English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ A ] / Ama o

Ama o translate English

77,348 parallel translation
Ama o kitap... Gerçekten ona dokunmamalısın.
But that... that book... you really shouldn't...
Ama o geni taşıyan herkes bu vebanın bir parçası.
But everyone that carries it is part of the plague. How dare you.
Ama o acı, o pişmanlık... Seni bir insan yapan şey bu.
But that pain, that regret... that's what made you a person...
Ama o zamandan beri ortalarda yoklar.
But since then, they've gone dark.
Öyle olsun ama o şişeye ne olduğunu konuşurken başka bir şişeye ihtiyacımız olacak.
Fair enough, but we're gonna need another bottle to discuss what happened with that bottle.
Güzel, tatlı bir kız ve Mack'e tapıyor ama o gerçek değil.
She's beautiful and she's sweet and she adores him, but she's not real.
Bu konuda bir şey yapma fırsatım vardı ama o fırsatı kullanmadım.
I had the chance to do something about it, but I didn't take it.
Onunla birlikte. Ama o...
With her, but she's...
Ama o kadar değerlisin ki, seni kaybetmek istemeyiz.
But you are so very precious, we wouldn't want to lose you.
Beni istediğin kadar suçla, ama o gerçeği biliyor.
You can blame me all you want, but He knows the truth.
Ama o Sheila'ydı, Louis.
But that was Sheila, Louis.
- Hayır ama o yüzden burada değilim.
But that's not why I'm here. Then why are you here?
Belki hak etmiyor ama o genç kadın şu an bir acilde doktor ve hayat kurtarıyor.
Maybe he doesn't. But that young woman is now an ER doctor. She saves lives.
Asıl sorun sizden önce on beş farklı şirkete daha gitmiş olmam. Ama o fotoğraf yüzünden hiçbiri davamı kabul etmedi.
The only problem with that is I went to 15 firms before I came to you, and none of them would take my case because of that photo.
Belki fark etmemiş olabilirsin ama o toplantı Louis ile senin arandaydı.
Well, maybe you didn't notice, but you and Louis were having a private meeting.
Ama O umurunda!
But you do care about her!
Ama o köprüyü geçerse...
But if he crosses that bridge...
Eğer yanında Dollar Bill olsaydı, kalp atışlarım hızlanırdı ama o şurada bekleyip kıçını parmaklıyor.
Well, if it was Dollar Bill, I'd take it in a heartbeat, but he's over there with his thumb up his ass.
O değilim ama onun gibi konuştuğumu düşünüyorsan gurur duyarım.
I'm not her, but if you think I sound like her, I'm flattered.
Ama o başka bir şov. - Hayır.
- But that's a different show.
Ama o kriterlerin çoğunu karşılıyor.
But she meets much of the criteria.
Ceketinizde o logoyla birlikte burada dolaşarak ne elde etmeyi umduğunuzu bilmiyorum ama bu hepimiz için kötü bir şey.
I don't know what you hope to accomplish by waltzing in here with that logo on your jackets, but it's bad for all of us.
- Sanırım üzerimdeki tek kopya o ama araçta bir tane daha olması lazım.
I think that's the only copy I have on me, but there might be another one in the van.
Ama birinin senin fikirlerini kötülüğe kullanması en başında o şeyi yaratmış olmanın senin hatan olduğu anlamına gelmez.
But just because someone uses your ideas for evil does not make it your fault for creating it in the first place.
Ama şimdi o ağrıyı hissetmiyorum.
But now... I don't feel that pain.
Babam o Drone'u kurcalama demişti ama ben dinlemedim.
Dad warned me not to mess around with that drone, but I didn't listen.
Ama o Agnes'ı gözümün önünde öldürdü.
Killed her right in front of me.
Ama o bir simülasyondu.
But it was a simulation.
Dinle Phil, kalkıp bunun için yalvaracak değilim. Ama sen ya da sağ kollarından birinin gelip o ajanların S.H.I.E.L.D.'i tamamen yok etmesine engel olması gerek.
