Öğreniyorsun translate English
1,018 parallel translation
- Cabuk öğreniyorsun Valiant.
You're learning fast, squire.
- Öğreniyorsun.
- You're learning.
- Çok şeyle başa çıkmayı öğreniyorsun.
Well, at least you learn to deal with all sorts of people.
ne öğreniyorsun diye ucuza alıyorsun.
Listen, for what you're learning, you're buying it cheap.
Birdenbire içimizde bir casus olduğunu öğreniyorsun.
Suddenly, you find you've got a spy among you!
Yuvarlanmayı mı öğreniyorsun, evlat?
You got to learn to tumble, my boy.
Burada yaşıyor ve öğretmenlik yapıyorum. İster istemez öğreniyorsun.
Well, living and teaching up here, you learn.
Çabuk öğreniyorsun.
You're learnin'fast.
Sanırım sen de bana güvenmeyi öğreniyorsun.
I think you're learning to trust me.
Öğreniyorsun.
You're learning.
Kadınları öğreniyorsun.
You learn to know women.
- Oldukça hızlı öğreniyorsun.
- You learn pretty fast.
Hala her şeyi kendin öğreniyorsun.
You still find everything out for yourself.
Hızlı öğreniyorsun.
You learn fast.
Daha fazla yağ israfının nasıl yapılacağını mı öğreniyorsun?
That much oil is a waste.
Yaşamayı yeni yeni öğreniyorsun.
You're just learning to live.
Hey, çabuk öğreniyorsun.
Hey, you learn fast.
25 yıl içlerinde çalıştıktan sonra, midenin kaldırmasını öğreniyorsun.
Having worked inside it for 25 years, I know that in my guts.
Babandan beri kimseden nefret etmediğin kadar Troiano'dan nefret etmeyi öğreniyorsun.
And you're learning to hate Troiano like you haven't hated anyone since the old man.
Bu kadar çok şeyi nasıl öğreniyorsun, canım?
How do you know so much about him, sweetie-pie?
Greg, sen hala öğreniyorsun, ve, teknik olarak bu işte hala yenisin, ama iyi iş çıkarıyorsun.
Greg, you still have the solo to complete, and, technically, you're still a trainee, but you're doing a great job.
- Bundan ne öğreniyorsun?
- What are you learning from this?
Çabuk öğreniyorsun.
You learn quickly.
Hapis cezan sayesinde birşeyler öğreniyorsun.
It took a jail sentence to educate you.
Sen de İngilizce öğreniyorsun.
So now you're learning English.
Sanırım içeri girebiliriz.Balık tutmayı öğreniyorsun
I guess we can go in. You are going to learn to fish.
Roma zamanında yaşamanın nasıl bir şey olduğunu öğreniyorsun.
And you're finding out what it was like to live in Roman times.
- Öğreniyorsun.
- You'll learn.
Herkesin akıbetini öğreniyorsun.
You get to know everybody's fate.
Çabuk öğreniyorsun.
You're a fast learner.
Zekanı geliştirmek için değil, öldürecek adam bulmak için okumayı öğreniyorsun.
You learn to read not to make you wise but to help you find men to kill.
Gerçekten direnç göstermeyi öğreniyorsun.
You're really learning to put up quite a resistance.
Hızlı olmayı öğreniyorsun, Brad.
You're learning fast, Brett.
- Daha ne olsun, öldürmeyi öğreniyorsun.
- What's more, learn how to kill.
İşte böyle Leo, öğreniyorsun.
That's it, Leo. You're learning.
Birinin peşine düştüğünde hakkında çok şey öğreniyorsun.
You learn a lot about a person if you hunt him.
Anlayabilecek kadar büyüyünce vazgeçmeyi öğreniyorsun.
When you're old enough to understand, you learn to give up.
O zaman ALFABE'yi neden öğreniyorsun?
Why do they teach you ABC then?
Kendin için en iyi olan şeyi öğreniyorsun.
You find out what you like best.
Herşeyi hızlı bir şekilde öğreniyorsun ama kaderinin ne olduğunu bilmiyorsun.
You learn all kinds of things quickly, but you don't know what destiny is.
- Bak, yaşamayı öğreniyorsun.
See, you're learning how to live.
Televizyondan yenilikler mi öğreniyorsun?
He doesn't want to listen...' Little early for the late show.
Gerçekten bilmiyorum ; herhalde hepsini yaşlanınca öğreniyorsun.
I honestly don't know ; when you're older, you're supposed to know it all.
Hızlı öğreniyorsun, değil mi?
You're a fast learner, Huh?
Çabuk öğreniyorsun.
You're a quick learner.
Kolay öğreniyorsun.
You're gonna learn easy, I can tell.
Tralfamadore'da, dünyanın, rastgele ve güzelce düzenlenmiş, anların toplandığı bir çeşit koleksiyondan ibaret olduğunu öğreniyorsun.
On Tralfamadore you learn that the world... is just a collection of moments all strung together in beautiful, random order.
Bir şey daha öğreniyorsun dostum ve sana tavsiyem bunu hemen öğrenmen.
Well, you're learning something too, my friend... and I advise you to learn it right now.
Çabuk öğreniyorsun.
You learn quick.
Öğreniyorsun, Cates.
You're learning, Cates.
Ki o zaman sadece bardaktaki ruj lekelerini incelemeyi öğreniyorsun. Aynen öyle.
To the sixth grade?
öğrenci 51
öğrendim 28
öğreneceğiz 28
öğrenecek 20
öğreneceksin 43
öğren 61
öğreneceksiniz 19
öğrenciler 57
öğreneceğim 42
öğrenmelisin 17
öğrendim 28
öğreneceğiz 28
öğrenecek 20
öğreneceksin 43
öğren 61
öğreneceksiniz 19
öğrenciler 57
öğreneceğim 42
öğrenmelisin 17