Bir kadına translate Spanish
7,380 parallel translation
Senin gibi bir kadına aşık olup onun için her şeyi yapmayı anlayabiliyorum.
Puedo imaginar estar tan enamorado de una mujer como tú que haría cualquier cosa por ella.
Muayene masasında yatan karmaşık duygularla dolu hamile bir kadına ilk seçenek olarak gebeliği sonlandırmayı önermesini çok yadırgadım.
Solo creo que es algo chocante que la primera opción puesta sobre la mesa para una mujer embarazada con sentimientos revueltos sea el aborto.
Telsizde Emily'nin izleri varsa ölü bir kadına ait olarak görülecek.
Si las huellas de Emily están en ese micrófono, resultará que pertenecen a una mujer muerta.
Bailey geçen hafta yaşlı bir kadına taktı.
Bailey puso uno en una anciana la semana pasada...
Bir kadına vurdun sen.
Le pegaste a una mujer, tío.
Leona bir kadına yüksek seviye bir iş vermesi için onu ikna etti.
Leona le convenció para dar a una mujer una promoción de alto nivel.
Her annenin oğlunu başka bir kadına vermek zorunda kalacağı zaman gelecektir.
Llega el momento en la vida de una madre... cuando debe entregar a su hijo a otra mujer.
Böyle ayağı olan bir kadına gıpta ile bakılırmış.
Empezaron a codiciarse las mujeres con ese tipo de pies.
Evet, iyi bir kadına benziyor.
Sé, ella parece estar bien. ¿ Ella?
Kontrolcü bir kadına göre fazla yardıma muhtaçsın. Biliyorsun değil mi?
Estás muy necesitado de un par de pelotas, ¿ lo sabías?
Onun bir kadına 30 saniyede haz verdiğini biliyor muydun?
¿ Sabía usted que puede hacer una chica vienen en 30 segundos?
Kimse bir kadına 30 saniyede haz veremez.
- No, no Nadie puede hacer que una chica llegado en 30 segundos
Bryan Adams'ın bir kadına 30 saniyede haz verdiğini biliyor muydun?
¿ Sabías que Bryan Adams puede hacer que una mujer entre en 30 segundos?
Bir kadına hiçbir zaman bağlanma.
No se obsesione con cualquier una mujer.
Harika bir kadına sahiptim ve onu hafife aldım.
Tenía a la mujer perfecta y la subestimé.
Son 33 yıldır başka bir kadına kur yapmadım.
No he intentado conquistar a una mujer en 33 años.
Sizin gibi asil bir kadına özel ders verilmiş olmalı.
Algo que debería aprender una noble como tú.
Şimdi de, bir tür düzmece itiraf elde etmek için masum bir kadına işkenceye mi tevessül ediyorsun?
¡ ¿ Ahora te pones a torturar a una mujer inocente para obtener alguna clase de confesión falsa de ella? !
Beraber yaptıkları son soygunda Mickey, Sully'den yarım milyon dolar çaldı ve sonra kendisinden çocuk da yaptığı zenci bir kadına verdi.
El último robo que esos dos hicieron juntos terminó con Mickey robándole medio millón a Sully y dándoselo a una maldita negra con la que tenía un hijo.
Nihayet bir kadına açılacak cesareti bulduysa görgüsüzce ve agresif davranmıştır, kadın da onu itmiştir.
Si finalmente tuvo el valor de pedir una cita a una mujer habría sido patoso y agresivo y ella le habría rechazado.
Aslında bunlar ofisimi satış için gelen güzel bir kadına.
Estas en realidad son para una bonita mujer que viene a mi oficina a vender medicamentos.
Bugünkü olaylardan sonra içlerinden birinin İngiliz bir kadına karşı çok nazik hissedeceğinden şüpheliyim.
Después de los eventos de hoy, dudo que ninguno de ellos quiera demostrar amabilidad a una mujer inglesa.
Ayrıca bana yalan söylemek yanlıştı ama ilişkin olduğu bir kadına yalan söylemek çok başka bir şeydir.
Además, mentirme fue equivocado, pero mentirle a la mujer con la que estás en una relación es todo otro nivel.
Hiç başka bir kadına karşı güçlü hisler besledin mi?
Quiero decir, ¿ has tenido alguna vez sentimientos por otra mujer?
- Bir kadına vurursun ha!
Ya basta, ya basta. Tranquilo, tranquilo.
Ama tüm resimlerin bir kadına ait olduğunu düşünüyoruz. Beyaz tenli 20'li yaşlarda.
Pero creemos que este collage es de una foto de una mujer, caucásica, de 20 años.
Hope, Hadley'e geri dönemedi, tek başına bir kadın olarak da burada kalamadı. Ve senden de hiç haber yoktu.
Hope no podía volver a Hadley ni podía quedarse aquí sola y no se sabía nada sobre ti.
Eğer bir daha karşısına çıkarsan anlaşma yatar. Kadın ortadan kaybolur.
Si vas con Ana otra vez, no habrá trato.
İçimde bunun söylenmeyecek bir şey olduğuna dair bir his var. Hele hele bir odada baş başa oturan iki kadına.
Siento en mi corazón, que fue algo equivocado de decir, especialmente hacia dos mujeres que están sentadas solas en una habitación juntas.
Aslında demek istediğim, odanın tadına varabilmek için bir kadının varlığı gerekiyor.
Sino que necesitan la presencia de una mujer para que tenga sentido.
Çıktığım kadına alaycı bir serzenişte buldundu sanmıştım ama takibinde bardan sadece ikimizin çıkmasını teklif etti.
Bueno, pensaba que estaba haciendo un comentario vulgar sobre mi cita, pero a continuación sugirió que nos retiráramos al bar, solo los dos.
