Yürüyüşe çıktım translate English
262 parallel translation
Yürüyüşe çıktım.
I went for a walk.
Ben de Tokiko ile yürüyüşe çıktım.
I took a walk with Tokiko.
Ben yürüyüşe çıktım. Buradan geçiyordum.
I just went for a walk and happened to be passing by here.
Yürüyüşe çıktım sadece.
Went for a walk. That's all.
- Yürüyüşe çıktım.
- Went for a walk.
- Yürüyüşe çıktım.
- I took a walk.
- Yürüyüşe çıktım.
- I went for a walk.
Alıp başımı yürüyüşe çıktım yine de sana rastlamayı ummuyor değildim.
I came out for a walk myself, though I was hoping to bump into you.
Uzun bir yürüyüşe çıktım.
I couldn't sleep.
- Yürüyüşe çıktım.
- Going for a walk.
Hava o kadar güzeldi ki, erken kalkıp bahçede yürüyüşe çıktım.
It was such a lovely day, I got up early and went for a walk in the garden.
Hayır, ben yürüyüşe çıktım.
No, I went for a walk.
Canım sıkıldı ve yürüyüşe çıktım ama gidecek bir yerim yoktu.
I got bored and went for a walk, but I had nowhere to go to.
O dehşete düştüğüm gün geldiğinde Elsa ile son bir kez yürüyüşe çıktım.
When the day that I had been dreading came I went for a last walk with Elsa.
Uzun bir yürüyüşe çıktım.
I went for a long walk.
-... yürüyüşe çıktım.
I took a walk
Yürüyüşe çıktım, uyuyamıyorum.
I walked out, I could not sleep.
Ormana yürüyüşe çıktım ve bir dere kenarına oturup bileğimi kestim.
I walked out into the woods and laid down by a stream and cut myself.
Sonra Ljupce'la Mira arabada kaldı... ve ben diğer kızla, Violeta'yla yürüyüşe çıktım.
And then Ljupce and Mira stayed in the car, and I went out for a walk with the other one, Violeta.
Yürüyüşe çıktım.
I went out for a walk.
Dün gece bir yürüyüşe çıktım.
I went for a walk last night.
Uyuyamadım ben de yürüyüşe çıktım, sonra...
I couldn't sleep, so I went for a walk and...
Yürüyüşe çıktım sadece.
Just been out walkin'.
Yürüyüşe çıktım.
Went for a walk.
Sadece yürüyüşe çıktım.
I just went for a walk.
Biraz Docks yakınlarında yürüyüşe çıktım.
I went for a walk near the Docks.
Orada yürüyüşe çıktım ve yeşil bir çayırlığa geldim. Aniden tuhaf kuşlar etrafımda kanat çırpmaya başladı. Ve tuhaf bir ses çıkarmaya başladılar.
I went for a walk there and came to a green meadow... where suddenly some strange birds started flapping around me... and as if laughing at me... began a curious tune.
Yürüyüşe çıktım ve sana rastladım.
I went out for a walk, and I ran into you.
Yürüyüşe çıktım.
I'm walking it off.
- "Bir gece ben çok fazla Tofu yedim ve sonra yürüyüşe çıktım." - "Evet harika, hım, her neyse.."
"Ww, one night I ate too much tofu and then went jogging..." - "Yeah great, hum, anyway..."
Uyuyamadım ben de bir yürüyüşe çıktım.
Couldn't sleep so I came out for a stroll.
Sadece, ee, öylesine yürüyüşe çıktım.
I was just, uh, out for a little jog, you know.
Sonra annem biraz uzanmak için otele gitti, ben de başkentimizi gezmek için yürüyüşe çıktım.
After that, Mama went to the hotel to lay down, so I went out for a walk to see our capital.
Uyuyamadım biraz yürüyüşe çıktım.
I have known one or two. Really?
Geçen gece çekice ihtiyacım oldu ve mahallede yürüyüşe çıktım.
I needed to buy a hammer and I'm out walking around the neighborhood.
Yürüyüşe çıktım.
For a walk. I was bored.
Uzun bir yürüyüşe çıktım ve bana olduğuna inandığım şeylerde hatalı davranmış olabileceğimi yeniden düşündüm.
I've just taken a long walk, and I've reconsidered that I may have been wrong about what I believed happened to me.
Sadece yürüyüşe çıktım.
I was just out for a walk.
- Yürüyüşe çıktığımı söylersin.
- Tell him I just went for a walk.
Sanırım, Teğmen Clark'la yürüyüşe çıktı.
She went for a walk, I believe, with Lt. Clark.
Yürüyüşe çıktığımız zamanları hatırlıyor musun?
Do you remember how we used to go for walks?
Yürüyüşe çıktım.
For a walk.
Biraz yürüyüşe bile çıktık ve bu benim için büyük bir olay özellikle de uzun süredir dışarı çıkmadığım düşünülürse.
We were even able to go for a little walk together... such an event for me... especially since I haven't been out of doors for so long.
Uyanıp kumsalda yürüyüşe çıktığımızda, kumlar ıpıslak olurdu.
We'd wake up and walk out on the sand. It was all wet.
Uzun bir yürüyüşe çıktığımı söyleyelim olur mu?
Let's just say I took a long walk, shall we?
Hatta sabah erkenden kalkıp bahçede yürüyüşe bile çıktım.
Actually, I got up early this morning, took a walk in the garden.
- Hayır, sadece yürüyüşe çıktık.
- No, I'm just taking her for a walk.
Bir yürüyüşe çıktığımızda her yeri gösterip "ah, ah" diyordu.
So we'd go on a walk, and she'd point everywhere going, "Ouch, ouch."
Yoşa ile dadısı yürüyüşe çıktı.
You startled me. I'm waiting for Seriozha. I... he went out for a walk.
Güney Boston sokaklarında ay ışığında yürüyüşe çıktığını mı?
You were out taking a stroll on the streets of South Boston?
Pete Conrad yürüyüşe çıktı. Dayanıklı cıvata keskilerinin yardımıyla, kamerayı artık ömrünü tamamlamış olan robot gemiden keserek ayırdı.
And so Pete Conrad went for a stroll and, with the help of bolt cutters, snipped the camera off the defunct robotic ship.
çıktım 33
yürüyorum 69
yürüyüşe 21
yürüyelim 51
yürüyor 36
yürüyerek 26
yürüyemiyorum 22
yürüyün 829
yürüyeceğim 44
yürüyordum 18
yürüyorum 69
yürüyüşe 21
yürüyelim 51
yürüyor 36
yürüyerek 26
yürüyemiyorum 22
yürüyün 829
yürüyeceğim 44
yürüyordum 18