Ama ne yazık ki translate Spanish
1,224 parallel translation
Ama ne yazık ki Lamont'un yerine park etmişsin.
Pero, desgraciadamente, lo has hecho en la de Lamont.
Çok isterdim, ama ne yazık ki daha bir sürü işim var.
Me encantaría, pero desgraciadamente, tengo mucho trabajo pendiente.
Ama ne yazık ki sadece güzel bir ses yeterli olmuyor.
Pero temo que una buena voz no es suficiente.
Ama ne yazık ki kız onu geri çevirmiş.
Tristemente, ella le rechazó.
" Ama ne yazık ki Moskova'yı boşaltamayız, bunun için zamanımız yok.
" Desafortunadamente, Moscú no puede ser evacuada, no hay tiempo.
"Ama ne yazık ki bunu yapamam."
"Pero por desgracia, no puedo."
Ama ne yazık ki artık çok geç.
Pero ahora, por desgracia, creo que es demasiado tarde.
Ama ne yazık ki 5 hafta daha beklememiz gerekiyor.
El cual probarás en cinco semanas.
Şu anki haliyle eserin iyi,... ama ne yazık ki mükemmel değil. Gel bunu düzeltelim.
De momento esta bien, es demaciado bueno para no ser fantástico ; hagamoslo.
Hain değildi, ama ne yazık ki yine de öldürdüler.
- Blanche Capellier. ¿ Cómo se llama y a qué se dedica?
Ama ne yazık ki, şansımız azalıyor her geçen saat... Tüm taraftarların kör...
Oye Cristo yo te quiero advertir... que recuerdes que debemos vivir.
Ama ne yazık ki kütüphanede bunun için yeterli çalışan yok.
En cuanto a la seguridad, tenemos muy poco personal.
Monica ile ben bağışıklık kazandık ama ne yazık ki sende yok.
Monica y yo estamos inmunizados, pero tú no.
Ama ne yazık ki o kadar param yok.
Deasafortunadamente, ando algo corto de efectivo...
Üvey kardeşi olabilir ama ne yazık ki kız apaçık lezbiyendi.
Sería medio hermana, pero era totalmente lesbiana.
Şimdi, biz önceden bunu soğuk duşlar... ve düzenli planlanmış dayaklarla kontrol altında tutardık. Ama ne yazık ki, zaman değişti... ve ben daha az etkin bir seçeneğe itimat etmek zorunda bırakıldım :
Solíamos controlarlos con duchas frías y tundas a intervalos regulares... pero, lamentablemente, los tiempos cambiaron... y me veo obligado a usar una opción menos efectiva :
Ama ne yazık ki sorun bu değilmiş.
Pero desgraciadamente tampoco era el caso.
Ama ne yazık ki, yüz onbir yıl, böylesi kusursuz ve fevkalade Hobbitler arasında yaşamak için fazla kısa bir süre.
Pero 111 años es muy poco tiempo para vivir entre tan excelentes y admirables hobbits.
Ya da zekam bir termosunkine eşit olabilir. Ama ne yazık ki bunlar erkek penisinin umurunda olan şeyler değil.
Podría ser el Anticristo, o tener la inteligencia de una piedra... pero, desafortunadamente, el pene no lo toma en consideración.
Sesinizi duydum ama ne yazık ki size ihtiyacımız var.
Escuché los gemidos... pero lo necesitamos. El remate está por comenzar.
Ama ne yazık ki adam galiba cüceydi.
Desafortunadamente, creo que este tipo era un enano.
Çok isterdim ama ne yazık ki bunu yapamam.
Me encantaría hacerlo, pero por desgracia no puedo.
Ben de hasta bir çocuktum ve her zaman bir çocuğum olsun istedim. Ama ne yazık ki bu mümkün olmadı. Her neyse.
Yo misma fui muy enfermiza de pequeña... y siempre quise niños pero... supongo que no tenía que ser.
Ama ne yazık ki, bunu hiç tecrübe etmediler!
Por desgracia no han llegado tan lejos.
Ama ne yazık ki, değerini bilemedim!
Por desgracia no lo valoré
Hayır, anlıyorum ama ne yazık ki...
No, se puede entender que, pero, por desgracia...
- Hayır. Ve bunun doğru karar olduğunu biliyorum. Ama ne yazık ki, tek bildiğim de bu.
No, y sé que ésa es la mejor decisión pero por desgracia, es lo único que sé.
- Ama ne yazık ki üçü de tükendi.
Lo lamento, señor, pero se terminaron los tres.
Onu çok seviyorum ama ne yazık ki...
La amo, pero tengo miedo...
- Ama ne yazık ki iade etmek zorundayız.
- Lástima que tendrás que regresarlas. - ¿ Regresarlas?
Ama ne yazık ki bir kaç yıl önce öldüler.
Por desgracia, murieron hace unos años.
Ama ne yazık ki tarih kitapları sadece, kutsal değerler ve başkalarının özgürlüğü için mücadele verip savaşan insanları yazıyor.
Pero los libros de historia están llenos de gente que lucha por las causas justas y la libertad de los demás...
