Ateş yok translate Spanish
669 parallel translation
Duman var ama hiç ateş yok.
Sí, pero eso no significa nada.
şerife ateş edene kadar ateş yok.
Que nadie dispare hasta que el sheriff dispare.
Orası soğuk ateş yok.
Hará frío, has dejado que se apague el fuego.
Ateş yok.
No abran fuego.
Ateş yok.
No abráis fuego.
- Ateş yok.
- Nada de fuergo.
- Ateş yok.
- Nada de fuego.
İskele tarafında ateş yok.
No hay fuego a babor.
Küre üstümüzde ve halâ ateş yok.
Orb está sobre nosotros y no hay fuego.
Artık gürültü yok, anlaşıldı mı? Willis ateş içinde yanıyor.
No hagas ruido Willis tiene mucha fiebre.
Yok, ben hiç ona ateş etmedim.
No le pegué un tiro a Billy el Niño. No.
Ateş etmek yok.
Nada de disparos.
Hadi, ateş et, seni korkak tavuk... elini sabit tutabilecek yeterli kanın bile yok!
¡ Vamos, dispara, maldito cobarde! ¡ No tienes bastante sangre y te tiembla la mano!
Bombaları duymadan ateş etme yok!
No disparéis hasta oír las bombas.
Yansın ateş, ilerlesin bu yolda dönüş yok.
Mantengan su llama... Mantengan su llama por el camino sin regreso.
Yansın ateş, ilerlesin bu yolda dönüş yok.
Mantengan su llama por el camino sin regreso.
Telsize ateş et. yok et onu!
Disparen a la radio. ¡ Adelante!
Yani radar istasyonuna kadar ateş etmek yok.
Así que ni un disparo hasta llegar al radar.
Ateş etmek yok. En azından inekler ateşe karşılık vermezler.
Bueno, por lo menos las vacas no disparan, ¿ no?
Unutma, evlat, ateş etmek yok.
Recuerda, Kid, no quiero disparos.
Beni ısıtacak bir güneş ya da ateş de pek görünürde yok.
Al parecer, ya no consigo que ningún sol o fuego me caliente.
Askerlere ateş etmeyi öğretmekten başka iş yok.
Sólo es enseñar a disparar.
Umut yok, efendim. Ateş püskürtücüden matkaba kadar her şeyi denedik.
Lo hemos probado todo, desde un soplete hasta un trépano de diamantes.
Ateş etmek yok. Onu canlı istiyorum.
Ni un disparo, le quiero vivo.
Bak, Ateş Topu, senin gibi bir kızın burada geleceği yok.
Mira, Cascarrabias, no hay futuro aquí para una chica como tú.
Kız gemideyken ateş etmek yok.
No dispararemos con la chica en el buque. La haremos subir a bordo.
Unutma, ateş etmek yok!
¡ Recordad, no abráis fuego!
Unutmayın, ateş etmek yok.
No disparen.
- Ateş etmek yok.
- Esto no es un tiroteo.
Fakat ufaklığın silahı yok, benim var ve ateş edebilirim.
Tú, allí. Johnny, déjame mirar, una vez. Vamos a hacerlo, Bart.
Dünyanın oluşurken yaydığı ışın... uzayın derinliklerinde ışık hızıyla yayılırken... henüz diğer galaksilerdeki gezegenlere ulaşamadan... içinden doğduğumuz uzayın karanlığında kaybolacak... ve başladığımız şekilde, bir gaz ve ateş patlamasıyla yok olacağız.
Mientras la luz de nuestro inicio... no ha viajado todavía los años luz de distancia... no ha sido vista todavía por planetas en las profundidades de otras galaxias... desapareceremos en la oscuridad del espacio del que vinimos... destruidos como cuando empezamos, por una explosión de gas y fuego.
Öndekilere ilet. Ben sinyal verene kadar ateş etmek yok.
Dígales que nadie dispare hasta que lo ordene.
- Ateş edecek cesaret yok sende.
Usted no tiene agallas para hacerlo.
- Ve unutma ; ateş etmek yok.
- Recuerda no se puede no disparar.
Ateş için odun toplayayım mı? Odun yok.
¿ Recojo leña?
Kabataslak ama, bir düşmanı yok etmesi için büyü ile çağrılmış olan bir ateş iblisine ait bu eski gravür ve ortaçağ çizimlerinin kopyalarına oldukça benziyor.
Es basto, pero muy similar a esas copias... de viejas tallas y dibujos medievales... de un demonio de fuego invocado por brujería para destruir a un enemigo.
Hastalığı sadece ateş ve ayazın yok edeceğini biliyoruz.
Sabemos que sólo lo matarán el fuego y la helada.
Günün birinde hepsi yok olacak bir duman bulutu ve ateş topu.
Y un día todo puede desaparecer... una gran nube de humo y una bola de fuego.
Viski ve ateş etmek de yok.
Sin whisky y sin balacera.
Ateş eden yok. Çinlilerden ateş eden yok.
Los chinos aún no han respondido.
Ateş etmeyin çocuklar. Yararı yok.
Alto el fuego, muchachos.
Sözde cinayet silahının ateş etme yeteneğinin olmaması delili yok saymak olmaz mı?
¿ Invalida el testimonio que nuestra "arma asesina" sea incapaz de disparar balas?
Sanırım artık D bloğa tehlikesizce girebiliriz. Ateş etmek yok.
Creo que ahora es seguro entrar en el pabellón D. No habrá más disparos.
Bir şey yaptığım yok general. Firari ateş edip düşürdü.
Yo no he hecho nada, General, el fugitivo lo ha derribado.
- Hayır, biz aldıktan sonra! Zaman yok, ateş kendiliğinden bitecek.
No tenemos tiempo para mentir como está prescripto.
Ateş etmek yok!
¡ El revólver! ¡ No quiero líos!
Tüm kasabada ateş etmesini bilen on kişiden fazla adam yok.
Hombres! ... allí no hay diez hombres que sepan de qué lado se dispara a un arma de fuego.
Zulular'ın eline ateş vermeye gerek yok.
No podemos dejar que los zulúes los quemen.
Ateş etmek yok!
¡ Sin disparos!
Ateş etmek yok, demiştim.
Yo... dije que sin disparos.
Ateş gibisi yok he?
No hay nada como un buen fuego, ¿ eh?
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65