English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Y ] / Ya burada

Ya burada translate English

5,400 parallel translation
Ya burada değil ya da bilinçsiz vaziyette.
He's either elsewhere or he is insensible.
Ya burada olursun ya da olmazsın.
Either you'll be here or you won't.
Polina'ya burada kötü mü muamele ediliyordu?
I can't get caught breaking into the computer lab.
Ya burada cevap verirsin...
You can answer me here...
Ve sürprizler burada bitmiyor aslında Sacramento'ya gidiyoruz.
And the surprises don't stop there because we're actually going to Sacramento.
Ya önümüzdeki 5 yılı burada, hücrede geçirirsin ki ölümün başka bir türüdür. Ya da serbest kalana kadar her gün savaşmak için tetikte yaşarsın.
Either you spend the next five years here, in solitary, which is a death of a different kind, or you be prepared to fight, every day, till they let you out.
Köpek var burada ya.
The puppy's right here.
Ya da diğer vardiya başladığında burada olur.
Or he'll be there when our next shift starts.
Ya, ben burada çalışmıyorum, kusura bakma.
- There's no sticker. - Yeah, I don't work here, sorry, dude.
Savaş birimleri orada saldırıya hazırlanırken arka birimler burada çöp bile toplayamıyor.
The combat units are organized to a tee and non-combats are shifted around like garbage.
- Ya burası ya da orası, iki şekilde de bir çarpışma partisi dönüyor burada.
- Either that, Or there's one bangin'party going on in there.
- Burada bekleyebilirsin ya da senin evinde buluşabiliriz.
- Owen. - You could just wait here. Or we could meet back at your place.
Güzelim burada Japonca öğreneceğine niye benimle Japonya'ya gelmiyorsun?
Shawty, instead of taking Japanese here, why not just go there with me?
Burada herhangi biriyle bir sorunu ya da sıkıntısı var mıydı?
Did he have any issues with anyone here, or trouble with anyone on the circuit?
İnterpol'deki arkadaşım burada olacak. "Voulez" defterlerindeki sahteciliği için onu Fransa'ya iade edecekler.
I've arranged for my friend over at Interpol to be standing by to extradite him back to France for cooking Voulez's books.
Yok ya, sanırım burada kalıp, çekmece kurtlarına bakarak dalıp gideceğim.
Nope, I think I'm just gonna stay here and stare into the maggot drawer.
Ya şimdi gerçeği söyler ve bizimle gelirsin yada burada burnunu karıştırısın.
Now, either tell the truth and come with us, or stay in this cage picking your nose.
Burada sen mi demiş, S-E-N, Yoksa siz mi, S-İ-Z?
Is it, "ya, Y-A," or "you, Y-O-U"?
Defol burada, "seni ucube." Daha önce "sen" hiç yapmadın mı?
Get out of here, "ya freak." Never done this before, have "ya?"
Peki ya sen? Burada onca zaman atılı mı kalacaksın?
What about you, locked up in there all that time?
Ya bu kişi tam da burada, bu çatının altındaysa?
What if that person's right here, under this roof?
Yaşam veya S.H.I.E.L.D. üssü ya da burada kıçımızın donmasına değecek herhangi bir şey bulamadı.
No sign of life or S.H.I.E.L.D. base or anything making it even remotely worthwhile freezing our butts off.
- Ya burada başka biri daha vardıysa?
What if there was someone else here?
Sen burada kalıp Emma'ya yardım et.
Stay here and help Emma.
Aksi takdirde Zack'i burada kimsesiz bırakma ya da daha kötüsüyle karşılaşması riski altında bırakamam.
Otherwise, I can't justify leaving Zach here at the risk of... being orphaned or... worse.
Burada gördüğün her şey birilerinin annesi, babası, oğlu ya da kızına ait.
Everything you see represents somebody's mother, father, son, daughter.
- Peki ya... - Bruce burada değil.
