Aradın mı translate Spanish
6,748 parallel translation
- Polisi aradın mı? - Fırsat olmadı ama doktorlar aramış.
- No tuve tiempo, pero los doctores los llamaron cuando llegué.
Detayları öğrenmek için Laurence'ı aradın mı?
¿ Has llamado a Laurence para averiguar más?
Üzerini aradın mı?
¿ Lo has registrado?
Onu aradın mı?
¿ La llamaste?
- Aradın mı?
Tú lo hacías.
Taksi durağını aradın mı?
¿ Llamaste a la compañía de taxis?
Bay Garrett, dükkanınızı aradığımızda bunları bulduk.
Sr. Garret, encontramos estas cosas cuando registramos su tienda.
Aradığınız anda Tennessee'den ayrıldım.
Dejé Tennessee en cuanto usted llamó.
Keeler'ın transfer edilmesi için aradım.
Acabo de llamar para un transporte de Keeler.
Aklınızda bulunsun, aradığımız sadece bir adam değil.
Recordad, no estamos buscando solo a un hombre.
- Onları sen mi aradın? - Ben aradım, evet.
- ¿ Los llamaste?
Polisi aradınız mı?
¿ Han llamado a la policía?
Ama toplantının kötü geçtiğini söylediğinde Charles'ı aradım... -... gelip neden kötü olduğunu anlatmam için ısrar etti.
Pero después de decirme lo mal que fue esa reunión el otro día llamé a Charles para insistirle en que me viera para explicarle por qué estabas teniendo tan mal día.
Sanırım aradığın kelimeler Con "çok teşekkür ederim."
Creo que la expresión que buscas, Con... Es muchas gracias.
Ama aradığımızın kızın adı Bette Sans Souci. Ordu için EOD uzmanı olarak çalışıyormuş.
Pero el nombre de nuestra chica es Bette Sans Souci una especialista DAE del ejército.
- Aradığınız şey bu mu Bayan Mahoney, anlam mı?
¿ Eso es lo que está buscando, Señorita Mahoney... significado?
Temizliğe yardım etmesi için birkaç Meksikalı aradığını duyduk. Hayır, sağ ol.
Hemos oído que buscas a unos mexicanos para ayudar a limpiar.
O, Roman. Serbest bıraksın diye kimi aradıysan geri çekmen lazım.
A quién sea que dieses la orden para liberarlo, debes cancelarlo.
Sanırım aradığımız cevapların kimde olduğunu buldum. - Kimde?
Creo que he averiguado quién tiene todas las respuestas que estamos buscando.
- Sanırım aradığınız kelime "cesurca".
Creo que la palabra que busca es espartano.
Will'in bir arkadaşta neler aradığını öğrenmem lazım.
Necesito saber exactamente lo Will busca en un amigo.
Senin fotoğraflarını aradığım için.
Porque estaba buscando fotos tuyas.
Onun burada ne aradığını bana söyleyecek olan var mı?
¿ Le importaría a alguien decirme qué demonios hace ella aquí?
Neyse, doğru insanı aradın, çünkü yardımına ihtiyacım var ve sen benim telefon joker hakkımsın.
Bueno, has llamado a la persona adecuada, porque necesito tu ayuda y tú eres mi comodín de la llamada.
Tatlım, ne yapmak istesen seni desteklerim. Ama bu berbat ve uyduruk yerlerde aradığını bulamayacaksın.
Cariño, sabes que te apoyaré en lo que quieras hacer, pero no encontrarás lo que sea que estás buscando en esos lugares horribles e inventados.
Bu arada, Vanessa Gecko'yu aradım. Yarın onunla görüşeceğim.
Llamé a Vanessa Gekko y me encontraré con ella mañana.
Hayır, kimseye ulaşamıyorum! Havaalanını aradım ama telesekreter çıkıp duruyor.
llame a la aérolinea y contesta una grabación.
Taksi duraklarını aradım.
He estado llamando a varias compañías de taxis.
- Neyse ne! Hong Kong'ta ne aradığını bulmamıza nasıl yardım edebilir ki?
¿ Cómo va a ayudar a averiguar lo que está haciendo en Hong Kong?
