Biraz mı translate Spanish
68,309 parallel translation
Biraz daha patlamış mısır ister misiniz?
¿ Quisieras más palomitas?
Neyse, biraz önce altıma işedim sanırım.
Bien. Creo que me acabo de orinar encima.
Bu çalışırsa biraz benzini hortumlarım.
Si esto arranca, le sifonearé gasolina.
Hızlarını kesebilirim. Yola birkaç ağaç yıkıp hazırlanmanız için sizlere biraz vakit kazandırırım.
Puedo atrasarlos, tirar algunos árboles en el camino, comprarles algo de tiempo para que se preparen.
Sadece biraz güvenlik sağlayıp yol gitmemiz lazım.
Solo seguridad y un camino por andar.
Hepinizi öldürmek zorunda kalmayayım diye onu getirdim ama hepinizi öldürmeme meselesi biraz karışabilir.
La traje porque así no tendría que matarlos a todos, y no matarlos a todos podría ser complicado.
Sen bunu şu beynine sokup biraz düşün bakalım.
Solo quiero que se te meta en tu cerebro y le des vuelta por un minuto.
Sizi biraz yalnız bırakayım en iyisi.
Parece que necesitáis algo de privacidad.
Ve gidip o "Mulan" Siçuan teriyaki sosundan biraz daha bulacağım Morty.
- ¿ Qué dices?
Sizden biraz daha karmaşığım. Gücenmeyin ama bir senede yaptığınız her şeyin birkaç saatte yapılabileceğini düşünmüştüm.
Miren, soy algo más complejo que ustedes y, sin ofender, pero siempre sospeché que mucho de lo que hacen en un año se puede terminar en un par de horas.
Dürüst olayım Buck, bu biraz utanç verici.
Honestamente, Buck, es un poco vergonzoso.
Ben biraz endişelenmeye başladım.
Yo empiezo a preocuparme un poco.
- Ne demek istiyorsun? - Sanırım alkolü biraz fazla kaçırmış.
- Bueno, creo que está... un poco borracha.
Oyalandım biraz.
Me tomé algo de tiempo.
Senin derdin için ben biraz fazlayım.
Un poco más por las molestias.
pirinç pişirmek için biraz su alacaktım.
¿ Puedo molestarla para que hierva el agua para el arroz?
Bir cinayeti araştırmak için buradayım. Maktül burada biraz zaman geçirmiş yetmişlerde.
Verá, estoy en la ciudad investigando un homicidio, y la víctima pasó algún tiempo aquí, en los 70.
Daha sosyal sanırım. Biraz içtim.
O más bien algo social, supongo, he tomado algunas copas.
Belki arkalarımızı doğrulayan, kadın kovboy, veya köpek senaryosunda, başka bir deyişle, yüzlerimizi biraz absürt tutuyoruz.
Puede que me ponga encima o a cuatro patas, en otras palabras, favoreciendo nuestras espaldas, manteniendo nuestras caras levemente a absurdas.
Belki bu hafta sonu göle gideriz diye düşünüyordum. Biraz kano yaparız. Küçükken yaptığımız gibi.
Bueno, estaba pensando que podríamos ir al lago este fin de semana, a montar en canoa, como cuando eras pequeño.
En iyisi lavaboya git ve kendini toparla. Çünkü biraz içmemiz gerekiyor ve insanların seni zorladığımı düşünmesine izin veremem.
Será mejor que vayas al lavabo y te arregles porque tenemos mucho por beber y no puedo dejar que la gente piense que te he obligado.
Bay Stussy'yi biraz rahat bırakalım.
Demos algo de espacio al Sr. Stussy.
Biraz daha tarçın lazım.
Más canela.
Gerçek peynir, buğday ve domates falan olmadığı için tarifi biraz uyarladığımızı yaptığımızı kabul ediyorum.
Lo reconozco, tuvimos que improvisar un poco, sin nada de queso de verdad, trigo, tomates o nada.
- Biraz su alırım.
Un poco de agua.
Franny, biraz daha oyun oynar mısın?
Vale, Franny, ¿ juegas un poquito más?
