Anlatın translate Spanish
11,835 parallel translation
Bana her şeyi anlatın.
Cuénteme todo.
Baştan sona anlatın.
Díganme todo.
Anlatın bakalım şu tanrınızı.
Cuéntenme sobre su Dios.
Anlatın bana.
- Cuéntame sobre eso.
Onu en son gördüğünüz zamanı anlatın.
Cuéntame de la última vez que la viste.
"Bize nasıl olduğunu anlatın bayım."
" Cuéntenos cómo fue, señor.
Oğlunu nasıl kaybettiğini anlatınca ben de ağladım. Tek çocuğunu. Onu en son gördüğünden bu yana, her hafta, her gün, her saat ağladığını anlattı.
Como dije, ella me contó como extrañaba a su muchacho... su único hijo... cada día, cada hora, cada semana desde que la última vez que lo vio.
Jimmy Sullivan ile nasıl tanıştığınızı anlatın.
Cuénteme como conoció a Jimmy Sullivan.
Bize neler olduğunu anlatın.
Dime lo que pasó.
Şimdi, lütfen, bana ne olduğunu anlatın.
Ahora, por favor, dígame qué pasó.
- Anlatın bakalım.
Dame detalles.
Şu kıç öpmeyi biraz daha anlatın.
Háblenos más de este beso en el culo.
Herkese terapist veya her ne olman hakkında yalan söylediğini anlatınca değil. Derhal arabama binmezsen kasabanın merkezinde bunu bağıracağım.
No cuando les diga que les has mentido sobre ser terapeuta... o lo que seas... y pienso gritarlo en el medio del pueblo... si no metes tu trasero en mi auto ahora mismo.
Bana şu yatı anlatın.
Háblenme del yate.
Belki de sen anlatırsın.
Espero que seas tú.
Bana nasıl kullanıldığını anlatır mısın?
¿ Puedes decirme cómo funciona?
Scarlett, bize olanı tam olarak hatırladığın şekliyle anlat.
Scarlett, cuéntanos la historia tal y como la recuerdas.
Okulda ne olduğunu anlatır mısın?
¿ Puedes decirme qué ha pasado dentro del colegio?
Neden burada olduğunuzu kendi kelimelerinizle anlatır mısınız?
En sus propias palabras, ¿ puede decirme por qué está aquí?
- Olanları yolda anlatırsın.
Que te informe por el camino.
Gerçeği anlatırsan belki hırsızlık ve kart bilgisi satışından paçayı kurtarırsın veya White'ın ölümünü için seni suçlarız ve bu özel odayı paylaşımlı bir hücreyle takas edersin.
Nos cuentas tu historia, y quizás recibes una pequeña condena por robo y venta de tarjetas de crédito ; o te cogemos por la muerte de White, y cambias esta habitación privada por una celda compartida.
Durst şirketinden hangi şartlarda ayrıldığını anlatır mısınız?
Robert dejó la Organización Durst a mediados de los'90?
Peki, onun ortadan kaybolduğu gece, Pazar gecesi ya da onu en son gördüğünüz ana gidip... o geceye ait neler hatırladığınız bana anlatır mısınız?
Así que la noche en que desapareció, esa noche de domingo, o la última noche que la viste, ¿ quieres contarme lo que recuerdas que pasó aquella noche?
Bazı anlaşmalar yaptığını, Hollywood'da farklı projeler olabileceğini anlatıyordu.
Tenía tratos que se veían bien con diferentes proyectos en Hollywood.
Susan'ın sırdaşınız olarak bildiği ve... sizin polise anlatır diye rahatsız olduğunuz bir şey var mıydı?
¿ Hay algo que Susan supiera como tu confidente que le incomodaría que dijera a la policía?
İnsanlar bana baskın olan teorileri anlatıyordu...
Cuando la gente trata de explicarme la teoría predominante como,
Belki sen bana burada neler oluyor anlatırsın.
Tal vez pueda decirme qué demonios está ocurriendo aquí.
Neden bana kütüphanenin anahtar kartlarını anlatıyorsun?
¿ Por qué me vas a decir lo de las tarjetas de acceso de la biblioteca?
