Babası mı translate Spanish
6,189 parallel translation
Babası mı?
¿ Su padre?
Kız mı? Aile babası mı? Umarım olmaz.
Me pregunto si el próximo es la chica o el padre de familia.
Jade'in erkek arkadaşının babası mı?
¿ Randall Bedford? ¿ El padre del novio de Jade?
Yani Scott'a babasının San Francisco'ya geri döndüğünü üzgün olduğunu ama hoşça kal demek için vakti olmadığını mı söyleyeceğim?
¿ Le digo a Scott que su padre volvió a San Francisco dijo que lo sentía, pero que no tuvo tiempo de despedirse?
Asıl babası benim aklımı kurcalıyor.
Es el padre... en el que estaba pensando.
Eh, babası Highpark Incorporated'in CEO'su, hani şu büyük yazılım firmalarından.
El padre es el director general de Highpark Incorporated, una gran compañía de software.
Ee, bilgisayar şifreliydi, ama yazılımın çoğu babasına ait olduğundan, babası bana sorunu çözmenin bir yolunu sunabildi.
Su ordenador estaba encriptado, pero ya que tenía el software de su padre, fue capaz de darme una solución alternativa.
Sanırım Kirsten babasına koşamayacak kadar korkmuştu.
Supongo que Kirsten estaba demasiado asustada como para acudir a su papá.
- Dur bir dakika. O da babasını mı kaybetmişti? - Aynen.
- Espera, ¿ él también perdió a su padre?
Biliyorum çünkü bir arkadaşımın babası Kore Savaşı sırasında denekti.
Lo sé porque el padre de un amigo fue un sujeto durante el conflicto entre las Coreas.
Ona ve babasına yardım etmek istiyorum.
Quería ayudarle a él y a su padre.
peki, sizi tehdit etmesi çok normal kadının evini aradığımızda çalınan parçaların yanında babasının iyi tanınmış bir hain olan,
Bueno, no hay duda de que os amenazó. Cuando examinamos la casa de esta muchacha, no solo encontramos propiedades robadas, pero probamos que su padre era Jonathan Durand, un traidor conocido.
Gidip ona bunca zaman yalvarıp babasının muayenehanesini geri vermesini istediğimizi ve neden hayır dediğini soralım.
¿ Por qué no le preguntamos por todas esas veces que ella le rogo que le devolviese la consulta de su papa y él dijo que no?
Ama ben Errol'un babasıyla tanıştım.
Pero conozco al padre de Errol.
Ben Tom, Alfie'nin babasıyım.
Soy Tom, el padre de Alfie.
Gabby'nin babasını etrafta gizlenirken gören komşu var mı bakın.
A ver si algún vecino vio al padre de Gabby merodeando por allí.
- Şeytani zekaya sahip birisinin babasıyım.
He... engendrado un genio malvado.
Shelby'nin babasına hâlâ Babalar Günü kartı yollarım. O da hâlâ doğum günümde 5 dolar gönderir.
Todavía le envío al padre de Shelby una tarjeta por el Día del Padre, y él todavía me manda cinco pavos por mi cumpleaños.
Tanrım, el yazısı korkunçmuş. Babasına çekmiş.
Estas Navidades quiero que en mi familia haya un...
Bunu, ona istediği her şeyi istediği her zaman alabilecek üvey babasıyla ve özel aşçısıyla yaşayan 8 yaşındaki bir kıza açıkla bakalım.
Intenta explicárselo a una niña de ocho años cuyo padrastro vive en una mansión y tiene cocinero propio y puede comprarle lo que él quiera cuando ella quiera.
Benim babası olacağımı düşünüyor.
Piensa que voy a ser su padre.
Seni ve Marcus'un babasını, biraz yalnız bırakacağım.
Voy a... voy a daros a ti y al padre de Marcus algo... algo... de privacidad.
Bütün kızların onlara eşlik edecek babası, reverans yapmayı öğretecek annesi var ve zavallı Carrie'ninse sadece ben varım.
Todas las otras chicas tienen a sus padres que las presenten, sus madres para enseñarles cómo hacer una reverencia. Todo lo que tiene la pobre Carrie soy yo.
