Yürüyor translate English
2,481 parallel translation
Eklund oraya doğru yürüyor.
Eklund just walked over there.
Evet, bebeğiniz caddenin ortasında yürüyor.
Yeah, and your baby's wandered into the street.
Adamın arkasından şeytan mı yürüyor?
The Devil walk's among man?
Şeytan neden insan formunda dünya üzerinde yürüyor?
Why does the Devil walk on earth in human form anyway?
Arnaud'u takip etmek çok zordu, çok hızlı yürüyor.
- Yes. It was hard to follow Arnaud, he walks so fast.
Sokağımda neden bir at yürüyor?
Why is there a horse walking on my alley?
Bir teknede yürüyor gibi hissedeceksin.
You feel like waking up on a boat.
Bu iş nasıI yürüyor bilmiyor muyum?
Don't you think I know how this goes?
Yürüyor, benim onu bulmam gerek.
She's moving, and I gotta find her.
Melankolik ve canı sıkkın bir şekilde bir aşağıya, bir yukarıya yürüyor. O sırada birisi bana " O gördüğün adam aslında orada değil.
And I was watching him walking up and down with his melancholy and disgruntled expression when someone said to me, " He isn't really there.
Dünya bu şekilde yürüyor, değil mi?
It's how the world works, isn't it?
İşler nasıl yürüyor bir bakarım.
See how things work.
Önümüzden yürüyor, arada dönüp gülümsüyordu.
sometimes he'd turn and smile.
Paris sokaklarında yürüyor, gece vakti şehrin ona ilham verdiğini söylüyor.
He has been walking through Paris. Mode that city is lit up at night... It is assumed that it inspires him, and...
İnsanlar yürüyor hiç durmadan caddelerde.
People walk the never-ending streets
Dik yürüyor.
It's walking upright.
Şimdi kiliseye doğru yürüyor ve bir kadın...
Now she's going into the church, and a woman- -
Hayat böyle yürüyor.
That's how life works.
Şimdi yürüyor olabilirsin.
- You could be walking right now.
Cinsel kimliklerimiz olmayınca işler daha hızlı yürüyor.
Work goes fasters withouts no secondary sex characteristicses at which to hoot.
Lions finale yürüyor!
The Lions are heading to State!
Öyleyse, Callen bir felakete doğru yürüyor olabilir.
If he did, Callen could be walking into a firestorm.
En son hatırladığım arabama doğru yürüyor olduğum.
Last thing I remember is walking to my car.
Ölü adam yürüyor!
Dead man walking!
Tiyatronun içinde öyle bir kasılarak yürüyor ki, sanki oralar onun sanırsın.
The way that she was just prancing around the theater like she owned the place.
Herkes poşetsiz yürüyor.
All these people walking around without bags.
Ölü adam yürüyor!
Dead man walking.
- Dinle, video oyunlarıyla olan işinde bu nasıl yürüyor bilmiyorum ama, burası yaşayan, nefes alan bir şirket.
Listen, I don't know how you worked your business with the videogames, but this place is a living, breathing company.
Kafası güzel galiba, çıldırmış gibi yürüyor.
He all geeked up, like fixing to go wild.
Ve hala yürüyor öyle mi?
And he's still walking around?
Orada işler hızlı yürüyor anlaşılan.
You boys work fast.
Sence işler böyle mi yürüyor?
Oh, you think this is how it works, huh?
Şu anda yürüyor ama...
He's walking now, but...
Bir gece kadar Ben bu restoranda bir barmen olarak......in annen yürüyor.
Until one night, I was a bartender at this restaurant in walks your mom.
Yaşlı bir kadın dönüyor ve geçidin ortasına kadar yürüyor.
An old woman turns into the alley and walks up to the middle of the alley.
Yaşlı kadın çerçeveye giriyor... geçidin sonuna kadar yürüyor ve sağa dönüyor.
The old woman who has entered the frame... walks to the end of the alley and turns right.
Otobüse giderken her zaman iki adım arkamızdan yürüyor.
She always walks two steps behind us to the bus.
Yürüyor, koşuyor, ata biniyor.
riding horses.
Hoyt şu an kendi başına gayet güzel yürüyor.
Well, Hoyt walks just fine all on his own now.
- Senin tarafa yürüyor
- Just walking up to you.
Takım bir yukarı bir aşağı yürüyor Takım patronunu başı eğik ve habersiz
The team are pacing up and down, you can see the team boss'head down, not knowing what's going on.
Üzerinde hiçbir şey olmayan bir adam şu anda bize doğru yürüyor...
Uh, there's a man walking towards us right now, with nothing on...
Irina ile işler bu ara zor yürüyor.
It's hard to Irina.
Ev işleri kendi kendilerine mi yürüyor?
Who does the housework?
Ve doğuya yürüyor.
And walking east.
Çocuk usanmış Sınıf arkadaşları ve yaşlılar ile, Bu yüzden okulda yürüyor ve herkesi vurmaya başlıyor.
A kid is fed up with his classmates and elders, so he walks in the school and starts shooting everybody.
Güven bana... her şey planıma göre yürüyor, tamam mı?
Believe me... this is all working according to my plan, okay?
İşler böylemi yürüyor?
Is that how this works?
Birisi salatamda yürüyor.
Someone's walking in my salad.
- İşler böyle yürüyor.
That's the way it is.
İlişkimiz bu yüzden yürüyor.
That's why it's working.
yürüyorum 69
yürüyordum 18
yürüyoruz 17
yürüyüşe 21
yürüyelim 51
yürüyerek 26
yürüyemiyorum 22
yürüyeceğim 44
yürüyün 829
yürüyelim mi 17
yürüyordum 18
yürüyoruz 17
yürüyüşe 21
yürüyelim 51
yürüyerek 26
yürüyemiyorum 22
yürüyeceğim 44
yürüyün 829
yürüyelim mi 17