English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Ü ] / Üzgünüm ama

Üzgünüm ama translate English

7,201 parallel translation
Çok üzgünüm ama aile üyesi olmadığınız sürece size bilgi veremem.
I'm so sorry, but I can't give you any information unless you're a family member.
Eğer bu sizin için kabul edilebilir bir sonuç değilse üzgünüm ama...
I'm sorry if that is not an acceptable outcome for you, but...
Bu noktaya geldiği için üzgünüm ama kendi iyiliğin için.
I'm sorry it came to that, but it's for your own good.
Bunu söylediğim için üzgünüm ama büyük bir ilerleme kaydedemezsek bazılarını işten çıkarmaya başlayacağız.
So, I'm sorry to say... without major improvements, we're gonna have to start laying some people off.
Rudy Baba üzgünüm ama eğer emniyet halatı ile yürürsem bunun bir anlamı olmayacak.
Look, Papa Rudy, I'm sorry. But... If I do the walk with the safety line, it becomes meaningless.
- Walt,... üzgünüm ama seni tutuklamak zorundayım.
- Well, Walt... unfortunately it's about I'm gonna have to put you under arrest.
Tamam, onu başına gelenler için üzgünüm ama şu an uğraşmamız gereken gerçekten önemli bir konu var.
Okay, I'm sorry for what he's done, but I have something really important I need to deal with.
O anları tekrar hatırlattığım üçün üzgünüm ama o gece hakkında aklınıza gelen herhangi bir şey varsa?
I'm sorry to make you relive it, but is there anything else you can remember about that night?
Yapılacak çok iş var çok üzgünüm ama erken başlayacağız.
There's a lot to be done, so I'm sorry but we start early.
Senin adına üzgünüm ama...
I'm sorry for you, but...
Bu başına geldiği için üzgünüm ama kimseye elbette ol... maz çekemezsin.
Well, I'm sorry that that happened to you, but you don't get to Pass-adena on anyone.
Öldüğün için üzgünüm ama... Er ya da geç, bu hepimizin başına gelecek.
I'm sorry you're dead, but it happens to all of us, sooner or later.
Bunu söylediğim için üzgünüm ama senin de gitmem gerek.
I'm sorry to tell you, but... but you should leave too.
Bu konuyu size açtığım için son derece üzgünüm ama korkarım ailemin başına beklenmedik bir şey geldi. - Umarım size danışmakla dikkatsizce davranmıyorumdur.
I'm terribly sorry to raise this with you, but I'm afraid something unexpected has happened to my family and I hope it's not remiss of me to seek your advice.
Şu an acı çektiğin için üzgünüm ama bu böyle oluyor işte.
I'm sorry that you are suffering right now, but that's just the way it is.
Gerçekten üzgünüm ama oğlunuz hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
I'm truly sorry, but I don't know anything about your son.
Bunu söylediğim için üzgünüm ama Tatiana öldü.
I'm sorry to have to tell you, Tatiana is dead.
Diğer kız konusunda üzgünüm ama.
Um... Sorry about the other girl.
Seninle pek vakit geçiremediğim için üzgünüm ama görüyorsun.
- Hi. Sorry I can't spend more time with you, but you can see...
Bunun için üzgünüm ama sizinle oğlunuz hakkında konuşmam gerek.
I'm sorry to do this, but I need to ask you about your son.
- Theo, üzgünüm ama listedeki sorular bunlar.
- Theo, I'm sorry. these are only the questions on the list.
Hayır, üzgünüm ama şimdilik buna hazır olmadığını düşünüyorum.
No, I'm sorry. I don't think he's ready for that, not now.
Dinle asker, üzgünüm ama bunu... Bunları saklamalısın.
Listen soldier, sorry about this but you're gonna have to...
Çok ama çok üzgünüm ama şu andaki boktan durumlarımız bu masanın dışında ve birbirimizden hoşlanmaya karar verebiliriz...
I'm so, so, so, so sorry... but now, see, all of our shit... is just right out on the table and we can decide to like each other...
Eddie'nin başına gelenlerden dolayı üzgünüm ama bu onu daha da güçlü kılacak.
I'm sorry for what happened to Eddie, but it's going to make him stronger.
