Çok uzun değil translate English
589 parallel translation
Çok uzun değil.
Not long.
Paul, Whitey'den çok uzun değil yani ona ateş ederken ya avizeden sarkıyordu ya da sandalyeye çıkmıştı.
Paul is only a little taller than Whitey so I figure he must have been hanging on the chandelier when he shot him, or standing on a chair.
Çok uzun değil, hem de emniyette olurum.
And I'd be safe.
Kış çok uzun değil mi?
Winter sure is long, isn't it?
Çok uzun değil, on gün göz açıp kapayana kadar geçer.
It's no big deal, ten days fly by.
- Çok uzun değil mi?
- Not too far?
- Çok uzun değil.
- Not long.
Tabii, çok uzun değil.
Of course, it isn't terribly long.
- Hayır, çok uzun değil.
- No, not for much longer.
Deniz eri Mills hizmetinizde, efendim hiçbir çalışma saati çok uzun değil, hiçbir iş çok zor değildir, efendim.
Seaman Mills at your service, sir. No labor too long, no job too hard, sir.
Ama sence de çok uzun değil mi?
But it's a bit too long, don't you think?
Bipledi, ama öyle çok uzun değil.
It beeped, but not for very long.
- Çok uzun değil, dediğim gibi.
- Not very long, like I said.
Genelde, çok uzun değil.
Not long, usually.
- Çok uzun değil.
Not very long.
Çok uzun süre değil.
Not too long.
Bir kaç yıl çok da uzun bir süre değil!
A few years won't be too long!
Çok uzun sürmedi, değil mi?
Didn't take you long, did ít?
Aida, Almanca. İkinci sahne olmayacak, hem çok uzun hem de çok iyi değil.
Aida, in German omitting the second act, which is too long and not too good.
Çok uzun zamandır bizimlesin, değil mi?
Very sorry. You've been with us a long time, haven't you?
Çok uzun yoldan geldiniz, değil mi, Teck?
You've come a long way, haven't you, Teck?
Çok uzun bir zaman değil bay Gordon.
Noty very long, Mr Gordon.
Çok uzun değil.
No, not very long.
Wilma, sen ve ben uzun zamandır birbirimize çok yakın olduk, öyle değil mi?
Wilma, you and I have been close to each other for a long time, haven't we?
Ayrıca orası çok kalabalık değil ve daha uzun sohbetler yapma imkanımız olur.
Besides, they aren't so crowded, and we'd have a better chance to have long talks.
Çok uzun zaman önce gibi geliyor, öyle değil mi?
Seems a long time ago, doesn't it?
Bu gidişle çok uzun sürmeyecek, öyle değil mi?
At that rate ¡ t won't take very long, will it?
Oh, cok uzun değil umarım kaptan Bascow
Oh, not long. I hope. JIMMY :
Üç yıl çok uzun bir süre değil Raj.
Three years isn't too long, Raj.
Bu emrivakiyi çok uzun zaman önce yaptınız, değil mi?
You were made free of it long ago, eh?
Ama çok uzun süreliğine değil.
But not for long.
- Çok da uzun bir mesafe değil.
- Well, that's not too far.
Çok uzun zaman önce değil, Delancey Caddesindeydim ben.
Not too long ago, I was down on Delancey Street.
Bunu bulmak için çok uzun bir yol katettin, değil mi doktor?
You had to come a long way to find it, didn't you, doc?
- Namlusu çok uzun degil mi?
- Isn't that barrel too long?
Kocanızla siz çok uzun bir süredir firmamızla iş yapıyorsunuz. Hemen böyle bir sonuca varmamız mümkün değil.
You and your husband have been doing business with our firm far too long for us to jump to a conclusion like that.
Çok uzun zamandır değil, Bir buçuk yıl kadar.
Not too long. About a year and a half.
Çok uzun değil.
- Not too long.
Sevgili Sensho ve sen, Roku çok uzun zamandır birlikteyiz, değil mi?
Well, Sensho, and you Roku... We've been together for a long, long time, haven't we?
Çok uzun sürmedi, değil mi, bayım?
That didn't take long, did it, señor?
İki ay çok uzun bir süre değil.
Two months isn't forever.
Umurumda değil, uzun süre, pek çok kılıca dayanabilirim.
I do not care, as long as I can grasp weapons this very night.
Onu görmeyeli çok uzun zaman oldu. Gözlerim de eskisi gibi değil.
It's so long since I saw him, and my eyes aren't what they were
Ama çok uzun süre değil.
But not for very long.
Çok uzun zaman oldu değil mi?
It's been such a long time, no?
Burası çok uzun zamandır senin evin değil, asi. Neredeyse 3 yıl oluyor.
Why, this ain't been your house, Reb, for pretty near three years.
Çok uzun bir gece oldu, değil mi?
- Been a long day, hasn't it?
Çok uzun süre kapalı kaldığından suyu kaynamış, değil mi?
He's just blowing off steam from being cooped up too long, right?
Missouri'den buraya çok uzun bir yoldasın, değil mi?
You're a long way from Missouri, aren't you?
Müzeyi dağıtmak onlar için çok uzun sürmedi, değil mi?
Well, it didn't take them long to dismantle the museum, did it?
Çok uzun kalmayı isteyeceğim türden bir kasaba değil.
This is not the kind of town I'd want to stay in for too long.
çok uzun zaman oldu 115
çok uzun bir süre 23
çok uzun zamandır 30
çok uzun zaman önce 42
çok uzun sürdü 28
çok uzun sürmez 60
çok uzun 117
çok uzun bir zaman 18
çok uzun zaman 27
çok uzun sürmeyecek 22
çok uzun bir süre 23
çok uzun zamandır 30
çok uzun zaman önce 42
çok uzun sürdü 28
çok uzun sürmez 60
çok uzun 117
çok uzun bir zaman 18
çok uzun zaman 27
çok uzun sürmeyecek 22
çok uzun zaman önceydi 42
uzun değil 16
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
uzun değil 16
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56