Söyledin translate English
32,267 parallel translation
- Bana yalan söyledin.
- You lied to me.
Takıldık, yakınlaştık sonra senden hoşlandığımı söyledin sonra da ben bunun doğru olduğunu itiraf edecek cesareti buldum ve sen de bana hislerimin gerçek olduğunu ve mutlu olmayı hak ettiğimi söyledin ben de seninle mutlu olmayı hak ettiğimi ima ettin sandım.
We hung out, we got close, then you called me out for liking you, and then I had the guts to admit, "yes, it's true". And you told me that my feelings were real and that I deserved to be happy, and so I thought you meant I deserved to be happy with you.
Çünkü beni sevdiğini söyledin.
Because you told me you love me.
Nihayet doğru bir şey söyledin Henshaw.
You're finally right, Henshaw.
Ona söyledin mi?
Did you tell her?
Yani bize yalan söyledin? - Bize güvenmiyor musun?
So you lied to us?
Kendin söyledin Aladdin
You said it yourself, Aladdin.
- Sen kimseye söyledin mi?
Did you tell anyone? No.
Ama o kadar iyi söyledin ki müthişti.
Oh, but you did it so well. That's amazing!
Sana pazartesi röportaj var dedim, sen de o gecenin çekme gecen olduğunu söyledin.
I tried to include you. I told you the interview was on Monday, and you said that's your whippit night.
Ona bu akşam dans edeceğimi söyledin mi?
I'm gonna have a horizontal hoedown?
Üzerinden ne kadar zaman geçtiğini söyledin mi?
Did you tell him how long it's been?
Neden öyle söyledin?
Why do you say that?
- Biraz söyledin.
Yeah, you kind of did.
Onu kaçıran adam hakkında herhangi bir şey söyledin mi? Eva.
Anything about the man who took mommy?
Bir daha olmayacağına yemin ettin. O andan itibaren bütün hayatımın çok farklı olacağını söyledin.
And you swore it would never happen again, and you've been telling me that my whole life, that this time it's gonna be different.
Gitmemi sen söyledin, ruh hastası!
You just told me to leave, psycho!
Evet, ama onun işkence görmüş sonsuza kadar hasarlı beyninde sen ona çekici olmadığını söyledin.
Well, yeah, but in her tortured, forever damaged mind, that was you saying she's not attractive.
Evet, iyi söyledin, gene de biraz yavaşlamak isteyebilirsin.
Yeah, good point, y-you still might want to slow down.
Benim hakkımda ne söyledin?
! What did you say about me? !
Söyledin işte.
Yeah, you said that.
- Bana hiç yalan söyledin mi? - Henry.
- Have you ever lied to me?
- Bana hiç yalan söyledin mi? - Sorunu duydum.
- Have you ever lied to me?
Başka kime söyledin? - Hiç kimseye.
No one.
Bir süreliğine gideceğini söyledin.
You said you'd be gone for a little while.
Her şeyi söyledin mi?
Did you tell her everything?
Viski zevk almak istediğini söyledin sanıyordum.
I thought you said you want to enjoy that scotch.
Tedaviden kısa süre sonra öldüğünü söyledin.
You told us she was killed shortly after you were rescued.
O'malley olarak ölmek istemediğini söyledin.
You said you didn't want to die an O'Malley.
Bana yalan söyledin.
You lied to me.
Doğru ama açıkçası Blackstone bu işin bokunu çıkartıp seni korkuttuğu için söyledin.
Right, but that's only because Blackstone dug up your shit and scared the fuck out of you... To be fair.
Ona bomba hakkında ne söyledin? Hiç, Söylemedim.
What did you tell him about the bomb?
Schmidt'e bu gece herkesi azarlamasını mı söyledin?
Did you tell Schmidt to do a roast tonight?
Birbirimize güvenmemiz gerektiğini söyledin.
You said we have to trust each other.
Burayı söyledin ve buradayız... ama gelen giden yok.
That's where you said and we're here, but, look, nothing's come through.
- İlişkiniz öğrenilmesin diye yalan söyledin.
So you lied to keep the affair a secret.
Yalan söyledin.
You lied!
- Ama herkese öldüğünü söyledin.
But you told everybody he was dead.
Neden o zaman bize yalan söyledin?
So what possible reason do you have to lie to us like this?
Pijamama kuşak takmamı söyledin, sonra da onunda beni boğmaya çalıştın.
You wanted me to wear a belt with my pyjamas, then you tried to strangle me with it.
- Alarmı açmak istediğini söyledin.
! You said you wanted the alarm turned on.
Düzenbaz biri olmadığını biliyorum yani mantıken... yalan söyledin öyleyse seni rahatsız eden bir şey var ve bu da beni rahatsız eder.
Only-only'cause I know you're not a deceitful person, so, logically... you lied, then something's bothering you and... that bothers me.
Onlara söyle dediğimi söyledin mi?
Did you tell'em what I told you to say?
Ama az önce söyledin.
Well, you just did, didn't you?
Hera sana bir emir verdi ve sen ona uyacağını söyledin.
Hera gave you a direct order and you said you would follow it.
Pekala, gerçeğe yakın bir şey söyledin.
All right, you've given that some real thought.
Gelişme göstermek için Julia'yı etkilemem gerektiğini sen söyledin, değil mi?
Hey, you were the one who said I had to impress Julia to get ahead, right?
Lucy, onlara bizimle ilgili ne söyledin?
Lucy, what have you told them about us?
Onlara söyledin.
You told them.
Onun kızına bir şey mi söyledin?
Did you say something to his daughter?
Tüm hayatım boyunca bana yalan söyledin.
you lied to me my entire life.
söyledin mi 33
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyle bana 1105
söyleme 186
söylemeyeceğim 91
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyle bana 1105
söyleme 186
söylemeyeceğim 91
söylemem 123
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söylemiyorum 60
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söylemiyorum 60
söyle ona 443
söylediler 23
söylemem gerek 33
söyle bakalım 455
söyleyin bana 123
söylediğim gibi 241
söylemedi 153
söyleyemem 305
söylemedim mi 39
söyleyeyim mi 49
söylediler 23
söylemem gerek 33
söyle bakalım 455
söyleyin bana 123
söylediğim gibi 241
söylemedi 153
söyleyemem 305
söylemedim mi 39
söyleyeyim mi 49