_
Bugün burada bulunma sebebim ve General Carver'la omuz omuza olmamın sebebi resmi olarak, Kaliforniya'ya karşı Teksas Cumhuriyeti'ne silahlı destekte bulunmaktır.
That is why I am here today to stand beside General Carver and officially pledge weapons and support to the Texas Republic against this California menace.
İşte burada, iyi ya da kötü herkes yatağındaydı. - Saat tam 03 : 32'de. - İşte buradalar.
Yeah, here we are, for better or worse, back in our bunks at 0332.
Burada neyle karşı karşıya olduğumuz hakkında bir fikrin var mı?
( alarms sounding ) ( rumbling )
İşin güzelliği de burada, kiminle karşı karşıya olduğumu biliyorum.
I know exactly who I'm up against. And I have both his friends
İşte burada ya.
( laughs ) There he is, huh?
Burada zaman kaybetmektense, buradan hemen gitmeyi istiyorum. Ya siz?
I'd like to get out of here sooner rather than later, wouldn't you?
2077'den bir slogan. Ya da burada olan şey.
A slogan from 2077, or what's in here.
Ne yazık ki Tina'ya göz kulak olmak için burada olamayacağım çünkü işe gitmem gerek.
Unfortunately, I cannot be here to look out for Tina, because I have to go to work.
Burada tartı ve torbalar var, yani kokain ya da eroin olabilir.
Well, here's a scale and baggies, so maybe coke or heroin.
Geleneksel cam ya da duvar yerleştirmek yerine ki bunlar ziyaretçiler ile ayılar arasına bariyer koyuyor ama bu durumda, bizim burada yaptığımız bir...
Instead of your traditional windows and walls set-up, which provides a barrier between the visitor and the bears, in this case, what we have here is more of a...
Bu ya da burada olması gerekli değil.
It doesn't have to be this or here.
Pekâlâ, öyle olsun ya da olmasın şu an burada olmanız bile sizin için gerçekten çok tehlikeli.
Okay, well, whether it is or not, it's definitely too dangerous for you guys to be here right now.
Amerika'ya genel olarak dokunmadılar ama burada da bir olay olmasına az kaldığına inanmak için sebeplerimiz var.
They've generally kept clear of the U.S., but we have good reason to believe that a domestic event is imminent.
Sizlerde ya benimle gelin ya da kıçınızın üstüne oturup burada kalın.
The rest of you can either follow me or sit here with your thumbs up your ass.
Yok ya, ben burada öleceğim. Cidden.
Nah, I'm gonna die here, I really am.
Ama Ferris çarkının orada bayılmakla ya da burada çamurda yatarak olmaz o iş.
But you can't do that passed out behind the Ferris wheel or wallowing over here.
Biz California'ya gideriz kızlar da burada iki ayrı hayat sürerler.
We go off to California. The girls can stay here to live their two separate lives.
- Bu yüzden gözlük taktım ya. Burada mı çalışıyorsun?
For this I put my glasses.
Amerika'ya gitmeden önce burada gittiğim son yerdi.
That's the last place I went before leaving for America.
Burada yapıyoruz ya işte.
We're doing that right now.
Fakat onlar, beyaz, Latin ya da yerli de olsalardı biz yine burada olmalıydık, çünkü bir insana yapılan adaletsizlik tüm insanlara yapılmıştır.
But if they were white, Latino, Native American, we should still be here because an injustice against one people is an injustice against every people.
Bana bunu burada söyleyebilirsin ya da seni boğazladıktan sonra hapiste söyleyebilirsin.
Well, you could tell me here, or you can tell me in jail after I've hauled you out of here by your throat.
Beni burada bırakabilir ya da gideceğim yere götürebilirsiniz.
You can let me out here or take me where I'm going.
Burada ressam, bir otelin üst katının penceresinden dışarıya bakmış. Caddelerin bu şekilde yukarıdan resmedilmiş olması uzaklık hissini arttırıyor.
Certainly, the viewpoint he takes - which is a viewpoint from a hotel window, high above, an aerial viewpoint of these streets - adds to this sense of someone who is a little bit distant.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]