Söylemiştin translate English
19,398 parallel translation
Kesin zamanı bildiğini söylemiştin.
Uh- - You said you knew the exact time.
Nereden geldiğini öğrenmek istediğini söylemiştin.
You said you wanted to know where you came from.
O adamlara ödeme yapacağını söylemiştin.
You told me you'd pay those men.
Bana umudumu kaybetmememi söylemiştin.
You told me before to not lose hope.
Bir basın toplantısında sen söylemiştin.
You said so yourself at a press conference.
Ontari'nin bir seçenek oladığını söylemiştin.
You just said Ontari wasn't an option.
Bana söylemiştin diyebilirsin.
You can say you told me so.
Ghost'a maziyle ilgili bir ders vereceğini söylemiştin.
You said you was gonna teach Ghost a history lesson.
Söylemeden edemeyeceğim kulüp işlerini kendine vazife edineceğini söylemiştin üstesinden de geldin.
I got to say, you said you would make it on the club side, and... you pulled it off.
Üç ay önce, saç kurutucunun çok gürültülü olduğunu söylemiştin.
Three months ago, you said your hair dryer was too loud.
Satış danışmanı bunun en sessiz olanı olduğuna garanti verdi. 46 00 : 02 : 48,569 - - 00 : 02 : 51,536 13 gün önce, kulak temizle çubunlarının işitme cihazına uymadığını söylemiştin
The salesperson assured me this one was the most quiet.
O sesin kulağını acıttığını söylemiştin.
You said that hurts your ears.
Ortak odanın her zaman kalabalık olduğunu söylemiştin bir sürü motorcuya görünmeden kilidi nasıl açacak?
You said the common room is always crowded, how's he supposed to pk a lock without a bunch of bikers seeing him?
Onu ortak yapacağını söylemiştin.
You said you would make him a partner.
O ilk seferden sonra seni bir daha görmeyeceğimi söylemiştin.
You said I'd never see you after that first time.
Bunu son görüşmemizde söylemiştin.
That's what you said last time.
Evet, söylemiştin.
Yeah, you said that.
Ama bunu istediğini söylemiştin.
But it's what you said you wanted.
- Sen söylemiştin, Helen.
- You did say that, Helen.
De Clerq'in ölümüyle hiç bir ilgin olmadığını söylemiştin.
You said you had nothing to do with De Clerq's death.
Tipini zaten söylemiştin.
- You mentioned that.
Ama ben sorduğumda öyle olmadığını söylemiştin.
But when I asked you that, you said it wasn't.
Sadece ona bakmak istediğini söylemiştin.
You said you just wanted to look at it.
Nerede olduğunuzu söylemiştin?
Where did you say you were?
Kendime iyi bakmamı söylemiştin.
You told me to take care of myself.
- Profesyonel olduğunu mu söylemiştin?
You said you were a pro? - Me? - Yeah, you.
- Artık farklı olacağını söylemiştin.
You said that things would be different.
Değiştiğini söylemiştin.
You said that you'd changed.
Bir fikrin olduğunu söylemiştin.
Huh? You said you had an idea.
Bunu sabah söylemiştin.
You said that already this morning.
Ama bana şunu söylemiştin. Çok yakışıklı, çekici ve harika saçlara sahip biri narince suratına dokunursa her şeyi yapabilirim demiştin.
But remember when you told me if a really handsome, attractive guy with really great hair, tenderly touches your face you could do anything?
Dün de ondan önceki gün de aynısını söylemiştin.
That's what you said yesterday and the day before.
Hazır olduğunu söylemiştin.
I mean, you said you were ready.
Tanıştıktan hemen sonra söylemiştin.
You told me two minutes after we met.
Grace Gibson ve kocan arasındakileri bilmediğini söylemiştin.
You said you didn't know. About Grace Gibson and your husband.
- Bir şey görmediğini söylemiştin.
- You said he didn't see anything.
Futbolla işinin bittiğini ve bize burada yardımcı olacağını söylemiştin.
Said you were done with football. You wanted to start helping out around here.
Aya iniş görüntülerinin de sahte olduğunu söylemiştin.
'Cause you were just as sure when you said the moon landing was fake.
Bu işi benim bildiğim gibi halletmem için kendin uzak duracağını söylemiştin.
You said that you'd stay away, so that I could do my thing.
- Bu işte iyi olduğunu söylemiştin.
- I thought you said you were good at this.
Çok kolay olacağını söylemiştin.
You said this was gonna be easy.
Beni işe götüreceğini söylemiştin.
You told me you would take me to work.
Işığın asla yalan söylemediğini söylemiştin.
You yourself say the light never lies.
Benimle yalan konuşmayacağını söylemiştin.
You said you wouldn't lie to me.
Köprünün üstünde iki kişinin tehlikeli olduğunu söylemiştin hani?
I thought you said two people on the bridge is dangerous.
Senden nefret ettiğini söylemiştin.
I thought you said he hated you.
Bunun doğanın kanunlarına aykırı olduğunu söylemiştin.
I thought you said that broke the laws of nature.
Bana bulaşmayacağımı söylemiştin.
You said I couldn't be implicated.
Arayacağını söylemiştin?
You said you'd call?
Ayrıca, parası olduğunu da söylemiştin.
Plus, you said she had money.
- Tamam, söylemiştin bunu.
Yeah, you said that.
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söyle bana 1105
söyleme 186
söylemeyeceğim 91
söylemem 123
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söyle bana 1105
söyleme 186
söylemeyeceğim 91
söylemem 123
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söyle ona 443
söylemiyorum 60
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söyle ona 443
söylemiyorum 60
söylediler 23
söylemem gerek 33
söyleyin bana 123
söylediğim gibi 241
söyle bakalım 455
söyledin mi 33
söylemedi 153
söyleyemem 305
söylemedim mi 39
söyleyeyim mi 49
söylemem gerek 33
söyleyin bana 123
söylediğim gibi 241
söyle bakalım 455
söyledin mi 33
söylemedi 153
söyleyemem 305
söylemedim mi 39
söyleyeyim mi 49