English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ A ] / Anlat

Anlat translate Spanish

45,013 parallel translation
En önemli olanı yap önce, Paul'e anlat.
Haz lo más importante primero : díselo a Paul.
- Neyse kendinizi anlatın, çocuğunuz var mı?
Bueno, contadme cosas de vosotros, chicos. - ¿ Tenéis hijos?
Bırakayım da bütün beyazlar toplaşıp bana hayatın zorluğunu anlatın.
¿ Sabéis por qué no dejo que los blancos me digan lo mal que lo pasan?
Şimdi bana her şeyi anlat.
Ahora cuéntamelo todo.
Bana ne gördüğünü anlat.
Dime lo que viste.
- Anlat bize.
- Dinos.
Bize Paskell'i anlat.
Háblenos de Paskell.
Polislere bizi kurtardığını anlatırız!
No le diremos a los policías que nos salvaste!
Şimdi anlat bakalım, bu rozetler nedir?
¿ Me puedes decir qué son estas placas?
Yani, bunu daha başka nasıl anlatırım bilemiyorum.
No sé cómo decirlo.
Anlatılacak çok bir şey yok.
No hay mucho que contar.
Şimdi, bana her şeyi anlat.
Me temo que no, querida. Ahora, cuéntamelo todo.
Süper! - Daha fazla anlat.
- Cuéntame mas, ¿ el guión es bueno?
Büyükbabam bana bir hikaye anlatırdı.
Mi abuelo solía contarme una historia.
Devam etmeye devam ediyorsun Ne kadar zor olduğunu anlatıyor. Öyleyse bitir şunu.
Te mantienes diciendo una y otra vez que duro es, entonces, termínalo.
- Anlat ona Ezra.
Díselo, Ezra.
Bu kişi tüm işleyişi anlatıyor ve bu inanılacak gibi değil.
Esta persona está explicando todo el proceso, y es increíble.
Bize her şeyi anlatıyor.
Nos cuenta todo.
Yapılcaklar listemi anlatıyorum, Mac.
Es mi lista de desos, Mac.
Şimdi bize bu D-77'yi nasıl buluruz anlatıyorsun.
Vas a decirnos cómo encontrar a D-77 ahora mismo.
Bana sadece ne olduğunu anlat!
¡ Solo dime que ocurrió!
Ailene anlat.
Cuéntale a tu familia.
Medusa adını verdiğiniz projeyle ilgili bildiğin her şeyi anlat.
Dime todo lo que sabes sobre el proyecto que llamas Medusa.
Medusa adını verdiğiniz projeyle ilgili bildiğin her şeyi anlat.
Dime todo lo que sabes sobre el proyecto llamado Medusa.
- Olanları bir daha anlatır mısın?
- Dinos de nuevo qué pasó. - Ya...
Sana bir saat içimi döktüm. Hadi sen de anlat.
Hablé contigo por una hora vamos, dime, confiésame.
Anlatılmamış Masallar Diyarında Hyde onu bana karşı kullanabilir
En el Reino de las Historias No Contadas Hyde podía usarlo en mi contra.
Planımızın ne olduğunu anlatır mısın?
¿ Quieres decirme nuestra jugada aquí?
Anlat!
¡ Dímelo!
Bunu size ilk defa anlatıyorum. Güzelce giyinip onunla tanışmaya gittim.
¿ Alguna vez te conté de aquella vez que la conocí bien vestida?
Her zaman en ilginç hikayeleri anlatırdı.
Él siempre contaba las historias más interesantes.
Yapma, Lenny. Ayetler bundan daha karmaşık anlatımlardır.
Venga, Lenny, sabes que esos versículos son un poco más complicados que eso :
Bu iyi insana bilmek istediği şeyleri anlatırım dedim.
Así que le diré a este buen hombre lo que quiere saber.
Anlat bana. Sadece bu seferlik.
Dímelo, solo una vez.
Anlat bana, Lenny.
Dímelo, Lenny.
Bu hikâye bize önemli bir şey anlatıyor.
Esta historia nos enseña algo importante.
Her Noel, artık ellilerinde olan mucize çocuklar Guatemala'da bir meydanda toplanıp mucizevî iyileşme hikâyelerini anlatıyor.
Como ve, cada Navidad, los niños que vivieron el milagro, que rondan ahora los cincuenta, se reúnen en la plaza de la capital y cuentan la historia de su milagrosa cura.
Tanrım, az daha anlatıyordum!
¡ Dios, he estado a punto de decírtelo!
Kim o? Anlatılmamış Masallar Diyarı'ndan başka bir sığınmacı gibi gözüküyor.
- Parece un refugiado del otro Reino.
Bunu parktaki kuşlara anlat!
¡ Cuéntale eso a las palomas del parque!
Laurel'e hepsini anlatıyor. Tek deli sen değilsen, daha yolunda işler.
* Se lo contó todo a Laurel... * * quien se siente mejor porque él se sienta loco también *
Luke, onlara anlat.
Luke, diles.
Anlatırım.
Lo haré.
Ayak mantarını anlatıyorsun ama bu bir sır mı?
¿ Me hablas de los hongos de tus pies pero mantienes esto en secreto?
- Bir de Leonard'ı anlat.
- Dime sobre Leonard.
Bir de, Murtaugh, işiniz gürültüyü kesmek... gürültü yapmak değil. Bunu ona anlat.
Y, Murtaugh, recuérdale que su trabajo es detener el ruido, no causarlo.
Anlat bakalım, Bailey.
Háblame, Bailey.
-... başının belaya girdiğini anlatıyordu.
- después de andar con Marcus.
Bunu dizlerime anlat sen.
Dile eso a mis rodillas.
Anlat bize, nasıl gidiyor iş?
"Sí" a Betsy, "Sí" a Jennifer.
Orası Anlatılmamış Masallar Diyarı.
- ¿ Y en qué te afecta?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]