Ama ne yazık ki hükümet kök hücreyi yasakladı.
pero, desafortunadamente, el gobierno canceló la investigación con células madre.
Ama ne yazık ki, babam bugün sporun sorununun sembolü haline geldi.
"Pero, lamentablemente, mi padre se ha vuelto un símbolo de lo que está mal en el deporte hoy en día".
Güzelliğini takdir ettiğimi gostermek için şu anda dizlerimin üstüne çöküp bacaklarına dokunmak istiyorum. Ama ne yazık ki o kadar genç değilim.
Tu belleza hace que quiera caer de rodillas besar tus pies... para probar cuánto admiro tanta belleza como la tuya pero esa clase de juegos está reservada para gente mas jóven.
Ama ne yazık ki kanıtlar dahil her şey yokedildi.
Pero todo fue destruido, incluyendo la evidencia.
Ama ne yazık ki burnum çok keskin.
Sí. Lástima que mi nariz sí funcione.
Sen kes sesini. Bu heriften nefret ediyorum ama ne yazık ki doğru söylüyor.
Odio a ese infeliz, pero tiene razón.
Ama sandalyeleri yok ne yazık ki.
Lástima que no haya también sillas.
Ama ne yazık ki Bay Donald Ross, kuşkusunu Leydi Edgware'in önünde açıklamıştı ve o da onun susturulması gerektiğini anlamıştı. Evet.
- Oui.
Ne yazık ki biri erken haber vermiş. Onu gördüm efendim ama...
Alguien se adelantó con la información.
Ama şimdi, ne yazık ki FBI ile aran açıldı. "FBI Ajanı Baskında 5 Kişiyi Öldürdü"
Pero ahora, has caído en desgracia en el FBI.
Benim fikirlerime saygı duydukları müddetçe hiç kimseyi devrime karşı olan görüşlerinden dolayı suçlamam ama, ne yazık ki, ben onlardan daha hoşgörülüyüm.
No odio a nadie por sus opiniones sobre la Revolución. Pero deseo que actúen de igual modo conmigo. Pero ninguno de los bandos posee mi tolerancia, por desgracia.
ve toprak yani hava ile toprak soğuk havalarda karanlıklarda hava ile toprak soğuklarda taştan konutlarda ne yazık ki miladın altıncı yüzyılında hava toprak deniz toprak büyük derinliklerde taştan konutlar denizde karada ve havada büyük soğuklar toparlarsak bilinmeyen nedenlerle tenise rağmen gerçekler ortada ama yanıtı zaman verecektir
la gran oscuridad el aire y la tierra hechos para las piedras por los grandes fríos hay en la séptima de su era el éter la tierra el mar la tierra para las piedras en las grande profundidades los grandes fríos sobre el mar sobre la tierra y en los aires poco queridos
Çünkü, içeriye girmeniz an meselesi ama dışarı sağ salim çıkmanız neredeyse imkansız. Çünkü akıl almaz derecede her şeye sahip bir düşmana karşı savaşıyorsunuz. Ve ne yazık ki, bununla da kalmıyor.
y es casi imposible para salir ileso... porque usted está en contra de un adversario... que tiene todo a su favor excepto tal vez la verdad.
Ama işlediği suç ne yazık ki yasalarca yargılanamayacak.
Sin embargo, el crimen de esta mujer no puede ser castigado por la ley.
Bir önemi var mı bilmiyorum ama beni isyan hakkında uyarmaya çalıştı. Ne yazık ki dinlediğim zaman çok geç olmuştu.
Por si sirve de algo, trató de advertirme acerca de la rebelión, y cuando escuché, ya era demasiado tarde.
Ne yazık ki krep yok ama yarınki otobüs yolculuğun için pirinç patlaklı kurabiye yaptım
Aunque no te hice crépes te horneé unos cuadritos de cereales para el Viaje.
Ama, ne yazık ki, tüm sayım raporlarını kaybettim.
Pero desafortunadamente perdí todos los números...
Ne yazık ki, sadece yanıtların orada olduğunu biliyoruz. Ama onlara ulaşamıyoruz.
Desafortunadamente, sólo sabemos que las respuestas están ahí pero no podemos obtenerlas.
Ne yazık ki Doktor, buradaki işim bitti ama,..
Pues lo siento doctor, acabo de ser relevado.
ama neden ben 22
ama ne zaman 32
ama neden 695
ama ne 242
ama neyse 22
ama ne oldu 16
ama nereye 53
ama new york 23
ama ne olursa olsun 24
ama ne için 23
ama ne zaman 32
ama neden 695
ama ne 242
ama neyse 22
ama ne oldu 16
ama nereye 53
ama new york 23
ama ne olursa olsun 24
ama ne için 23
ama nerede 60
ne yazık ki öyle 24
ne yazık ki 622
ne yazık ki hayır 36
ne yazık ki yok 16
yazık ki 31
ama niye 82
ama nasıl 295
ama nasıl olur 20
ama niçin 37
ne yazık ki öyle 24
ne yazık ki 622
ne yazık ki hayır 36
ne yazık ki yok 16
yazık ki 31
ama niye 82
ama nasıl 295
ama nasıl olur 20
ama niçin 37