Öyleyse yap translate English
924 parallel translation
Öyleyse yap.
Then do it.
- Öyleyse yap şunu.
- Go on then.
Öyleyse yap.
Do so.
Öyleyse yap! Ne bekliyorsun?
What are you waiting for?
Öyleyse yapılacak belli.
If it were he, that would be OK.
Öyleyse yapıyorum.
Then I'll do it.
Öyleyse yapın.
Then do so.
Öyleyse anket yapıp diğerlerinin düşüncesini de alalım.
Oh, okay. Then maybe we should take a survey and find out what other people think.
Öyleyse bu kıtaların yapıldığı malzeme midir?
So this is the stuff of which the continents are made?
Öyleyse kendini bir prens yap.
Make thyself a Prince.
- Yap öyleyse, ve öbürleri bir şey söylerse...
- You do it then, and if the others say anything- -
Öyleyse İtalyan ordusunda ne yapıyorsunuz?
Then what are you doing in the Italien army?
- Öyleyse niye yapıyorsunuz ki?
- Then why do you do it?
Öyleyse bunu neden yapıyorsun?
Then what are you doing this for?
- Öyleyse ne yapılacak?
- What else is there to do?
Öyleyse iyi yapıyor.
Then he's doing very well.
Öyleyse burda içerek ahmaklık yapıyorsun değil mi?
Then you're kind of dumb to be drinking here, ain't you?
Gidip bir şeyler yapın öyleyse!
- Then go and do something!
Öyleyse dediğimi yap, buradan gidelim.
Then do the next thing, get away from here.
Öyleyse dilediğin gibi yap.
Then do as you wish.
Öyleyse işini yap, Tim.
- Then do your job, Tim.
Öyleyse maçı yap, ama dövüşme.
Then do the match, but don't fight him.
Öyleyse beni bronzdan yapılmış olarak görmüyor musun?
- I don't seem made of bronze, then?
Oh, pekala öyleyse, ben yapıyorum.
Oh, very well then, I'll do it.
Öyleyse niye yapıyorsun?
Oh? Then why do you do it?
Öyleyse benim için bir şey yap, olur mu?
So do one thing for me, will you?
- Öyleyse kapris yapıyorsunuz.
- Then this is a caprice.
- Orada ne yapıyorsun öyleyse?
- What are you doing down there then?
Öyleyse ne istiyorsan yap.
Then do as you wish.
Öyleyse bana bir iyilik yapın!
- This is unbelievable.
Bana bir iyilik yap öyleyse!
- Do something for me.
Dilediğini yap öyleyse.
Do what you want, then.
Öyleyse, hizmetini caddenin alt yanına götür ve satışını Lucille'in dükkanında yap.
So, take your line down the street and sell it to Lucille's.
- Öyleyse yap şunu. Nasıl?
- Then do it.
Hepsi de Furuya'ya bağlanıyor, öyleyse, birisi tüm bunları Furuya'nın ölümüne misilleme olarak yapıyor.
They're all tied to Furuya, which means that someone is doing these things in retaliation for Furuya's death.
Öyleyse ne yapıyorsun burada?
Then what are you doing here?
Şey, öyleyse siz bana yapın.
Well, would you like to do it to me?
Öyleyse kendin yap.
So do it on your own.
Biraz daha yap öyleyse!
Then go make some more!
Öyleyse bir şeyler yap.
Well, do something about it.
Öyleyse bu evlilik yapılmalı...
Therefore, it must be time.
- Öyleyse bir şey yap.
Then do something.
Öyleyse ne yapıyordun...
Then what were you doing...
Yap öyleyse.
Then get on with it.
Öyleyse senin onayın olmadan yapılmak zorunda.
Then it must be done without your consent!
# Öyleyse sana yanlış yapıyor
Then he's doing you wrong
Öyleyse Siesta yap!
- Go have a nap then.
İyi de tam olarak neden eyleme geçiyorsun öyleyse? Çünkü o düzeyde gerçekten de yapılabilecek bir şeyler var gibi geliyor.
It seems to me, on that level there's something to be done.
Öyleyse, yapıyorsun yani?
So you'll do it for me?
Öyleyse yap.
Then do so.
Öyleyse onunla ne yapıyorsunuz?
What do you do with her?
yapıyorsun 36
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yapacağız 90
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yapacağız 90
yaparsın 77
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmış 19
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmış 19
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yapma ya 98
yaptılar 29
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yapacak 54
yaptık 46
yapacak bir şey yok 96
yapmak istemiyorum 51
yapar 46
yaptılar 29
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yapacak 54
yaptık 46
yapacak bir şey yok 96
yapmak istemiyorum 51
yapar 46