Söylemeyeceğim translate English
4,996 parallel translation
- Sana hiçbir şey söylemeyeceğim.
I'm not gonna tell you anything.
- Ona söylemeyeceğim, tamam mı?
I'm not telling him, ever.
Jerry, bunların değerinin artacağını veya şu anki değerini bile koruyacağını söylemeyeceğim.
You know, Jerry, I'm not gonna tell you that these will increase in value or even hold their current value.
Söylemeyeceğim.
I won't.
Oğluma hiçbir şey söylemeyeceğim.
But I thought you deserved to tell Oliver yourself. I'm not going to tell my son anything.
Asla sana nerede olduklarını söylemeyeceğim.
I am never going to tell you where they are.
Size yalan söylemeyeceğim.
I won't lie to you.
Tekrar söylemeyeceğim.
I'm not gonna ask again.
Evet buldum. Ama sana söylemeyeceğim.
Oh, I did, but I'm not gonna tell you.
Bu sözleri tam olarak söylemeyeceğim....... ama şeker olacak.
I'm not gonna say those words exactly, but it'll be sweet.
- Susmanı tekrar söylemeyeceğim.
I'm not gonna tell you again to shut up.
Ailenize ve arkadaşlarınıza size ne olduğunu söylemeyeceğim.
I won't tell your family and friends what happened to you.
Kimseye sizin adınıza onları sevdiğinizi falan söylemeyeceğim.
I won't tell anyone, on your behalf, that you loved them.
Ama gizli içeriğini söylemeyeceğim.
But I won't tell my secret ingredient.
Söylemeyeceğim.
I'm not.
Babana söylemeyeceğim ama kullanırken yakalanırsan başın çok büyük bir derde girebilir.
I'm not going to tell your dad, but if you got caught using it you can get in a lot of trouble.
Sana yalan söylemeyeceğim, Callie'yi tanımak istiyorum.
I'm not gonna lie to you, I wanna get to know Callie.
Söylemeyeceğim.
I'm not telling you.
Tekrar söylemeyeceğim.
I'm not gonna tell you again!
Kimseye söylemeyeceğim.
I won't tell anyone.
Hanımefendi, bir kere daha söylemeyeceğim!
Ma'am, I will not tell you again!
Söz veriyorum bir daha sana asla yalan söylemeyeceğim.
I promise I'll never lie to you again.
Adımı söylemeyeceğim.
I'm not going to say my name.
Biliyorum, ve çocuğu olmamasının tek sebebi karısının tüp bağlatmış olması olan bir hastaya kısır olduğunu söylemeyeceğim.
I know, and I will not tell a patient he is sterile when I know for a fact that the only reason he can't have children is because his wife underwent a tubal ligation.
Sana tekrar söylemeyeceğim, taşıyın onu!
I'm not going to ask you again, move him!
Gerçeği söyle. Hiç bir şey söylemeyeceğim.
Tell me the truth, I won't say a word.
Ona söylemeyeceğim, tamam mı?
I'm not telling him, ever, okay?
Bak evlat. Sana yalan söylemeyeceğim.
Listen, son, I'm not gonna lie to you.
Sana yalan söylemeyeceğim.
I won't lie to you.
Bir daha söylemeyeceğim!
I won't be sayin'it again!
Kimseye söylemeyeceğim.
I will not tell anyone.
- Ama Crispin "kimseye söylemeyeceğim" dedi.
And Crispin said he wouldn't tell anyone.
Hapların büyük kısmını geri alabilirsin. Pam bir kısmını yedi. Ve yalan söylemeyeceğim, ben de iki ya da altı tane almış olabilirim.
Well, almost all the pills, Pam ate a bunch, and I'm not gonna lie to you, I had a couple, or six, plus you keep the counterfeit million.
Çocuklar, yalan söylemeyeceğim çok uzun bir hafta olmuştu.
Kids, I won't lie, that was a long weekend.
Oğlun mercimeği fırına versin diye sana yardım ettiğim için mutluyum ama en iyi arkadaşıma yalan söylemeyeceğim.
Hey, I am happy to help you try to bust your weirdo kid's cherry but I will not lie to my best friend.
Kimseye söylemeyeceğim. Annem seni seviyor Emma.
I'll never tell anyone.
Avukatım gelene kadar başka tek bir söz söylemeyeceğim.
I'm not gonna say another word until my lawyer's present.
Bunu söylemeyeceğim.
I'm not saying this.
- Söylemeyeceğim.
- I'm not gonna say it.
Bir daha söylemeyeceğim.
I'm done asking!
Tekrar söylemeyeceğim.
Not gonna ask again.
- Sana hiçbir şey söylemeyeceğim!
I'm not telling you anything!
Sana yalan söylemeyeceğim.
I won't lie to you...
Yok, söylemeyeceğim.
No, I won't tell you.
- Söylemeyeceğim.
What's that?
Yalan söylemeyeceğim.
I will not lie.
Bir daha söylemeyeceğim.
I'm not gonna tell you again.
Yalan söylemeyeceğim.
I won't lie.
Dinle, söz veriyorum. Bir daha öyle söylemeyecegim.
Look, I promise, I'll never say it again.
Hayır, ben sana söylemeyeceğim.
No, I'm not singing to you.
Arada biraz vahsilesebilirim. Ona soylemeyecegim.
I can get a little wild.
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyle bana 1105
söyleme 186
söylemem 123
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyle bana 1105
söyleme 186
söylemem 123
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söyle ona 443
söylemiyorum 60
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söyle ona 443
söylemiyorum 60
söylediler 23
söylemem gerek 33
söyleyin bana 123
söyle bakalım 455
söylediğim gibi 241
söyledin mi 33
söylemedi 153
söyleyemem 305
söylemedim mi 39
söyleyeyim mi 49
söylemem gerek 33
söyleyin bana 123
söyle bakalım 455
söylediğim gibi 241
söyledin mi 33
söylemedi 153
söyleyemem 305
söylemedim mi 39
söyleyeyim mi 49