Şey ben translate English
33,641 parallel translation
Şey, hiçbir şey ben...
Well, nothing. I'm - -
Ben hiçbir şey seçmiyorum, sorumluluk ana babaya ait.
I choose nothing, parents have the responsibility.
Ekstazi aldık. Ben bir şey hissetmiyorum.
We each took a E. I can't feel anything.
Ben de benimle yatacak mı diye düşünüyordum. ya da kötü mü davranacaktı... çünkü her şey sanki planlanmış gibiydi.
And I'm trying to figure out if she wants to fuck me or if she's fucking around, because the whole thing feels like a complete set up.
Ben buraya getirmekle yanlış bir şey yapmadın, Shivangi.
You didn't do anything wrong by bringing me here, Shivangi.
Söyledim fakat doktor dedi ki Eğer ona bundan sonra bir şey olusa olacaklardan tamamen ben, sorumlu olacağım.
But the doctor said that he'll discharge him but if anything happens to him after that then I will be completely responsible.
Onun içinden bir şey içmem ben.
Oh, I am not drinking out of that.
Ben de bunun iyi bir şey olduğunu düşünmüyorum ama baya ciddiler.
I don't think it's a good fit either, but it sets a floor.
Şey. dinlesene pazartesi evrakları gönder ben de mümkün olduğunda en kısa zamanda avukatlarıma inceleteyim.
Uh, hey, listen. Messenger over the paperwork on Monday and I'll have my lawyers go through it ASAP.
- Hiçbir şey. Ben her şeyi yaparım.
- Not a thing.
Ben bir kaç şey üzerinde çalışıyorum, bir iki haftaya parayı alırım.
- I'm working on a couple of things, and I should have them, you know, in a week or two.
Ben hiçbir şey yapamam.
There's nothing I can do.
Hiçbir şey yapmadım ben.
I didn't do anything.
Fakat Bobby'nin ailesi onlara yardım ediyordu ve ben ailemizi utandıracak bir şey asla yapmam.
But... But Bobby's parents are chaperoning them, and I would never do anything to shame our family.
Şey, ben merak ediyordum Bayan Marks'a soracaktım.
- Well, you know, I was just wondering, um... What... What I was gonna ask Mrs. Marks was that there's this...
Ben sana bir şey sormadım.
I didn't ask anything of you.
Ben sadece... ben sadece ağabeyinin yaptığı şeyin oldukça güzel bir şey olduğunu söylemek istemiştim.
I just wanted to say I... think your brother was pretty cool for doing what he did.
Ve, şey, Anthony hakkında, Be-ben biraz adice davrandım.
And, hey, about Anthony, I-I've been a bit of a jerk.
Bak, ben artık hiçbir şey göremiyorum.
Look, I can't see anything, not anymore.
Ben dostlarıma inanıyorum. Onlara bir şey olmaz.
I believe in my friends.
Ben sana bir şey söyleyeyim.
Let me tell you something.
Ben de tam şey diyordum, yeni bir yere uyum sağladığımızda hep atılıyoruz.
I was thinking we always get kicked out when we just fit in to the new place.
- Selina öyle bir şey değil. Ben...
- Selina, it's not like that.
Tamam o zaman, ben bir şey söyleyeceğim doğruysa kafa salla.
Fine, then I'll say something. If I'm right, you just nod.
Sanırım konuşmanın bu kısmında sen bana bir şey vereceksin, ben de sana.
I believe the way this works is... you give me something, I give you something. Ticktock.
- 20 yıldır hiçbir şey görmüyorum ben.
Haven't seen nothin'for 20 years.
- Ben hiçbir şey bilmiyorum.
I don't know anything.
Ben... Hiçbir şey hatırlamıyordum, işte bilinç kayıpları o zaman olmaya başladı.
I... didn't remember anything, and that's when the blackouts started happening.
Ben babası değilim ve tabii ki seninle aynı emniyet kaygılarını taşımıyorum ama bildiğim bir şey var ki Joe, birininin potansiyelini ne kadar uzun süre inkar edersen desteği o kadar çok başkasında ararlar.
look, I get it. I'm not his dad and I don't have the same safety concerns as you, of course not, but Joe, one thing I do know, the longer you deny someone their potential, the more they're gonna look for it elsewhere.
Bak.. Damon buraya her şeyini vermeye geldi. Ama ben buraya bir şey almaya geldim.
See, Damon came here to give something, but I came here to get something.
Hayır, ben öyle bir şey demedim.
No, I did not say that.
Senin demene gerek kalmadı doktor, ben dedim ve çok zekice bir şey.
Well, you didn't need to, Doctor, I just did, and it's bloody brilliant.
Aslına bakarsan ben de bir şey getirdim.
Well, I, uh... I did bring something.
Ben de gurur duymadığım birçok şey yaptım, dostum.
I did a lot of things that I'm not... proud of, man.
Ben de bir şey sormak istiyorum.
I have some questions for you myself.
Normalde iyilikleri ben yaparım ve karşılığında bir şey isterim.
I'm-I'm normally the one doing the favors. And for a price.
Sarı gözlü şey o gece onun yanına gelmeyecekti eğer ben...
That yellow-eyed thing would never have come for him that night if I...
Ama hayır ben yüzüğü geri verdim. Bu iyi bir şey değil mi?
Um, but no, no, I gave - - I gave back the ring, so that's just - - that's all - - that's a good thing, right?
O zaman ben de bir şey demem.
Okay, well, I won't say anything.
Ben, uh... çocuklar arasında olabilecek küçük bir şey.
I just, uh... just got into a little thing with this kid.
Ben hiçbir şey fark etmedim.
I haven't noticed anything.
Ben bir şey çalmadım.
I didn't steal anything.
Gerçek ben diye bir şey yok.
There is no real me.
Evet, bir ton şey olmuştu, bu yüzden ben de unuttum.
Yeah, there was a lot going on, so I kind of forgot to do that.
Sen telefonumu aldığın için ben de sana ait olan bir şey alabilir miyim?
Uh, is it cool if I have...
Son gülen benim şapşal şey, ben her şeyden tahrik olurum.
Jokes on you, dummy. I'm horny already.
Öyle, ben de açıktan okul bitirmek ya da yetişkinler için step dansı resitali gibi hayatında işe yarar bir şey yapmaya kalktığında ben de iade-i ziyaret yapacağım.
Yeah, and I'll be sure to return the favor and sabotage your eventual attempt to do something useful with your life like finish your GED or dance in your adult tap recital.
- Ben hiçbir şey yapmadım.
Well, I didn't do nothing.
Ben asla öyle bir şey yapmadım anne.
I never done it, Mum.
Yataktaydık, ikimiz de, eşim ve ben çok yüksek bir vurma sesiyle irkildik. Yere doğru çekilen bir şey gibiydi.
We were in bed, both in bed, my wife and I, and... we were startled by a very loud thud, like something being dragged across the floor.
Wren gölünde. Bu sen, ben ve Piper arasındaki bir şey.
This has all been about you and me and Piper.
beni 794
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
bentley 21
ben seni seviyorum 69
benes 21
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
bentley 21
ben seni seviyorum 69
benes 21
bennet 26
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
beni affet 279
ben seni istiyorum 18
ben de seni seviyorum 508
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
beni affet 279
ben seni istiyorum 18
ben de seni seviyorum 508
benim 5594
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
bence 1190
bende seni seviyorum 38
beni bırakma 249
ben de seni özledim 83
benim için fark etmez 98
beni hatırladın mı 260
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
bence 1190
bende seni seviyorum 38
beni bırakma 249
ben de seni özledim 83
benim için fark etmez 98
beni hatırladın mı 260