Sadece senin için translate English
2,197 parallel translation
Sadece senin için Charlie.
Only for you Charlie.
Sadece senin için çok normal bir sorun oluyor.
Only for you could too normal be a problem.
Lily, bu sadece senin için değil.
Lily, this isn't just for you.
- Sadece senin için endişeleniyorum.
- I know, I get so worried about you.
Ben yeniden gençleştim, canım, sadece senin için.
"I turned so youthful, darling, just for you."
Sadece senin için, sevgilim.
"Darling, just for you."
Sadece senin için yemiştim.
Only ate it for you.
Sadece senin için doğru olanı yapmaya çalıştım ufaklık.
Just... just trying to do right by you, kid.
Hayır. Sadece senin için burada olduğumuzu bilmeni istedik.
We just want you to know that we're here for you.
Evet, ama itiraf etmeliyim ki, bunu sadece senin için yapmadım.
Yeah, well, I have to admit, I didn't do it just for you.
Evet, giyiyorum Sadece senin için.
Yeah, I'm wearing a wire. Just for you.
Onun sadece senin için değil hepimiz için bir kaynak olduğunu düşünüyordum.
She was a resource for all of us, not just you.
Sadece senin için endişeliyim.
I'm just worried about you.
Sadece senin için değil.
Not just for you.
İki buçuk saat var, Carter bundan sonra, ben sadece senin için kötü bir rüyayım.
Two and a half more hours, Carter, and then I'm just a bad dream for you.
Senin için o sadece bu mu... bir yüz?
Is that all she is to you? A face?
Sadece senin için.
All for you.
Vaughn ile sadece senin ilgini çekebilmek için birlikte.
She's only with Vaughn to get your attention.
Sadece, bu gecenin senin için zor olacağını düşündüm.
I just thought that this might be a rough night for you.
Senin için sadece mekan farklı.
For you, it's just a change of venue.
Ne senin için ne de benim. Sadece onun için.
Not for you and not for me, but for her.
Senin için, sadece bir kereliğine sessizliği bozdum.
For you, just this once, I broke the silence.
Hiç birşey... sadece... bu senin için...
Nothing... just... for you...
Sadece bugun için senin servisine geçebilirler mi?
Can they rotate through your service for today?
Senin için sadece birkaç gün gibi.
To you, it's just a few days.
Senin durumundaki birisi için böyle bir bakış açısına sahip olmak zor, ama güven bana bu sadece iş.
It's hard for a guy in your position To have any kind of perspective on this, but trust me. It's just business.
Senin için sadece iyi şeyler yaptım sen de benim iyiliklerimi, bonkörlüğümü ailemin bonkörlüğünü alıp yüzümüze tükürdün.
- Fuck youI I've done nothing but good things for you, and you've... you've taken my kindness and my charity, and my family's charity and spit in our face.
Alice, biliyorum bu senin için sadece bir spor ama artık durman gerek.
See what she says. Alice, I know this is just a sport to you but you need to stop.
Sadece onu senin pisliklerini bulmak için kullandım.
I was just using him to dig up dirt on you.
Pekala, kimlik hırsızımızın kimliğini belirlemek için, DNA'sını sadece kemik iliğini kullanarak elde edebilirim ama senin uzaylı organizman onu kurutmuş.
Okay, the only way I can get DNA to ID our ID thief is by using bone marrow, but your alien organism has sucked it dry.
Sadece kimse senin beni tepeye çıkmam için ittiğini söylemiyor.
Only no one's explaining that you were just pushing me uphill.
Şimdi, biliyorum ; bu kararın sadece ve sadece senin kararın olacağına söz verdim, ama sadece sana seçeneklerinin neler olduğunu göstermek için bir kaç katalog sipariş ettim.
Now, I know I promised that the decision was yours and yours alone, but I did send away for a few catalogs just to give you a sense of your options.
bunun senin için şoke edici olduğunu biliyorum ama lütfen sadece dinle.
I know this must be a shock to you, but please, just hear me out.
