Affetmek mi translate Spanish
110 parallel translation
Seni affetmek mi?
¿ Perdonarte?
Affetmek mi?
¿ Perdonarme?
Ve beni affetmeye çalış. Seni affetmek mi?
- Intenta perdonarme.
- Affetmek mi sevgilim?
- ¿ Perdonarte, querida?
Affetmek mi?
¿ Olvidarla?
Beni affetmek mi?
¿ Me perdonas?
Onu affetmek mi?
¡ PerdonarIa!
- Seni affetmek mi? Neden, kardeşim... Lobların olduğunu düşünmemiştim.
Te nombraré vicedirector de política y clientela.
Affetmek mi?
Perdonarte? Por que?
Affetmek mi?
Perdonarme...
Affetmek mi Majesteleri?
¿ Perdonar, Su Majestad?
Affetmek mi?
¿ Me perdonas?
- nasıl affedileceğini de? Affetmek mi?
Y el tuyo es perdonarla, no levantar tu mano.
Affetmek mi?
¿ Perdonado?
Seni affetmek mi?
¿ Que te perdone?
- Beni affetmek mi istiyorsun?
- ¿ Tú quieres perdonarme?
Affetmek mi?
Perdone usted?
Seni affetmek mi?
¿ Perdonarlo?
- Affetmek mi?
¿ Perdonarme?
Annemi affetmek mi?
¿ Es ésa mi penitencia?
Affetmek mi?
¿ Perdonar?
- Affetmek mi?
- ¿ Que te perdone?
Affetmek mi?
¿ Perdonarles?
- Affetmek mi?
¿ Perdonarte?
- Affetmek mi? Ne yapmışım ki?
¿ Por qué?
Hayatımda ilk defa affetmek bu kadar zor geliyor.
Por primera vez en mi vida me cuesta trabajo perdonar.
Affetmek mi?
¿ Perdonarle?
- Affetmek mi?
- ¿ Perdonarte?
Sizi affetmek için hüküm vermediler, değil mi?
No ha sido condenado para ser perdonado.
"Affetmek" mi?
Perdóname.
Seni affetmek gibi bir planım yoktu. Ama sen benim karımsın ve Cindy'den de daha güzelsin. Bu yüzden artık eve dönebilirsin.
No tenía planeado perdonarte, pero eres mi esposa y eres más guapa que Cindy, así que puedes volver a casa.
Affetmek mi?
- ¿ Perdonarla?
- Affetmek göbek adımdır.
- Perdón es mi segundo nombre.
Diğer taraftan Carmine affetmek konusunda benden çok farklı düşünüyor.
Pero Carmine, sin embargo, no comparte mi opinión.
Affetmek benim işim gibi.
Perdonar es mi especialidad.
Ama bir büyük olarak senin görevin onun hatalarını affetmek değil mi?
¿ Pero no es tu deber como mayor perdonarlo por su error?
Beni affetmek için mi geldin?
- ¿ Has venido a perdonarme?
Sevgili kızım, başkalarını affetmek için bulduğun bahaneleri kendin için asla kullanmazsın.
Tú, hija mía... mi querida hija, perdonas a otros con excusas... que por nada en el mundo permitirías para ti misma.
Ve sen mi beni affetmek istiyorsun?
¿ Quieres perdonarme?
Affetmek zor bir konu, değil mi?
El perdon es algo delicado, ¿ no es asi?
Hey, Beni affetmek zorunda, seni değil, asla seni.
Él tendrá que perdonarme a mi, no a ti... Nunca a ti.
Karım Trudy evliliğin % 90'ın aşk 10 %'unun affetmek olduğunu söylerdi.
Mi esposa Trudy solía decir... El matrimonio es 90 % de amor y un 10 % de perdón.
Hayır, affetmek istemiyorum.
Pero el baile de graduación es mañana por la noche y he querido ir toda mi vida. No. No quiero perdonarlos.
İş ortağım, rakibimle evli. Gerek kaybedeceğim bir oydan, gerekse de zevksizliğinden dolayı onu affetmek zorundayım.
Irónicamente, mi socia comercial está casada con mi adversario, así es que tendré que perdonarla por su voto equivocado, y su falta de gusto.
Abimi affetmek zorundasın
Tendrá que perdonar a mi hermano.
Yani sen Meredith'i affetmek zorunda değilsin, ama ben zorundayım, öyle mi?
Tú no tienes que perdonar a Meredith, pero ¿ yo sí?
- Affetmek mi?
- ¿ Perdonarlos?
Bu cesaret kırıcı ambiyansı affetmek zorunda kalacaksınız. İç mimarım oldukça zorlu bir boşanma sürecinden geçiyordu.
Tendrás que disculpar este entorno algo desalentador mi diseñador de interiores ha tenido un divorcio muy doloroso.
Tatlım, beni affetmek için mi buradasın?
Cariño, ¿ quieres perdonarme?
Affetmek kardeşliğin en önemli yasası dediğini biliyorum... Ama her parçam bana bunun yanlış olduğunu söylerken nasıl birşeyler yapabilirim ki?
Sé que dijiste que el perdón es el acto supremo de la hermandad pero ¿ cómo puedo hacer algo que mi ser me dice que es un error?
Kilisemden def ol. - Ne, affetmek yok mu?
Sal de una maldita vez de mi iglesia.