okay, okay, ten minutes, but this has got to be the only one, right?
Tutulma sadece bir kaç dakika sonra.
Bato : The eclipse is only minutes away.
Bir dakika sadece.
Just for a minute.
Bu riskli bir iş suda sadece birkaç dakika kalabilirler çünkü suyun dibinde ölümcül şeyler yatıyor.
It's risky work because something deadly lurks in these waters.
Hey, bekle bir dakika, sadece iki yakılmış kart var.
Hey, wait a minute, there's only two burn cards.
Bir dakika sadece.
One minute.
- Kendi geleceğimi, beni etkileyecek bir şey olduğunda ve sadece 2 dakika ilerisini.
- My future when it affect me and only 2 minutes ahead.
Bir kaç dakika içinde, bu kavanoz denizin dibini boylayacak. Ve senin çığlıklarını sadece balıklar duyacak.
In a moment, this bottle will end at the bottom of the sea, where only the fishes can hear your screams.
Sadece bir kaç dakika daha.
Just a few more minutes.
Oh, bir dakika, bekleyin. sadece bir saniye bekleyin, tamam?
Oh, wait a minute, wait. Hold on for just one second, okay?
Sadece bir kaç dakika içinde, tüm 101. Hava Birliği şu yoldan buraya gelmiş olacak.
In just a few minutes, the entire 101st Airborne is gonna come down that road.
- Sadece bir kaç dakika. bir saniye ver bana
- Just a few minutes, give me one second.
Sadece bir kaç dakika, bayan.
It'll just be a few more minutes, ma'am.
- Pekala, sadece... bir dakika ver bana, tamam mı?
- All right, just... Give me a minute, okay?
Sadece 1 sayı ve yarım dakika kaldı. Hindistan kendisini kurtarabilmek için, hızlı bir mücadele vermeli.
Only 1 and a half minutes now and India will have to fight quickly to save itself.
Sadece bir kaç dakika lazım.
All we need is a few minutes.
Sadece harika bir 5 dakika idi.
It was a great five minutes.
Peter, spor salonuna sadece bir kere gittin o da 15 dakika sürdü.
Peter, you've been to the gym once... for 15 minutes.
Sadece bir kaç dakika sonra seni Orlando Bloom gibi yapacağım.
Now, just a few more minutes and I'll have you looking like Orlando Bloom.
Azra, seninle beş dakika görüşebilir miyim, sadece bir kelime?
Azra, can I see you for five minutes, just a word.
Sadece bana bir dakika ver.
Just give me a minute.
Biliyorum, orada sadece beş dakika kadar kaldık. Ama kardeşin hiç acayip bir şey yaşamış mı?
I know we were there for, like, five minutes, but does your sister ever get, like, freaked out?
Sadece bir model evde 20 dakika geçirdin diye bunu bilebilmen mümkün değil.
I mean, you can't possibly know that. You just spent 20 minutes in a model home.
Bana bir dakika ver sadece.
All right. Well, just give me a minute.
sadece bir dakika sürecek 16
sadece bir dakika sürer 34
sadece bir dakikalığına 29
sadece bir adam 18
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane mi 18
sadece bir tane 124
sadece bir dakika sürer 34
sadece bir dakikalığına 29
sadece bir adam 18
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane mi 18
sadece bir tane 124