English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Y ] / Yürüyerek

Yürüyerek translate English

2,497 parallel translation
Orada yürüyerek Strabinsky'i bulamazsın.
You can't just walk through there and find Strabinsky.
- Yürüyerek.
We walked in.
Hatta neden bu yağmurda eve yürüyerek dönmüyor ve işleri nasıl batırdığını düşünmüyorsun?
As a matter of fact, why don't you walk home in the rain and think about how badly you screwed up?
Bu yönde yaklaşık 650 km yürüyerek, Almanya'daki Swabian Alpleri'ne ulaşmak mümkündü.
Walking 400 miles in this direction would lead you to the Swabian Alb of Germany.
Hergün yürüyerek mi gidecek oraya?
Is he going to walk there every day?
Yürüyerek içeri bile giremeyiz.
We cannot just walk in and take it.
Yürüyerek giderler artık.
They can walk back together.
Belki de eve yürüyerek gitmeliyim.
Maybe I should just walk home.
Yürüyerek gitsen uzun sürer tabii.
Bit of a long walk.
Yürüyerek 1 saatimizi alır ama yüzerek 5 dakikada varabiliriz.
It'll take an hour to walk, and, like, five minutes to swim.
Aslında yürüyerek gidiyordum.
Actually, walk / jogging.
- Heartbreak Hill'i yürüyerek geçersin!
Come on, I'll let you walk up Heartbreak Hill.
Yürüyerek daha hızlı gelirdim.
I could have walked here faster.
Ayakkabısının tabanı, dikkate değer derecede aşınmış. Bu yüzden, evinden iş yerine ya da metroya yürüyerek gittiğini farz ediyorum.
The soles of her shoes are significantly worn, so I imagine she walks either from her home or to the subway on her way to work.
- Yürüyerek mi?
- On foot?
- Evet, yürüyerek.
Yes, on foot.
Böyle yürüyerek gitmek için hava biraz soğuk değil mi?
It seems a bit chilly to be out walking on the side of the road.
Yanlarından yürüyerek geçeyim.
I walk right past them.
İngiliz oyuncular hakeme itiraz ediyor ama küçük adam Glenn Hoddle'ı yürüyerek geçmeye başlamıştı.
'The England players protesting to the referee...'... but the little man who started it by walking past Glenn Hoddle...
İşini yaparak polis olursun sahnede yürüyerek değil, değil mi?
You become a cop by doing the work, not walking across a stage, right?
Yürüyerek daha hızlı gelirdin.
You could've walked there quicker.
Evet yine başa döndük. Bütün soyguncular yürüyerek cıkmış. Ricky Vintano yla iş yapan herkesi sıkıştırmalıyız.
We rounded up every heist guy left walking and we've torn through every associate of Ricky Vintano, so far we got squat.
Okullarına buradan yürüyerek gidebilirler, Jake'in annesi sokağın başında oturuyor ve hafta sonları kullanabileceği bir sürü oda var.
They can walk to school from here, Jake's mom lives just down the street, and there's plenty of room for him on weekends.
Ben yürüyerek geldim.
I ran here.
Eğer öpüşmeye başlarlarsa kenara çek, eve yürüyerek giderim.
If they start kissing, pull over and I'll walk home.
Ama sonra, lenf kanseri olan bir kadın şu kapılardan yürüyerek çıktı.
But then there was this one woman with lymphoma Who walked out of those doors.
911 çağrısı aldığın zaman yürüyerek gitmezsin.
To hug my patients. yeah, well, when you get paged 9-1-1,
- Nasıl yürüyerek gidebiliriz?
On foot!
- Yürüyerek mi! Ne kadar mesafe mi?
How else?
Buradan yürüyerek çıkacağım.
I walk outta here on my own steam
Bu yoldan yürüyerek geldi.
And he came walking along this particular path.
Ryan'ın diğer annelerin arasında okula yürüyerek giden tek çocuk olmasını mı istiyorsun?
Do you want Ryan to be the only kid that gets walked to school in the morning cause all the other mums are too out of it?
Ve melek duvarın içinden yürüyerek geçer.
So the angel walks through the wall.
Arabayla daha kısa sürede, yürüyerek de daha uzun sürede gidilir.
That's too long if you were driving, and too short if you were walking.
Sanki ben yürüyerek mi geldim?
Did I walk here?
Parasız yürüyerek gidebilecek misin evine?
Since you must have no money, I wonder if you can get there on foot.
Önce şişe fırlatmaya başladılar. Ben de oraya kadar yürüyerek gitmemeye karar verdim.
Once glass bottles started getting thrown I started coming to terms with not being cool enough to walk through the projects.
Yürüyerek.
Walk.
Galiba sadece oradan yürüyerek çıkmama sevindiler.
I think they were just happy to see me walk out of there, you know?
Ve şimdi karanlığın yaratıkları gölgelerde bir oldular ve aramızda yürüyerek canlarının istediklerini kurbanları seçiyorlar.
Now the creatures of the dark have emerged... from the shadows, Now they walk among us, And take their victims on a whim...
İşe yürüyerek de gidebilirdim hem orada.
I could walk to work.
Buradan yürüyerek çıkıp gitti mi?
Someone walked away from this?
Yani öylece yürüyerek çekip gittiler mi?
They just walked away?
Yani sen ve Laura bugün buradan yürüyerek çıkmayacaksınız.
So you and Laura are not gonna walk outta here today.
Tüm şehri baştan sona, ev ev okyanusa kadar yürüyerek dolaşıyorsun.
You get to walk across this entire city house by house, all the way to the ocean.
Yürüyerek çıkacağım.
I'll walk.
Yürüyerek gideceğiz.
We travel by foot.
Yürüyerek çıkacağız.
We're walking out.
Ama yürüyerek değil.
I'll go. But I'm not walking.
Böyleyse asla gerçek aşkınının yanından yürüyerek geçemezsin. Hoş olmaz mıydı?
# I know this much is true #
Oradan itibaren şehre yürüyerek gideceğiz.
From there, we can make it to the city on foot.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]