At translate Spanish
98,791 parallel translation
Başım dönüyordu, avuçlarım terden sırılsıklamdı, kalbim ağzımdan fırlayacak gibi atıyordu.
Estaba encendida, mis palmas sudorosas, sentía que mi corazón palpitaba en mi garganta.
Kalp atışı yoksa tedavi de yok.
¿ Ningún latido del corazón? Sin tratamiento.
İyi değilsin, dikiş atılması lazım.
No está bien, necesita puntos de sutura.
- Atıyorsun.
- Vamos.
Sonra bir baktık ki dışarıya çıkmış, ters taklalar atıyoruz.
Y apenas lo tuvimos, nos pusimos a hacer piruetas con ustedes.
Yem atıyorsun.
Estás tanteando.
İki arada bir dere kaldım Marty. Bana atılmış bir kazık varken, tüm bu Ozark işinin tamamıyla son çare olarak sıktığın bir palavra olabileceğini düşünüyorum.
No decido, Marty si siento intriga o si pienso que todo esto de Ozarks es una gran y absoluta patraña.
Yem atıyordum.
Estaba tanteando.
Sopayı yere at.
Suelte el bate.
Olası bir müttefik ile yapıcı bir ilişki yolunda ilk adımı atın.
Toma un paso hacia una relación productiva con un posible aliado.
Ödülün öğrenildiği gibi Hisar'dan atılmamak.
La recompensa es no ser expulsado inmediatamente de la Ciudadela.
Atış yapmaya başladım.
Así que empecé a disparar.
Her atıştan sonra gidip tek okumu alıyor, geri yürüyüp bir daha atıyordum.
Y en cada disparo, tenía que ir hasta allí agarrar la única flecha y volver a tirar.
20. atışım olabilirdi, 50 bile olabilirdi hatırlamıyorum.
Podría haber sido el disparo número 20 o el 50, no recuerdo.
Adamın düğününe akıllı bomba atıldı.
Una bomba inteligente fue lanzada sobre su boda.
Oyun kurucu olan çocuk bir kilometre uzağa atıyordu resmen.
El chaval que tienen de quarterback podría lanzarla a km de distancia.
Morfin verme fırsatım olmadı çünkü arabada kaldı ve nabzı kaya matkabı gibi hızlı atıyor.
No pude administrarle morfina porque el equipo está en la camioneta, y tiene el pulso acelerado. Va a entrar en shock.
- Bence yalan atıyorsun.
- Yo creo que mientes.
Eğer sahip olduğum şey ailemi tehlikeye atıyorsa... onları güvende tutmak benim görevim.
Si lo que soy pone a mi familia en peligro, entonces... es decir, es mi responsabilidad mantenerlos a salvo.
Babamın işi bitmişti atış poligonunda.
- Y después, dábamos una lección a papá en las jaulas de bateo.
Bence atış poligonuyla alakalı anıların büyük ölçüde isabetsiz, evladım.
Vale. Sí, creo que tus recuerdos de la jaula de bateo son sumamente erróneos, hijo.
Sanki karıştırıcıya atılmışım gibi.
Era como si me hicieran papilla...
Bunda sürekli beraber olduğumuz güne atıfta bulunmuş.
Esta hace referencia al día en que "nos convirtamos en uno solo".
Kalp atışı tecrübem var.
Tomaba clases de cardio kick-boxing.
Kaçırılan aracının güvenliğini sağlamak için hangi somut adımları atıyorsunuz?
¿ Cuáles concretamente son los pasos que está tomando para asegurar el artefacto robado?
Evet, evet, Gunther Avlanma ve Atıcılık.
Sí, sí, la tienda de caza y tiro de Gunther.
Bu nedenle notlarım düştü ve neredeyse okuldan atılıyordum.
Mis notas empeoraron y casi pierdo mi beca.
Kendisinin Belter olduğunu düşünen, Masa atıkları için yalvaran Dünya'ya eve gider, Ve belki de bizi unutuyor ha?
