Yalanlar translate English
4,291 parallel translation
Sana gerçeği söylemeyi çok istedim, ama çok üzgündün ve yalanlar büyüyerek devam etti.
I honestly meant to tell you the truth but you were so distraught and then... then the lie just got bigger and bigger...
Yalanlar söyleyip durdun Benimle ilgili yanlışlar
You been spreading lies that I was untrue
Yalanlar, zor kullanmalar, fahişelik.
The lies, compulsion, prostitution.
Kimin yalanlarını söylediğimi biliyorum sanırdım ama artık farkı anlayamıyorum.
I thought I knew whose lies I was telling, but I guess I can't tell the difference anymore.
Bana ne tür yalanlar söyleyeceksin?
What lies you gonna tell me?
Gereksiz yalanlar ile onun hayatını mahvetmek istemedim.
I don't wanna fuck up her life with unnecessary falsehoods.
Yakında sizi hapse yollayan şeytan zincire vurulacak, yolsuzluklarının ve yalanlarının hepsi ortaya çıkacak.
Soon, the devil who put you behind bars will be chained, his corruption and lies all exposed.
Capitol'ün bütün şımarık zenginlerinin ahlaksızlıklarını, yalanlarını ve zalimliklerini biliyorum.
See, I know all the depravity, the deceit and the cruelty of The Capitol's pampered elite.
Yalanlar bunlar işte.
That's all the lies though. You know, the...
İnsan yalanları!
Human lies!
Ormanın, cadıların, ayakkabıların, pelerinlerin ötesinde yalanların ötesinde sadece ikimiz.
Beyond woods Beyond witches and slippers and hoods Just the two of us Beyond lies
Ona duyduğumuz güvene bitmek bilmeyen yalanlarıyla karşıIık verdi.
He met our trust with lie after lie.
İçinde yalanlar olan bir şeye nasıl inanırım ki?
The way I see it, is that your God is weak and our gods are strong, so...
Yalanlar ve hileler.
! Lies and tricks.
Şüpheler ve yalanlar, rahip.
Doubts and lies, priest.
Şüpheler ve yalanlar!
Doubts and lies!
Kendi soyunuz aldatırken Yalanlar Prensi'nin aynısını yapabileceğinden hâlâ şüpheniz var.
Your own flesh deceives you, and yet you doubt the Prince of Lies could do the same.
Söylediğin bütün yalanları itiraf edebilirsin artık.
Now you can do all the lying and confessing you'd like.
Ona söylediğin yalanları bana da söylüyor musun!
You're telling me the same lies you told her!
Tüm yalanların, bizi harap edecek bir gün!
All your lies will destroy us one day!
Çocuklar tarafından binlerce saat izlenen reklamların birikerek artan etkisi çocukların hayatlarında duydukları en büyük yalanların söylenmesidir.
The cumulative effect of the thousands of hours of advertising viewed by children is that kids are being told the biggest lie they will ever hear in their lives.
Utanç verici yalanları söyleyenlere iade edelim..
So let's just let the shame lie with everyone... who took one look at a girl in a...
- İlk önce yangın, şimdi de yalanlar.
- First Fire and now your lies,
# # yalanlar, yalanlar, daha fazla yanalar.
♪ [slow clapping] Lies, lies, and more lies.
O Lorna, kirli yalanları yaymayı meslek haline getirmiş.
That Lorna makes it her business to spread dirty lies.
Kadın yalanların Michael Jordan'ı.
She's the Michael Jordan of liars.
Huck istenmeyen durumlarda hayatta kalabilmek için yalanları kullanıyor.
Huck uses lies to survive in undesirable situations.
Ancak daha sonra kitapta yalanlar değişiyor.
But later in the book, the lies change.
Yalanlar ve buluşlar.Kimse onlara söylediğin bir kelimeye inanmıyor.
Lies and inventions. Nobody believes a word you tell them.
Yalanlar ve buluşlar.
Lies and inventions.
Cinayetler, yalanlar, aldatmalar.
That killing, these lies, these deceptions.
Evet, söyleyeceğimiz yalanlar listesi.
Yeah, of the lies we're going to tell.
İran'ın düşmanlarının inanmamızı istediği... dedikodular ve yalanlar.
Rumors and lies that enemies of Iran would like us to believe.
Tüm bu yalanlar!
All these lies!
Siktiğimin yalanları!
Fucking lies!
CIA tarafından parası ödenen gazeteci ve çeteler de yalanlar ve şiddet yaydılar ve.. ... İranlı insanları kendi hükümetlerine karşı getirdiler. Böylelikle Amerikalılar ve Siyonistler, kuklaları olan hain Ş ah Mohammad Reza Pahlavi'yi sahaya yerleştirebildiler.
And the journalists and gangsters that were paid by the CIA to spread lies and violence, and turn the Iranian people against its government so the Americans and Zionists could deploy their puppet the traitor, Shah Mohammad Reza Pahlavi...
Tüm bu yalanları yayıyorsun!
You spread these lies!
Yalanlar ve uydurmalarla dolu.
Lies and fables.
Bu adamlar zaten diken üstünde ama bizimki kaptanın yalanlarından hırsızlığından bahsederek onları daha da kızdıracak ve sonra terk edilmiş bir sahilde, seçim konuşuyor olacağız.
These men are right on the edge and he wants to rile them up more by talking about a lying, thieving captain, then stand on a deserted beach and talk about an election.
Dufresne, Flint'in yalanlarını açığa çıkardığında tüm tayfa senden de hesap soracak.
Once Dufresne exposes Flint's lies in their totality, the crew are gonna want answers from you, too.
Yalanlar diyorsun.
You mean lies.
Hayatına biraz yalanların, girmesine müsaade ettiğinde çok daha mutluydun.
You were much happier when you let some lies into your life, Stanley.
Mesle son on yılın yalanları.
It's about all the lies of the last ten years.
Evet, sorun bu yalanlar.
It's about the lying. Yes.
Tüm yalanlarına rağmen sana inanacağım sanki.
Like I am going to believe you after all the lies.
Yalanların içinde yaşamayı bırakınca.
To stop living a lie.
Ayrıca burada yazılmış yalanlar da var.
And there are lies written in here
Tüm o yalanları söylemek ve saklamak için çok uğraştım.
Ii was so much work, all the lying and hiding.
Sahipleriniz size hakkımda yalanlar söylemiş veya hiçbir şey söylememiş olabilirler.
Your Masters may have told you lies about me, or they may have told you nothing.
"İlerideki yalanları görmüyorum."
"Not seeing what lies ahead."
Söylediğim yalanlar.
Lies that I get told.
yalancı 695
yalan 387
yalan yok 19
yalancısın 41
yalan söyleme 168
yalan söylüyorsun 705
yalan söylemedim 30
yalandı 35
yalan söyledim 210
yalan bu 39
yalan 387
yalan yok 19
yalancısın 41
yalan söyleme 168
yalan söylüyorsun 705
yalan söylemedim 30
yalandı 35
yalan söyledim 210
yalan bu 39