Listen Phil, I'm not gonna get up on my hind legs and beg for buttermilk, but you or one of your right hands needs to be there to take down these spooks before they take down S.H.I.E.L.D. once and for all.
- Henüz öğrenemedik. Ama sen o kibriti çakmadan çok önce ölmüş.
Don't know yet, but she's long dead before you ever lit a match.
O da bunu bilir ama bilmezlikten gelir.
He knows, but pretends not to.
- Sen o kadar konuşuyorsun ama peki ya...
- All this talk, but what about...
O kadar vaktim vardı ama hiç Fransızca öğrenmedim.
All the time in the world, and I never learned how to speak French.
- Lise, yaşlı görünüyor demişti ama bilmiyorum, o kadar yaşlı görünmüyorsun.
Lise said that you seemed older than your years, but I don't know, you don't look that old.
Ama o kızı elimden kaptı.
Charlotte?
Evet ama o saldırıları önlemek içindi.
And it was about, you know, capturing terrorists.
Louis acı içinde olduğunu bildiğimden bu söylediklerini duymazdan geleceğim. Ama işte bu yaptığın bile benim haklı olduğumu gösteriyor. Çünkü bana bu şekilde konuşabiliyorsan Tanrı o avukatların yardımcısı olsun.
- Louis, I'm gonna let that go, because I know you're hurting, but that right there is exactly why I'm right, because if you're willing to talk to me like that, god help those associates.
O yüzden, anlaşmak istiyorsanız buyrun anlaşın. Ama rakam 100 milyondan çok daha fazla olsa iyi olur.
- So if you two want to collude, go right ahead, but it better be for a hell of a lot more than 100 million.
Anne çok yardımcı oldu ama havuçları hayatta jülyen kesemiyor. O narin, mükemmel parmaklarıyla bile.
Anne has been so useful, but she cannot julienne a carrot to save her life, even with those delicate, perfect fingers of hers. [chuckles]
Ama şimdi o da gitti.
But now that's gone!
Hayatım inan çok isterdim ama şu an o modda değilim.
Sweetie, I want to but I'm just not in the mood.
O madencileri umursamadığını biliyorum ama en azından bana avantaj sağlaması için biraz daha bekleyebilirdin.
I know you didn't give a shit about those miners, but the least you could've done is stuck around long enough to give me some leverage.
Mike yanlış anlama ama Palmer'a karşı o kozu elde etmek için bayağı bir zahmete girdik ve sen bana öldürecek gibi baktın.
Mike, I'm not trying to be an asshole, but we went to a lot of trouble to get that shit on Palmer and you looked like you wanted to kill me.
Ama mülakata çok az kaldı o yüzden illa bir şeyler demem gerekecek.
But I gotta get a couple days off for the hearing, which means I gotta tell him something.
Ama bu sırada kurulla ilgili her şeyi öğrenmem gerek. Çünkü artık o da dahil olduğuna göre bu işi daha başlamadan bitirmek için elinden geleni ardına koymayacağına eminim.
But in the meantime, I need to know the ins and outs of this committee, because while she's on it, she's gonna use every dirty trick in the book to end this thing before it gets started.
Ama söylemedin o yüzden şimdi ben söylemek zorundayım. Oliver bekle lütfen önce beni bir dinle.
But you didn't, so now I have to.
- Evet. Ama sen olmasan "Donna" olmazdı ve ortağız o yüzden sen istemezsen kabul etmeyeceğiz.
But The Donna wouldn't even exist without you, and we're partners, so if you don't want to, then we won't.
Ama şöyle düşünün, ben ve ondan bebeğimiz olsaydı, ve o hapse atılmasaydı üçümüz birlikte olabilirdik.
But think about if me and him had a baby, if he wasn't locked up... the three of us could be together.
Ama dediğin gibi baskı altındayken bu o kadar da kolay değil, kabul ediyorum.
And like you said, it's scary when you feel the pressure. I can admit that.
Hayır ama bence o zaman bile kendisi kaşınmıştır.
No, but I really think, even then, he started it.
O zayıf biri ama Boyd'a daha da kızgın ol.
She was weak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]