Açık mı translate Spanish
14,412 parallel translation
Bu siktiğimin şeyi açık mı?
¿ Está maldita cosa está encendida?
Bu sizin için de açık mı, madam?
¿ Eso también está claro para usted, Madame?
İştahımın açık olması iyi olmuş.
Que bueno que traje mi apetito.
Kötü ama benim kıçım açısından, o kadarını söyleyeyim.
Es malo para mi culo, eso seguro. En serio.
Daha açıklık getirmek için, çünkü detay odaklıyım.
Solo para aclarar, porque soy detallista.
Her şeyi şubesini açık tutmaya çalışarak harcadım.
Pasé todo tratando de mantener la rama abierta.
Bunlardan biri öyle bir ücret istiyor ki ağzım açık kaldı, ama başkan yardımcılığı için ilk görüşmesine gidecek bu da demek oluyor ki kesin seneye kalır, kaldı 4.
De ellas, uno paga una cuota que me volaría fuera del agua, pero es una primera entrevista para una posición de nivel Vicepresidente, lo que significa que estará rodando el próximo año. Quedan cuatro posibilidades.
Ama ışığımı açık bırakırsam mutlaka geliyor.
Pero si dejo mi luz encendida, él siempre entrará.
Kapı açık mı kalsın, kapatayım mı?
¿ Quieres la puerta abierta o cerrada?
Opsiyonlu bir açık artırmadan aldım
Sí, tomamos una opción en una reclamación omitida en una subasta.
Bu solmuş fotoğrafları nasıl çektiğin belli. Halâ ışık arttırıcıyı açık bırakmandan mı oluyor?
Tus fotos aún son difuminadas, no quitas el optimizador de iluminación.
Ama benim bakış açımdan bu kızla sevişmek benim son durağım.
Pero, para mí, tener relaciones con esa chica es mi última batalla.
Kız gülüyor. Yani, sanırım açıkça anlaşıldın, birader.
Está riéndose, así que creo que estás a salvo, viejo.
Işıklar açık. Bu genellikle uyumadığımın bir işaretidir.
Las luces encendidas significan que no lo estoy.
Kapıyı açık bırakacağım.
Dejaré la puerta abierta.
Ben her şeye açıkım. Kitlenizi biliyorsunuz.
Y acepto sugerencias, conoces a tu audiencia.
Her hafta Amca Desene'de, neler olduğunu göreceğiz... Acıyı çekip para ve ödüller mi kazanacaksın yoksa amca mı diyeceksin ve eve elin boş dönerek, aileni hayal kırıklığına uğratıp.. ... hayallerini mi ezeceksin?
Cada semana en Di Tío, veremos si tienen el valor... para soportar el dolor y ganar dinero y premios, o si dirán tío... y se irán a casa con las manos vacías, decepcionando a su familia... y aplastando sus sueños?
Açık konuşmadım galiba.
Quizá no me expliqué bien.
Açık konuşacağım, epey...
Te voy a ser sincero, te ves...
Açık konuşayım.
A ver si entiendo.
Açık denizde olmak korkunç bir deneyimdi. Seni yiyecekler mi bırakacaklar mı bilemiyorsun.
Es una experiencia horrible, sabes, estar en el agua, sin saber si vendrían a agarrarte
Peki beyler, yanlış anlaşılma olmaması için açık olayım.
Caballeros, déjenme ser claro para que no haya malentendidos.
Peki ya o açıklık alana gitmek için şansımızı arttırabileceğimi söylersem?
¿ Qué tal si dijera que puedo mejorar las probabilidades de llegar a esa plaza?
Hayır, kilidi ben açık bıraktım.
No, fui yo. No cerré el candado.
Kapanıştan sonra yapılan alım satımlardan dolayı Ibis hisseleri 67 dolarlık tarihi- -... Yüksek Frekanslı Ticaret öncüsü Walt Camby portföyü yöneten algoritmanın aniden çöktüğünü açıkladı.
EL SALÓN DE LA SITUACIÓN CON WOLF BLITZER Tras de compraventa alta, las acciones de Ibis se desplomaron. El pionero de la compraventa, Walt Camby...
Pekala. Bir dahakine açık bırakırım.
La próxima vez la dejo abierta.
Senden neye ihtiyacım olduğu bir kısa mesaj ile açıklayacağım.
Te mandaré un mensaje con lo que necesito.
Ama açık olmak istiyorum. Madame Odette'i çıkarırsan, Camille'yi çıkarırım.
Pero quiero ser claro, si usted echa a Madame Odette, yo echo a Camille.
Silahımı elime alarak, açık duran kapıdan içeri girdim.
Entré por la puerta principal abierta, con mi arma desenfundada.
- Ben acıkırım diye mi endişelendin?
- ¿ Preocupado de que pasara hambre?
Açık denize yaklaştık mı?
¿ Cerca de mar Abierto?
Senden emir almam, açık konuşayım
Que quede claro. Yo no recibo órdenes de usted.
Albert White çetesi, yüksek meblağlı bir poker oyunu oynuyordu ve içerideki adamımız da, arka kapıyı bizim için açık bırakmıştı.
La pandilla de Albert White jugaba póker de altas apuestas y nuestro infiltrado dejó la puerta trasera abierta para nosotros.
Hemen binin, her şeyi sonra açıklarım. Yani, bir kısmını açıklarım.
¡ Suban al auto ahora y les explicaré todo!
Her kıymetli saatlerimizi, Yılların acı karşılıklarıyla. Geçti hayatımız meteliklerle, Ve gözyaşlarıyla doldurduğumuz sandıklarla.
Por cada hora amada nitidez de años, centavos de una lucha amarga y arcas atiborradas con lágrimas.
Bu kişisel bir prova mı, yoksa halka açık bir gösteri mi?
¡ ¿ Es un ensayo privado o está abierto al público en general?
- Ve acımasızlık ahlâk tanımıyor.
Y la crueldad no conoce ninguna moralidad.
- Arka bahçede açık unutmuş. - Tanrım!
Podrías dejar mi regalo debajo.
O zaman şöyle yapalım, kasaba şerifliği kadrosu kısa süreliğine açıldı.
Bueno, digamos que un puesto como Sheriff del pueblo se acaba de abrir en este mismo momento.
24 saat açık bir eczaneyi arayacağım...
Llamaré a una farmacia y...
Çok yazık. Anlaşmaya açıktım halbuki.
Si, que lastima Estaba abierto a negociaciones.
Bu yüzden sana karşı açık sözlü olacağım, tamam mı?
Voy a hablarte sin rodeos. ¿ Está bien?
Açık konuşacağım.
Permítame ser claro.
- Açıkçası biraz hayal kırıklığına uğradım.
Francamente estoy un poco decepcionado.
Kitabım açık benim.
Mi libro está abierto.
Oylamaya açık bir karar mı zannettiniz bunu?
¿ Yo di a entender que esto era una democracia?
Yeni kanıtlar biraz daha açık görüşlü olmalarını sağladı mı bari?
¿ Estuvieron más abiertos esta vez con las nuevas pruebas?
Serbest yemek alanımız var bir de açık tezgâhlar.
Tenemos el comedor informal y los puestos de afuera.
Benim açımdan, ben kendi makinemde tıkılı kaldım.
Para mí, es estar atrapado dentro de mi propia máquina.
Evet ama kapımız sana açık.
Pero, eres bienvenida.
Açık konuşayım mı?
¿ Puedo ser sincera?