Yürüyeceğim translate English
940 parallel translation
Yürüyeceğim.
I'll walk.
Sokakta böyle yürüyeceğim.
I'll be walking like this down a street.
Gidip biraz yürüyeceğim.
I'll... go for a walk.
Burada kimseyi tanımıyorum. Sadece dosdoğru yürüyeceğim.
I don't know anyone here I just walk straight ahead
Hayır, şu tepeye kadar tek başıma yürüyeceğim.
No, I think I might go on apiece... maybe to the top of that hill.
- Ben yürüyeceğim.
- I'll walk.
Ama birkaç gün içinde yürüyeceğim.
But I'll be walking in a few days.
Ordumla Petersburg'a yürüyeceğim.
I'll march with my army on Petersburg.
Şimdi ben sanırım dışarı çıkıp biraz yürüyeceğim.
And now, I... think I'll just go out for a little walk.
Kafam bir sepete düşene dek başım dik yürüyeceğim.
I'll walk with my head high until it drops into the basket.
Biraz yürüyeceğim.
I'm gonna take a little walk.
Sakıncası yoksa çıkıp biraz yürüyeceğim.
If you don't mind, I think I'll go out and walk around a bit.
Sanırım yürüyeceğim.
I think I'll walk.
- İki blok yürüyeceğim.
- I've only got two blocks to go.
Sakıncası yoksa sizinle yürüyeceğim.
So I will walk away with you, if you don't mind.
Siz gidebilirsiniz, ben eve yürüyeceğim.
You can go back and book off... I'm walking home.
Yalnız yürüyeceğim, teşekkür ederim.
I can walk back alone, thank you.
Her ihtimale karşı ben yarım mil kadar yürüyeceğim.
I'm gonna walk up about half a mile, just in case.
Ben çıkıp yürüyeceğim... yalnız.
I'm going out for a walk - alone.
- Hayır, yürüyeceğim.
I'll walk. You dirty cop.
Ben yürüyeceğim.
I'll walk home.
- Biraz yürüyeceğim.
- I'm going for a walk.
Yarın, seninle Roma'ya yürüyeceğim.
Tomorrow, I'll march to Rome with you.
Bekle, seninle yürüyeceğim.
Wait, I'm walking with you
Huxley yürüdükçe ben de yürüyeceğim.
I'm going to keep on my feet as long as Huxley does.
Biraz yürüyeceğim.
- I'll walk.
Biraz yürüyeceğim.
I'll walk.
Ben tek başıma yürüyeceğim.
I'll walk alone.
Biraz yürüyeceğim.
I think I'll take a walk.
Seninle yürüyeceğim, seninle de.
I'll walk with you. And you.
O'na de ki samimi hatırların serin çayırlarında yürüyeceğim.
You tell him that I will walk in the cool meadow of pleasant memories.
İstasyona değin yürüyeceğim.
I'll walk to the station.
Tek başıma yolumda yürüyeceğim
I'll go my way by myself
Ben yürüyeceğim. Senle orda buluşuruz.
I'll walk and meet you there.
- Yolda biraz yürüyeceğim.
- Just down the road a spell.
Yürüyeceğim dedim!
I said I walk!
Yürüyeceğim.
I can walk it.
Ne olursa olsun o 700 km.yi yürüyeceğim!
I'll get through those 700 km!
Tren yok ki. - Yürüyeceğim!
There's no train.
- Hayır, yürüyeceğim.
- No, I'll walk.
Bayan Bertholt ile yürüyeceğim.
I'll walk with Mrs Bertholt.
Ben de seninle yürüyeceğim.
I'll walk with you.
Evet, yürüyeceğim.
- Walk, then! Yes, I'm going to walk.
Seninle beraber biraz yürüyeceğim.
I'll walk with you a little way.
- Biraz yürüyeceğim.
- For a walk
Sizinle yürüyeceğim.
I'll walk with you.
- İyiyim, iyiyim. İstasyona kadar yürüyeceğim.
I'm ok, go for a walk, to the station.
Yürüyeceğim. rahatına bak.
I'll walk around. You please yourself.
- Hayır, yürüyeceğim sanırım.
No, I think I'll walk home.
Sanırım biraz yürüyeceğim.
Think I'll take a walk.
Ben yürüyeceğim!
croak here or walk.
yürüyorum 69
yürüyüşe 21
yürüyelim 51
yürüyor 36
yürüyerek 26
yürüyemiyorum 22
yürüyün 829
yürüyordum 18
yürüyelim mi 17
yürüyüşe çıktım 16
yürüyüşe 21
yürüyelim 51
yürüyor 36
yürüyerek 26
yürüyemiyorum 22
yürüyün 829
yürüyordum 18
yürüyelim mi 17
yürüyüşe çıktım 16