- Biraz daha bilgi edinince seni arayacağım.
Escucha. Te llamaré en cuanto sepa más. Hazlo.
Biraz hava alacağım.
Um, sólo voy a tomar un poco de aire.
Sana biraz bakalım.
Nos vemos en un rato.
Biraz uzanmam lâzım sanırım.
Creo que voy a acostarme un rato.
Biraz daha intibak etmeni sağlamalıyız. ... ama şu an taşınma sürecindeyiz bu duruma bizimle katlanman lazım.
Preferimos dar una mejor orientación, pero como debemos avanzar, tendrás que ser paciente.
Oraya vardığımda caddenin yanındaki bir ağacın arkasına saklandım biraz bekledim, çünkü kapıyı çalmaya korkuyordum.
Al llegar, me paré detrás de un árbol enfrente, y esperé porque temía ir y golpear.
- Biraz zamana ihtiyacım var.
- ¿ Dónde estás? - Necesito más tiempo.
Ben, sana yardım etmeye çalışıyorum. Bana biraz zaman vermelisin.
Ben, estoy intentando ayudarte, pero tienes que darme cierto margen.
Biraz daha zamana ihtiyacım var.
¡ Tienes que darme más tiempo!
Hadi biraz iş konuşalım.
Hagamos negocios.
Tamam, salıverene kadar biraz daha zorlayalım.
Vale, vamos a mantenerlo aislado hasta que esto se haga.
Tamam, ama biraz daha hareketsiz kalman gerekiyor, anlaştık mı? - Tamam.
Pero necesito que te quedes quieta un rato más, ¿ vale?
Biraz, eee biraz konuşalım.
Vamos... Vamos a hablar.
Eric, bu sabah, bana neden doğum kontrolüne başladığımı sorduğunda, bende sana biraz daha zamana ihtiyacımız olduğunu söyledim.
Eric, esta mañana, cuando me has preguntado por qué había empezado a tomar las pastillas anticonceptivas, y yo he dicho que creía que aún necesitabas más tiempo,
Öyle düşünüyoruz, Ama biraz daha zamanımız olsa daha iyi hissederdim.
Eso creemos, pero me sentiría mejor si tuviera más tiempo.
Her zamankinden biraz daha uzun sürdü Çünkü bant genişliğini maskelemek zorunda kaldım Farklı yuvalar yoluyla yayarak.
Ha tardado un poco más de lo habitual porque he tenido que enmascarar la banda ancha esparciéndola por diversas tomas de corriente.
Güzel biraz dışarı çıkacağım...
Bien, saldré un poco, así que...
Biraz daha çay alır mısın?
¿ Quieres un poco más de té?
Bak Güvenlik brifingi ve sızıntı hakkında telefon ettiğinde,... düşünmeye başladım, Biraz ürktüm ama şimdi iyiyim.
Mira, cuando llamaste por las instrucciones de seguridad de la fuga, llegué a pensar... que me asusté un poco pero está todo bien ahora.
Sanırım o zamana kadar onunla biraz temas kurduğunu varsayıyorum.
Supongo que en todo ese tiempo mantuvisteis algún contacto.
Hiç bu kadar uzun süre gözetim altında olmamıştım ve şimdi müsaadenle biraz eğleniyoruz.
Fue la guardia más larga de mi vida. Y ahora estamos festejando.
Nom? Ona biraz tattıralım mı?
Nom, muéstrale un poco.
Dinleyin, Melekler biraz hayal kırıklığı oldu ama yeni filmi düşünmeye başladım ve rol için harika fikirlerim var.
Sé que Ángeles no fue lo que esperábamos, pero estoy pensando en la nueva película, tengo muchas ideas.
Dinle, kötü adam gibi başlıyor, ona biraz hassasiyet falan katarım ki
Empieza como un mal tipo, pero puedo darle vulnerabilidad
Ve kâr marjımız, bütün ilaç şirketleri gibi standardın biraz altına düşen her ilacı israf etmememize bağlı.
Y para mantener los márgenes, como cualquier laboratorio, no podemos desechar cada caja ligeramente deficiente.