Kızın babasıyla yazışmayı bırakması için sağlam bir sebebi olması lazım.
Tiene que haber una muy buena razón para que una hija deje de escribir a su padre.
Bebeğin babasını öldürebilesin diye seni tekrar sorunlu yapmamı mı istiyorsun?
¿ Ahora quieres que te vuelva a poner un problema para poder matar al padre del bebé? .
Ama onun sevgi dolu, her şey için hazır bulunan babasına minnettarım. Onlar birlikte zaman geçirdiğinde, biraz kıskansam bile.
Pero estoy muy agradecida de que tenga un padre cariñoso y que no le falla, aunque me ponga un poco celosa del tiempo que pasan juntos.
Sorun şu ki babası hahamım oluyor.
El problema es que su padre es mi rabino.
Ama onu kaybettiğimiz için asla onun babası olamadım.
Pero porque la perdimos, nunca fui su padre.
Birlikte yapalım, babası.
Háganlo juntos, padre.
Eğer Junior'ın babası olsaydım, şüphesiz ben de endişelenirdim.
Si fuese el padre de Junior, no hay duda de que estaría preocupado.
Polis memuruyken neredeyse her hafta sonu aile içi şiddet ihbarıyla anne-babasının evine giderdim. Böylece güvenini kazandım. Beni dinleyeceğini düşündüm.
Antes cuando era poli, acudía cada semana a casa de sus padres por una llamada doméstica, así que me gané su confianza, y, estaba seguro de que me escucharía.
Ama ben onun babasıyım.
Pero soy su padre.
Yılın babası ben olmayabilirim ama bu kadın hâlâ canını dişine takarak çocuklarımız için uğraş veriyor.
Puede que no sea el padre del año, pero esta mujer se parte el lomo a trabajar y sigue ahí para sus hijos.
Babası bizim Yüzbaşı. - Sizin Yüzbaşı mı?
- Ese sería el capitán.
Bu arada torunumun babası oğlum Eric mi, oğlum Sean mı biliyor muyuz?
A propósito, ¿ sabemos si es mi nieta por parte de mi hijo Eric o de mi hijo Sean?
Dave ise babasının dükkânı işletmesine yardım etmek için kalmış.
Dave se quedó atrás para ayudar a su padre a dirigir la tienda.
Majesteleri izin verirseniz onu ve babasını cellatın ilmiğinden kurtaracağım... şimdilik.
¿ Me permite Su Majestad libraries a él y a su padre de la horca por ahora?
Babasına yardımın bir yolunu bulacağım.
Encontraré la manera de ayudar a su padre.
Peki, Danny'nin babasıyla işleri yoluna koyma şansınız var mı?
Así que, tú y el padre de Danny, ¿ creen que hay alguna posibilidad de que sean capaces de arreglar las cosas?
Babası burada mı?
¿ Se encuentra el padre?
Yere bakıp mırıldanıyordu. Mırıldanması biter bitmez, babasıyla olan son anısını anlatmaya başladı.
" Tu madre tuvo que hacerlo que debía para criarte bien.
Ben onun babasıyım.
Soy el padre.
Babası Kyle Walker'ım.
Soy su padre, Kyle Walker.
O zaman, does Nathan'in babası Mitchell de intikam mı istiyor?
Entonces, ¿ el padre de Nathan también quiere venganza?
Özel Kalem neden çocuğun babası için ziyaret talep ediyor anlamadım.
Todavía no entiendo por qué solicitan una visita para su padre.
Hepsinden öte, evladımın babası o.
Después de todo, él es el padre de mi hija.
Bir vaftiz babasına ihtiyacım var.
Necesito un padrino.
Aida'nın vaftiz babası olmaktan mutluluk duyarım.
Me encantaría ser el padrino de Aida.
Bil bakalım kim Aida'nın vaftiz babası olacak.
¿ Adivina quien va a ser padrino de Aida?
Patrick'in babasını bulmasına yardım etmem sence suç mu?
¿ Esperas que me sienta culpable por ayudar a Patrick a encontrar a su padre?
Ben Jordan'ın babasıyım.
Soy el papá de Jordan.