Seni uyandırdığımız için gerçekten çok üzgünüm. Ama burada olduğunu bilseydik gelmezdik.
And I'm really sorry that we woke you up, but we Would not have come here if we knew you were going to be here.
Evet, ama yine de üzgünüm.
Yeah, but I'm still sorry, you know.
Hayal kırıklığı için üzgünüm beyler ama, Philadelphia'ya gitmiyoruz.
I'm sorry to disappoint, gentlemen, but we're not going to Philadelphia.
Bölgeyi araştırdık ama üzgünüm şu an için söylenecek bir şey yok.
We canvassed the neighborhood, but, sorry to say, nothing yet.
Çok üzgünüm, Faye... Ama bunun benim için ne kadar zor olduğunu bilemezsin.
I'm so sorry, Faye... but you've no idea how hard this has been for me.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm, ama...
I'm sorry to bother you, but...
Hayır, hayır, üzgünüm Yeager,... ama en son baktığımda burada hiç gücün yoktu.
No, no, I'm sorry, Yeager, but last time I checked, you have no power here.
Keşke sana bir iş önerebilseydim, ama üzgünüm.
I wish I could offer you a position, but I'm sorry.
- Çok ama çok üzgünüm.
- Oh, I'm terribly sorry.
Çok ama çok üzgünüm.
I'm terribly sorry.
Sana bunu söylediğim için üzgünüm, ama bazen kötü şeyler iyi insanların başına gelir.
I'm sorry to tell you, but sometimes bad things do happen to good people.
Çok üzgünüm. Ama...
I'm real sorry.
Boşanmasından ötürü onun için üzgünüm, ama onun pazarlamada olmasından heyecanlanmadığımı söyleyemem.
I reconfirmed it today. I feel sorry for him about the divorce, but I can't say I'm not thrilled he's on the market.
Çok, ama çok üzgünüm.
I'm so, so sorry.
Çok ama çok üzgünüm.
I'm so, so sorry.
Bu saatte aradığım için üzgünüm. Ama bir arkadaşım adı Hazel, sizin radarınıza yakalanmış olabilir.
Sorry to call so late, but a friend of mine, a girl named Hazel, might show up on your radar.
Söylemek için hiç şans tanımadın bana ama ben olanlar için üzgünüm, Lindy.
Well, you never gave me a chance to say it, but I am sorry for what happened, Lindy.
1 Ocak sabahı rahatsız ettiğim için üzgünüm, ama son iki aydır kızımdan duyduklarım...
Sorry to bother you on a first of January but, I haven't had news from my daughter for the last two months.
Gerçekten ama gerçekten çok üzgünüm.
I'm truly, truly sorry.
- Evet, ama o benim arkadaşım ve senden hoşlanıyor, o yüzden üzgünüm.
Yeah, but she's my friend and she likes you so, sorry.
Joe, çok ama çok üzgünüm.
Joe, I am so sorry.
Çok ama çok üzgünüm, tatlım.
I am so, so sorry, honey.
- Gerçekten çok ama çok... çok üzgünüm.
I'm so very... very sorry.
Ne için olduğunu bilmiyorum ama bu uygunsuz bir davranıştı ve ona öğrenci olarak ihtiyacımız yok ayrıca sana bu çeki verdiğimde depozitoyu almak için bozdurmadığın için de üzgünüm.
I'm not... I don't know what it was, but it was inappropriate, and I just... I don't think we need him as a client, and I'm sorry that you didn't have your shit together to deposit this when I gave it to you.
Üzgünüm, gerçekten deniyorum, ama son sefer bu siktiğim loserını gördüğümde, bana diyordu ki, ben senin hayatında sadece bir geçiş evresiymişim ve seni eninde sonunda tekrar kazanırmış, çok üzgünüm eğer bu konuşmayla çok da ilgilenmediysem.
I'm sorry, I'm trying really hard, but the last fucking time I saw this fucking jabroni, he was telling me that I was just a passing phase in your life and that he was gonna get you back eventually, so sorry if I'm not so interested in this conversation.
Hm, Ben cidden, böldüğüm için üzgünüm, ama, hmm, kutlamaya geri döneceğiz 2 dakika içerisinde.
Um, I'm really, really sorry to interrupt, but, um, we'll get back to the celebrating in just two seconds.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]