Çok şanslısın translate English
2,025 parallel translation
Sen çok şanslısın.
You're so lucky.
Tek söylemek istediğim, gerçekten de çok şanslısın.
I guess all I'm saying is you're lucky.
Bu trafik de, yani. Valla siz çok şanslısınız.
There's always traffic like this, even at this time of day.
Böyle bir ağabeyin olduğu için çok şanslısın.
You're lucky to have him for your brother.
Çok şanslısın.
Good for you.
Anasını siktiğim bugün Jimmy olduğu için çok şanslısın yoksa o boku bana yapsaydın...
Fucking asshole. So lucky you got Jimmy today,'cause if that shit was me... call me Fartlett? Yeah, that's cool.
Çok şanslısın.
You're very lucky.
Çok şanslısın.
You're lucky.
Siz çocuklar çalışacak bir işiniz olduğu için çok şanslısınız.
Oh, you guys are so lucky to have work.
Eva. Sen çok şanslısın.
Eva, you're in luck.
Çok şanslısınız.
You're so lucky.
Bakın Madam, çok şanslısınız.
Look, madam, you are very lucky.
Böyle mükemmel ve yetenekli bir oğlun olduğu için çok şanslısın.
You're very lucky to have such a marvelously talented son.
Buradan geçtiğimiz için çok şanslısın, fazlasıyla kızarmış arkadaşım.
Lucky for you we happened along, my most superfluously toasted friend.
- Çok şanslısın.
- That was lucky.
Çok şanslısın, bir çok seninle yer değiştirmek isterdi.
You are so lucky. Most of my patients would love to trade places with you.
Böyle bir aileye sahip olmakla zaten çok şanslısın.
Yoυ're already very lυcky to have sυch a family.
Mickey Holler, bana kalırsa çok şanslısın.
Mickey Holler, I think you've got horseshoes up your ass.
Çok şanslısınız ki, dünya çapında tanınmış süper çekici kalçadan göğse mükemmel ölçülere sahip bir kız arkadaşım var....... yoksa çok kızgın olurdum.
You know, you're lucky I have a world-class superhot girlfriend with a perfectly proportioned ass-to-breast ratio or I'd be furious.
Benim gibi koyu tüylerin olmadığı için çok şanslısın.
You're so lucky you don't have dark hair like me.
Aman tanrım, T.K., çok şanslısın.
Oh, my God, T.K., you're so lucky.
Çok şanslısın, değil mi?
Well, you're blessed, aren't you?
Çok şanslısınız.
Well, - you two are lucky. - Yeah.
Yemeğini evde yemediğin için çok şanslısın.
Lucky you never ate at the home.
Sen, bayım, çok şanslısın.
You, sir, are a lucky dog.
Çok şanslısın.
You're incredibly lucky.
Ve çok şanslısın ki, bu tip deli saçmalarının, para edebileceği, tek bir meslek var, o da filmcilik.
And you're very, very lucky because this is the one business, the film business, where being a complete and total nut job actually has economic benefits.
Çok şanslısın, baban senin adına bir anlaşma önerdi.
- Luckily for you, your father negotiated a deal on your behalf.
Ama çok şanslısın.
But you're so lucky.
Çok şanslısın, Bay Brandon.
You're a lucky man, Mr. Brandon.
Bir kemik torbası olduğun için çok şanslısın. Tecavüz etmeye bile değmezsin.
You're lucky you're so thin, not worth further are for rape.
Çok şanslısınız. Karaborsada pirinç iyi para ediyor.
Well lucky for you cos rice is fetching a high price on the black market.
Çok şanslısınız ki, 7.Raunt için ipucu lobideki çerçevede.
" For the lucky, the clue to Round 7 is framed in the lobby.
Oda arkadaşı olduğunuz için çok şanslısınız.
You guys are so lucky you get to be roommates.
Kızlar çok şanslısınız
Girls, you don't realize how lucky you are. Your generation has been spared the emotional carnage of divorce.
Seni kovmayacağım için çok şanslısın.
You are so lucky I'm not gonna fire your sneaky ass.
Çok şanslısınız ki, polisleri ve amir Spanks-a-Lot'ı peşinize takmadık.
You know, you guys are lucky we don't call the cops on you and Chief Spanks-a-Lot.
Çocuğunun bir amaç için öleceği için çok şanslısın.
At least, you are fortunate your child will die for the cause.
Doğrusunu söylemek gerkirse, onunla evlenmediğin için çok şanslısın.
You know, I honestly think you were pretty lucky, not ending up marrying her.
- Çok şanslısın.
We had luck.
Ve gerçeği gözlerinle gördüğün için çok şanslısın.
And that you're very lucky to discover the truth with your own eyes.
Kız geldiği için çok şanslısın, ne de olsa çok açtın.
Lucky she showed, you being so hungry and all.
Daisy, çok şanslısın.
Daisy, you're so lucky.
Jerry öldüğü için çok şanslısın, Jo.
Oh, Jo, you are so lucky Jerry is dead.
çok şanslısın, John Luke!
very lucky, John Luke!
Siz çok şanslısınız.
You are very lucky.
Çok şanslı bir adamsın, biliyorsun değil mi?
- No, it's fine! This fucking guy. The son of a bitch.
Bence çok şanslısın.
- Yeah, very kinda.
Bahçemizde büyüyen çok güzel bir Oxford Ağacımız da var ne şanslısın bak, Oxford'u da hallettik.
You know, there's a lovely Oxford tree growing in the garden. Lucky for you, because that's Oxford taken care of.
Çok şanslısın.
Lucky for you, huh?
- Çok iyi evliliğin var. Gerçekten şanslısın.
You married well, you lucky stiff.
çok şanslısınız 42
şanslısın 256
şanslısınız 85
çok şık 66
çok sık 16
çok seviyorum 43
çok seksisin 23
çok şükür 211
çok sağol 164
çok sevindim 231
şanslısın 256
şanslısınız 85
çok şık 66
çok sık 16
çok seviyorum 43
çok seksisin 23
çok şükür 211
çok sağol 164
çok sevindim 231
çok seksi 64
çok şıksın 21
çok sağ ol 161
çok sıcak 332
çok sıkıldım 24
çok şekersin 24
çok şirin 126
çok sevimlisin 28
çok sevimli 135
çok şeker 64
çok şıksın 21
çok sağ ol 161
çok sıcak 332
çok sıkıldım 24
çok şekersin 24
çok şirin 126
çok sevimlisin 28
çok sevimli 135
çok şeker 64
çok sert 55
çok sıkıcı 86
çok sevinirim 68
çok severim 65
çok sağolun 79
çok sakin 32
çok sıkıcısın 19
çok şirinsin 33
çok şanslıyım 39
çok soğuk 224
çok sıkıcı 86
çok sevinirim 68
çok severim 65
çok sağolun 79
çok sakin 32
çok sıkıcısın 19
çok şirinsin 33
çok şanslıyım 39
çok soğuk 224