Neden bana kütüphanenin anahtar kartlarını anlatıyorsun?
¿ Por qué no me cuentas lo de las tarjetas de acceso a la biblioteca?
Bazıları sanki kişi öldürülürken bir şekilde oradaymışsınız gibi anlatıyor olayları.
Ya sabes, realmente dibujan una imagen, como si de alguna manera hubieras estado ahí cuando alguien fue asesinado brutalmente.
- Kralın emrinde ne yapıyorsun bana daha fazla anlat. Onun hayatını kurtardım!
¡ Salvé su vida!
Bu yüzden yaptıklarını bize anlatıyor. Onun mantığı en azından babalarını kaybetmemeleri doğrultusunda işliyor.
Así que contándonos lo que él hacía, creo que su razonamiento era que al menos sus hijos no perderían a los dos.
Ona davayı anlat, baş şüphelimize odaklanın.
Ponle al tanto del caso, centrándoos en la principal sospechosa.
Jamie, sana o bloğun salakça olduğunu ve sonunda ortaya çıkacağını bir yıldır anlatıyorum.
Jamie, te he estado diciendo durante un año que ese blog es estúpido que con el tiempo serías atrapada.
Kıyamete kadar sınıflarda seni anlatırlardı valla.
Te han mantenido dando clases hasta el final de los tiempos.
Bence anlatırken bir şeyleri atladın.
Creo que has dejado fuera ciertas cosas.
Çünkü Rachel'ın bildiğini biliyordum, Mike'a da anlatır dedim böylece zamanımı boş işlerle harcamama gerek kalmazdı.
Porque sabía que Rachel sabía, y ella le contaría, y después tendría que perder tiempo en eso.
O da şimdi bize sabunlarını anlatıyordu.
Ahora hace jabones.
- Sense kalkmış ona ölü hayvanlarla yaptıklarını anlatıyorsun. - Tamam, anlıyorum, bu konuda ne yapmalıyım...
Vale, mira, esto es lo que solías hacerme... animales muertos.
Gözlerin bize senin burada olmaman gerektiğini... Virginia'nın iyi insanlarına pezevenklik yapmaktan vazgeçmen gerektiğini anlatıyor.
Tus ojos nos están diciendo que crees que deberías ser tú el que deberías estar representando a la buena gente de Virginia.
Ne olduğunu bana anlatır mısın?
¿ Vas a decirme qué es lo que pasa?
İşte dünyayı bir hikâye anlatıcısının gözlerinden gördün.
Verás, acabas de ver el mundo a través de un contador de historias.
Şimdi bana nasıl olacağını anlat.
Dime cómo.
Telefonlarınızın nasıl çalıştığını anlatırsan belki bir şeyler düşünebiliriz.
Dime cómo funciona el código de tu teléfono, y quizá lleguemos a algo.
FBI'ın alanına girdiği için sana anlatıyorum.
Es territorio del FBI. Por esa razón te lo comento.
Gerçeği anlatırsın.
Puedes decirles a todos la verdad.
Gayet iyi duyuyoruz. Olayı anlatır mısınız Çavuş?
Alto y claro. ¿ Por qué no nos va contando, sargento?
- Sürekli tablolarının nereden geldiğini anlatırdı.
Un árbol. Siempre hablaba de la procedencia de sus pinturas...
- Anlatır mısınız?
- ¿ Quieres hablarnos de eso?
Randevunun her detayını anlatırsın... -... ve Cenevre'den dönünce ararım seni.
Envíame un mensaje con los detalles de tu cita y te llamaré cuando regrese de Ginebra.
Evet, buluşmalarda oturuyordu ve kendi hikâyesinin anlatıldığını duyduğunda kurbanını buluyordu.
Si. El acudía a las reuniones y cuando escuchaba contar su propia historia él encontraba a su víctima.
anlatın bana 25
anlat 464
anlatamam 71
anlatacağım 106
anlatabildim mi 110
anlatayım 104
anlatsana 152
anlatma 25
anlatırım 31
anlat bana 351
anlat 464
anlatamam 71
anlatacağım 106
anlatabildim mi 110
anlatayım 104
anlatsana 152
anlatma 25
anlatırım 31
anlat bana 351