Bitkindim, bir çiftlik evine ulaştım Ned'i aradım ve bana bir otel odası ayarladı Başkan'la konuştuktan sonra beni oradan arayacağını söyledi.
Exhausta, llegué a la granja... y llamé a Ned y él me organizó lo de la habitación del hotel y... me dijo que me llamaría allí... luego de hablar con el presidente.
Ortak Uyarı Komutanlığı'nı aradım. Görünen o ki, onlardan birçoğu kayıpmış.
He llamado a la Junta General de Municiones... resulta que faltan un montón.
Bunlar ve ayakkabının tasarımı yüzünden mutfakta çalışan birini aradığımızı düşünüyorum.
Que junto con el propio diseño del calzado, me hace pensar que estamos buscando a alguien que trabaja en cocina.
Dün, Çocuk Esirgeme ve Gotham Polisi'ni onların iyiliği için bu çocukları sokaklardan alıp Çocuk Esirgeme'nin sevgi dolu kollarına teslim etmek için aradım.
¿ Así que qué vamos a hacer para ayudar a esos niños? Ayer llamé por teléfono a Servicios Juveniles y al DPG para iniciar un programa humano pero de amor firme para sacar a esos niños de las calles y ponerles en los acogedores brazos de Servicios Juveniles.
Aradığımız zanlı bizim kadın yok edici olarak tanımladığımız bir bayan büyük ihtimalle seks vaadiyle erkekleri cezbeden ve onları öldüren bir karadul.
El su-des que estamos buscando es una mujer a la que nos referimos como un aniquilador femenino. Una viuda negra que atrae a los hombres con la posible promesa de tener sexo y después los mata.
Umarım aradığın cevapları bulursun.
De verdad espero que encuentres la respuesta que buscamos.
Çağrı hattını aradım ama buraya gelsem daha iyi olur dedim.
Llamé a la línea gratuita pero pensé que era mejor venir.
Fordham'la konuşup Openshaw'ı aradıklarını söyledi. Ben de peşini bıraktım.
Dijo que ella y Fordham estaban hablando extra oficialmente, tratando de hacer que Openshaw viniera, así que lo dejé pasar.
Bana hiç söylemez ama ben hep hissederim. Komutanını aradım ama henüz cevap gelmedi.
Llame a su comandante, pero... no me devolvió la llamada.
Kesinlikle. Kesinlikle. Aradığınız uzaylıyı yakaladım.
¿ Estamos listos?
Aradığınız uzaylıyı yakaladım.
Seguro.
Seni aradığım için kusura bakma, rahatını kaçırmak istemiyorum.
Siento mucho cuando la llamé no quería molestarla.
Seni aradım ve telefonu açmadın.
Te he estado llamando y no me contestabas.
Polisi aradınız mı?
¿ Llamó a la policía?
Bağlantılarımdan birkaçını aradım onlar da şüphelerimi doğruladı.
He llamado a algunos de mis contactos, y han confirmado mis sospechas.
- Cebini aradım ama burada bırakmışsın.
Intenté llamarte al móvil, pero te lo habías dejado aquí.
Dr. Hoyos ya aradığımız adam... ya da garajda Chupacabra'nın saldırısına uğradı.
Así que Dr. Hoyos o es el tipo que estamos buscando, o fue atacado por el chupacabra en el garage.
Korkarım yanlış numarayı aradınız. Teşekkürler.
Me temo que se ha equivocado de habitación.
Maktulün kafatasını tamamladım ve elbette ki tam aradığımız şeyi buldum.
Terminé la reconstrucción del cráneo de la víctima y, por supuesto, descubrí lo que buscábamos.
Aradığımız adam sabahın erken saatlerinde gelmiş olmalı.
Buscamos a un tipo que haya venido temprano esta mañana...
Kartın üzerindeki numara benim numaram, yani aradığınızda telefonun ucundaki kişi ben olacağım.
Mi número está en esa tarjeta. Así que llamen a ese número... y estaré al otro lado del teléfono.
Kapıcı gitmemi söyledi, yoksa polisi arayacağını söyledi, aradı da, ve sonra araba gittim, ayıldım ve eve gittim. Hayır, hayır.
No, no.