Homer, yeni yıla gireli sadece 11 saat oldu, ve şimdiden senin için korkunç bir yıl oldu. ( annus horribilis )
Wow, Homer. This year's only 11 hours old, and it's already your annus horribilis.
Bu sadece senin her sene işten kaytarmak için uydurduğun bir şey.
That's just a fake holiday you make up every year to get out of work.
Senin için sadece sidik.
Life is nothin'but piss.
Jack, bunun senin için önemli olduğunu biliyorum ama o sadece bir kuş.
Oh, jack, I know this is important to you, But it is just a bird.
Ben... ben Serananın çok eğlenceli olmasına sevindim ve benim olmadığım için de özür dilerim, çünkü ben sadece senin duygularınla ve hayatınla mücadele etmenle uğraşmaya çalışıyorum.
glad that Serena's so fun, and I'm sorry that I'm not, that I'm just trying to make you deal with your feelings, with your life.
Ya da senin için önemli değilse neden Berkeley'i gitmiş ve sevmiş bir kadınla konuşmuyorsun yani sadece konuşmuş olursun.
Or if it's not a big deal, why don't you just sit down with a woman who went to Berkeley, loved it, and, you know, so you have a conversation.
Bu benim için problem olabilir,'senin gönderdiğin peşinat yüzünden benim göğüslerimin sadece yarısı yapıldı.
That's kind of a problem for me. 'Cause I already spent that down payment on the first half of my boob job.
Jules'un seni sevdiğini biliyorsun ve evet, eğer bir yangın olsa ve Jules sadece birimizi kurtarabilecek durumda olsa diye düşünsem de ve senin ölüm çığlıklarını unutmak için psikiyatr tutmak zorunda kalsam da gerçekte kimi seçeceğini bilmiyorum.
You know Jules loves you. And yes, I'd like to think if there was a fire and Jules could only save one of us, I'd have to get a shrink to get your death screams out of my head.
Sadece kardeşimin karısı olduğun için değil, ayrıca yaptığım şeyler münasebetsiz ve kabuledilemez şeylerdi. Ve senin rahatsız olmana neden oldular.
Not only because you were my brother's wife, but because it - it was unseemly, unwanted, and it made you uncomfortable.
Sadece kızın olduğu için Galaxy Omega projesinin ellerimden alınıp sana verilmesine... - Benim yapıp senin yapamadığın bir şey... seni deli ediyor değil mi? -... müsaade edecek değilim.
I'm not going to let Chet go over my head and give you the Galaxy Omega project,
Sadece Brad senin yerine beni öptüğü için kıskanıyorsun.
You were just jealous because Brad kissed me and not you.
Sadece benim için değil, senin için de.
You know, it isn't just about me, it's about you, as well.
Senin için sadece iş ortağı değildi.
She was more than just your business partner.
O senin için sadece bir başka ceset.
He's just another dead body to you.
Bu sadece senin bilgisayarın hakkında verdiğin sözü tutmadığın için.
It's just about your computer And the promise that you broke.
Sadece Los Angeles'da daha çok fırsat bulabileceğimizi söylüyorum. Senin için. Benim için de daha çok fırsat olacak.
I'm saying it because there's got to be so many more opportunities for you in Los Angeles - - I don't - - and there's definitely more opportunities for me there.
Senin için bu sadece ufacık, kötü, büyük ihtimalle muhteşem bitecek bir gece.
For you, this is nothing but one itsy-bitsy bad night that'll probably end up being awesome.
Sadece şirketimiz kazancı için değil aynı zamanda senin insanlarının haklarını koruyacak bir dava.
That is not only lucrative for this firm, But precedent-setting for your people as well.
sadece senin 16
senin için çıldırıyorum 35
senin için 556
senin için endişeleniyorum 79
senin için ne yapabilirim 292
senin için deliriyorum 16
senin için korkuyorum 18
senin için endişelendim 53
senin için de 32
senin için mi 51
senin için çıldırıyorum 35
senin için 556
senin için endişeleniyorum 79
senin için ne yapabilirim 292
senin için deliriyorum 16
senin için korkuyorum 18
senin için endişelendim 53
senin için de 32
senin için mi 51