Un terrano que cree que es un cinturino, va a su hogar, la Tierra, rogando por las sobras y quizá se olvide de nosotros, ¿ no?
Bildirilen silahlarınız BM hattından mı atıldı?
Reportaste disparos efectuados desde el límite de la ONU, ¿ después?
- Toz at, hemen!
- ¡ Despega ya!
Doğruca tehlikeye atılıyor.
Saliendo disparado directo al peligro.
- Zihnin çığlık atıyordu.
Tu mente me lo gritó.
Siparişi tamamladıktan sonra twitter hesabımdan bir mesaj at.
Luego de que hayan completado la orden, envía un tweet desde mi cuenta.
O tarafa bok atıp yanlış yere basarsak kendi bokumuzda boğuluruz.
Limpiamos ahí dentro y pisamos mal, y estaremos todos agitando jarras fuera del Colegio de Abogados.
Hesap vekilin olarak benim imzam ihtiyaç duyulan yolda atıldı.
Una firma mía como tu apoderado y va a donde necesitamos.
Ya bağlılık yemini edersin ya da kaleden atılırsın!
Jure lealtad o será encerrada en la Torre.
At kaçtıktan sonra kapıyı kilitleyecek kadar aptal çünkü.
Es tonto cerrar un establo cuando el caballo ya se escapó.
Bilirsiniz, yaklaşık bir saat daha atış lambası var.
Sabes, habrá luz de tiro durante... aproximadamente una hora más o menos.
Biliyor musun, o atışı yaptırdığına inanamıyorum.
Sabes, no puedo creer que hayas dado ese disparo.
Mezuniyetten üç ay önce atıldım.
Me expulsaron tres meses antes de graduarme.
Nightshade ile karıştırıp birkaç Ativan atıyorum içine.
La reforcé con belladona y un par de Ativans.
İçeriye bomba atıp hepimizi havaya uçurmalarını beklemekten iyidir.
Es mejor que esperar que arrojen una bomba aquí abajo y nos hagan volar a todas.
Ya şu at arabaları?
¿ Ni una calesa?
Herkese söylemeye can atıyorum.
Quiero contárselo a todos.
Aşağı adım at.
Baja.
Eğer bazı adımlar atılacaksa, Onun yapması gerektiğini düşünmüyor musun?
Si se pudiera hacer algo, él estuviera haciéndolo. ¿ No crees?
- Silah atıldı.
Hubo disparos.
Allens'lardaki sosisli ve at nalı atma şeyine gidiyor musun?
¿ Vas a ir a esa cosa de salchichas y pezuñas de caballo de los Allen?
At gösterisi!
¡ Un espectáculo de caballos!
Hey, abajur kılıklı! At gösterisinde tüm padoklara giriş iznim var.
Oye, vestido de lámpara, tengo pases para todos los establos del show equino.
Harika atış oğlum!
¡ Buen disparo, hijo!
ateş 1641
athena 34
atlanta 129
atlantis 50
attica 24
atticus 45
attila 28
atlantic city 103
atış 62
athos 38
athena 34
atlanta 129
atlantis 50
attica 24
atticus 45
attila 28
atlantic city 103
atış 62
athos 38
atladı 21
ateşli 35
atım 21
ateşim var 24
atma 21
ateşkes 51
atina 92
ateşin var mı 136
ateşi var 45
atlar 92
ateşli 35
atım 21
ateşim var 24
atma 21
ateşkes 51
atina 92
ateşin var mı 136
ateşi var 45
atlar 92
atilla 45
ateşle 61
ateş et 239
ateş yok 22
atlantik 52
atıyor 16
ateş etmeyin 472
ateşiniz var mı 50
ateş serbest 41
atın 43
ateşle 61
ateş et 239
ateş yok 22
atlantik 52
atıyor 16
ateş etmeyin 472
ateşiniz var mı 50
ateş serbest 41
atın 43