Tamam da translate English
9,256 parallel translation
- Tamam da biraz merak ettik, hepsi o kadar.
Yeah, honestly, we were just curious, that's all.
Tamam da Societal Mining neden Amerikan askerlerini öldürsün?
Okay, why would Societel Mining want to kill American troops?
- Evet, tamam da...
- Yeah, but, uh...
Tamam da ne yaptı öyle?
Yeah, but what the hell did he do?
Tamam da, şuna bir bak.
Okay, just look at this.
Tamam da tüm gün tek yaptığım şey ilgi göstermek zaten.
Oh, okay. I mean, all I do all day is pay attention to...
Tamam da niye bütün ayarlamaları benim yapmam gerekiyor?
But why do I have to be the one making all the adjustments?
Tamam da, buradaki her şey özenle seçildi de.
Okay. But you see, ev-everything here is meticulously curated so...
Tamam da yakalayamazlarsa?
Yeah, but what if they're not?
- Tamam da nereden biliy- -
Okay, how do you know that he's...
"Haydi eroin sipariş edelim." "Tamam da telefon nasıl kullanılıyordu?" diyecekler.
They'll be like, "Hey, let's order some heroin." "H-How do you use a phone?"
- İyi tamam da içinde ne var, cin mi?
Yeah, okay. But what's in it? Is it gin?
- Tamam da halk arasındayız ya şimdi.
Uh, yeah, um... we're in public.
Tamam da, mesele taşaklarımdaki atmık değil.
Yeah, but it's not about the jizz in my balls.
- Transferi hallettik tamam da...
- I mean, sure, - we have the transfer.
Tamam da öte yandan bu muhabbete girmek istemiyorum ki ben.
And it's, like, fine, but on the other hand, I don't want to be having that conversation, you know?
Tamam da seksiydi değil mi?
Okay, but he was hot, right?
Tamam da, ne anlam ifade ediyor?
OK, what does that mean?
Tamam da hangi gerekçeyle takibe başladınız?
Yeah, yeah, yeah, yeah. But what started said pursuit?
Tamam da bu bir anlaşma değil.
Okay, but this isn't a deal.
- Tamam, önce Whirlpool Aero Car sonra Beyaz Su Yürüyüşü ondan sonra da Joe'yu eve götüreceğiz.
Okay, okay, Whirlpool Aero Car, then White Water Walk, then we bring Joe back.
Diyeceklerini sonuna kadar dinleyelim profesyonelce davranalım ve sonra da geri çevirelim teklifini, tamam mı?
So, I'm thinking that we'll listen to him, hear him out, and then act professional and then just let him down easy, right?
Tamam, saat 6 da gelin, ormanı inceleyeceğiz.
OK, come back at six and we'll go through the bush.
Başını aşağıda tut ve hiçbir şeye bulaşma, tamam mı?
Keep your head down and don't get involved, okay?
- Bunu da yapmak zorundaydık, tamam mı?
And we had to do it, okay? What?
Tamam, ona da geleceğim, ama önce bazı ilkelere ihtiyacımız var.
Okay, I'll get to that, but first we need some ground rules.
Tamam, anladım anladım da...
Yeah, I get it. I get it. Okay, but...
Doğruca gidip Adam'ı Yakuza'yla aynı yatağa girmekle suçlar ve yanılırsan Adam'la aran bozulur. Kono da arada kalır, tamam mı?
Go ahead and accuse Adam of getting back into bed with a Yakuza and you're wrong, you're gonna drive a wedge between you and Kono's gonna be caught in the middle.
Bak, öyle gözükmemiş olsa da hayal kırıklığını anladığımı bilmeni istiyorum, tamam mı?
Look, I just want you to know it may not seem like it, but I understand your frustration, okay?
Öyle bir şey olmayacak, tamam mı milyonlarca yıl da geçse, ne kadar çok aransa da fark etmez.
That ain't gonna happen. Not in a million years, no matter how bad anybody wants it.
Tamam, Topluluk forumlarına girin ve İsyan'da olmadıklarını söyleyin onlara.
Okay, get on the Community forums and tell them they're not on Mutiny.
Tamam tamam, sonra ikinci Stan ortaya çıktı bizim tanıdığımız Stan aslında Stanley'miş ama ilk Stan Stanford'muş ama biz bilmiyorduk, taa ki Stanford geçitten çıkana dek ki onu yapan da Stanford'muş ama o zamanlar Stanley Stanford gibi davranıyormuş,
Okay, okay, so it turns out the second Stan, the Stan that we know, was actually Stanley, but the first Stan was Stanford, but we didn't know until that Stanford came out of the portal,
- Tamam sen Moskova'da doğdun ama ABD çifte vatandaşlığın var.
Well, you were born in Moscow but hold dual citizenship with the U.S.
Tamam, ya yakalanmaktan korkmuyorlar ya da buralarda fazla oyalanmayı planlamıyorlar.
Okay, so, either they don't care about getting caught or they're not planning on sticking around very long.
Tamam, onu da depresyona sokmamaya çalış.
Okay. Try not to depress him.
Rice'la geçmişiniz epey eskiye dayanıyor, biliyorum. Ama söyleyeceklerim çok da olumlu şeyler değil, tamam mı?
Okay, look, I know you and Rice go way back, so I wouldn't say anything if I wasn't pretty positive, okay?
Hadi, tamam, Tienfala'da ne var?
All right, come on, what's in Tienfala?
Tamam, saat 16.00'da buluşuruz.
Yeah, I'll meet you at 4 : 00.
Tamam, o kadar da kötü değil.
One of The Golden Girls.
Tamam, bu kadar da kötü birşey değil.
Okay, as far as the whole record label thing,
Gelecek aylarda da mirasın bir orta yolunu bulmaya çalışırız. Tamam mı?
Over the next few months we'll make arrangement for the balance of the estate.
Sadece üstünü giyin ve benimle dışarıda buluş, tamam mı?
Just get dressed and then meet me outside. Okay?
Ama belki ve her zaman da büyük bir belki olacak bir tanesine girebiliriz ama tamamına girmemizin imkânı yok.
Now maybe, and it was always a big maybe, we get into one, but no way we get into all of'em.
Burdan "Ya devam edeceğiz, ya da tamam diyeceğiz."
The best I got was, "Maybe we will, maybe we won't".
Tamam, sadece biri kaybolursa ya da kan çıkarsa at.
Okay, just text if one goes missing or there's blood- -
O da "Tamam, iPad'imi düzeltir misin?" dedi.
He's like, "Uh, okay. Can you fix my iPad?"
Tamam, istersen numaranı bir kağıda yaz ben de mesaj atıp son durumu öğrenirim.
All right, do you want to write your number down - and I can text you and figure it out?
Tamam, sahneyi falan da alıyorum.
Uh, all right, yeah, got the whole stage and everything.
Mekhi Phifer da yok. Tamam.
There is no Mekhi Phifer.
Tamam, Lupe'ye mesaj yaz da gelsin.
All right. Text Lupe I'll go down on her.
O eleştirmen şapkanı çıkar da arkadaş şapkanı tak. Tamam.
Hey, take off your theater critic hat and put on your friend hat.