Her şeyi yapmaya hazır bir kızın kanına girmek. Olivia'dan ufacık bir tasdik alabilmek için hem de! Saçmasapan şeyler için bile kızının kusurlarıyla dalga geçmekten zevk alan bir kadın!
Aprovecharse de una chiquilla que hubiera hecho cualquier cosa por tener una pizca de aprobación de Olivia, que solo era feliz victimizando a su físicamente imperfecta hija para mantener su vanidad.
Bence, eğer senin halıdan bira içtiğini görmemiş veya seni yaşlı bir kadınla yatakta basmamış veya bir toplantıda altına sıçtığını görmemiş bir kadınla beraber olman senin için daha iyi olur.
Bueno... creo que sería más apropiado que lo intentaras con una mujer que no te haya visto sorbiendo cerveza derramada sobre la moqueta, o que te haya visto desnudo en la cama con una anciana o cagándose encima en una reunión.
Bir kadın bıçakladı. Sanki karnına yumruk atar gibiydi.
Parecía como que le dio un puñetazo en el estómago.
Nessa Stein politikacı değildi, iş kadınıydı. "İsrail ve Filistin arasında bir denge kurulmalı" akılcı, ekonomik fikrinin farkına varan bir iş kadınıydı.
Nessa Stein no era una política, era una mujer de negocios... una mujer de negocios que sabía con una pragmática convicción económica, que el equilibrio debe darse entre Israel y Palestina.
Ed bildiğim kadarıyla McDonald's'ın mutfağında çalışan kadına yaklaşamama gibi bir sorunun var.
Entonces, Ed, sé que estabas teniendo algunos problemas para acercarte a esa mujer que trabaja en el mostrador de McDonald's.
Bu kadınlar başka bir çağda tasvir edilen Meryem ve Martha olabilir mi? Yaşlı kadın bu hareketiyle genç kadına acele etmesini mi söylüyor?
¿ son estas Marta y María, en primer plano, con apariencia contemporánea, con la anciana reprendiendo con ese gesto, diciendo : "Date prisa"?
Dikkatinizi çeken kadına doğru bir adım daha atmak onu daha iyi görmek, tanımak istiyorsunuz.
Piensas, "Oh, vaya, esa mujer, " quiero dar un paso más y llegar a conocerla. "
Söylediğinizi biliyorum çünkü ne zaman böyle bir şey olsa, erkek kadını çekiştirse, kadına el uzatsa, kadın bunu asla unutamaz.
Lo sé porque cuando eso pasa, cuando un hombre te agarra, cuando pone sus manos sobre ti, no lo olvidas.
5 yıldızlı otellerin barlarına kadın tavlamak için gitmek gibi bir alışkanlığın mı var?
¿ Tienes el hábito de ir sólo a los bares... de hoteles de cinco estrellas para conocer a mujeres?
Bir kadının beni beyazlardan kurtarmasına ihtiyacım yok.
No necesito que una mujer me rescate del hombre blanco.
Bu gece vakfın 60. yıl dönümünde nezaketiyle birçok kişinn hayatına dokunmuş bir kadını kutlayacağız.
Esta noche, en el 60 aniversario de su donación, homenajeamos a una mujer que ha cautivado a tantos con su amabilidad.
Duygusal olarak narin bir kadının kendisini tehlikeye sokmasına yardım etmişsin.
Usted ayudó a que una mujer emocionalmente frágil se pusiera en peligro.
Sonra bodrumunda ölü bir kadın buldun. Birilerini araman gerektiği gelmedi mi aklına?
Y encontré a una mujer muerta en su sótano. ¿ Se le ocurrió llamar a alguien?
Bir de kadına ve sıra dışı spor arabalara düşkünlük ve çocuksu bir mizah anlayışı.
hambre implacable de mujeres, coches rápidos y un sentido del humor infantil
- Walter, kadına bir bardak su getirir misin?
Walter, ¿ puedes traerle un poco de agua?
Masum bir kadının bu yüzden yanmasına izin mi vereceksiniz yani?
¿ Estás preparada para permitir que una mujer inocente sea colgada por esto?
Duygusal olarak narin bir kadının kendisini tehlikeye sokmasına yardım etmişsin.
Ayudó a una mujer emocionalmente frágil a ponerse en peligro.
Sonra bu adam, yarı çıplak bir şekilde, pantalonu hala ayak bileklerindeyken, elini kolunu sallayarak, gayet sakin bir şekilde kadının saldalyesini kırdığı için kocasına bağırmaya başladı.
Luego, esta chica, media desnuda, empieza a gritarle al esposo... por romper su silla, mientras este viejo... se aleja, totalmente calmado, aún con los pantalones por sus tobillos.
Kadının kapısına içinde bir ceset olan bir kutu bırakıldı.
A esa mujer le dejaron en su puerta un cuerpo en una caja.
Yakın bir zamanda kadın bir terzi yanına uğrayacak.
Pronto vendrá a verte una modista.
bir kız 192
bir kızım var 22
bir kere daha 137
bir kahve 26
bir kez 117
bir kez olsun 43
bir kere 190
bir kız mı 24
bir katil 56
bir kitap 34
bir kızım var 22
bir kere daha 137
bir kahve 26
bir kez 117
bir kez olsun 43
bir kere 190
bir kız mı 24
bir katil 56
bir kitap 34
bir karar verdim 25
bir karar ver 16
bir kız var 17
bir kez daha 333
bir kadın 232
bir kuş 32
bir kadın mı 37
bir kız vardı 25
bir kelime 22
bir kaza 50
bir karar ver 16
bir kız var 17
bir kez daha 333
bir kadın 232
bir kuş 32
bir kadın mı 37
bir kız vardı 25
bir kelime 22
bir kaza 50