Biri hariç translate Spanish
389 parallel translation
" Hepsi... eşimin davet ettiği biri hariç...
- A todos, excepto a uno... Lo había invitado mi esposa...
Biri hariç her yeri terk edecekler.
Abandonarán todo menos un sitio.
Biri hariç hepsi, Peder.
Todos menos uno, Padre.
Biri hariç hepsinin.
Todos menos uno.
Biri hariç hepsinin.
Todos, eso es, excepto uno.
Kartına baktığımda biri hariç bütün çeşitleri topladığını gördüm.
Revisé su índice y descubrí que tenía de todas las variedades excepto de una.
- Biri hariç.
- Excepto uno.
Biri hariç hepsi anne.
Todas menos una, mamá.
İki gemi de anında battı... Neyse ki herkes kurtulmuştu -... biri hariç.
Ambos barcos se hundieron casi al instante... aunque, por fortuna, todos se salvaron excepto uno.
Winchester'lı insanlar bu silahları üretirken on veya yirmi bin silahtan biri hariç hepsi kusursuz olur.
Cuando la gente de Winchester fabrica estos rifles, de vez en cuando, uno de cada diez o veinte mil sale perfecto.
Biri hariç bütün bülbüller şakıyormuş.
Todos los pájaros cantaban, menos uno.
Cinayet saatinde her birinin yeri belli. Biri hariç.
Todos pudieron explicar sus actividades de esa noche, menos uno.
- Biri hariç hepsini.
- Todas excepto una.
İşin içinde ben olunca, evet. Biri hariç.
Sabiendo que soy yo, no... salvo uno.
Ve herkes, biri hariç herkes onu takip edecek.
Y todos le seguirán salvo uno.
Biri hariç - hapishane.
Solo le queda una cosa. La prisión.
Biri hariç hepsi yaşayacak.
Van a vivir todos menos uno.
1880 yılının başında, biri hariç dağınık Apaçi gruplarının hepsi teslim olmaya mecbur edildi.
En 1880, todos los grupos diseminados de la nación apache excepto uno se habían visto obligados a rendirse.
Biri hariç, bütün kurşunları çıkarttım.
Saqué todas las balas menos una.
Biri hariç, tüm yolcularla gizli bir adadaki sığınağa götürülmüşlerdir.
En alguna isla secreta con toda su tripulación a bordo, salvo uno.
Biri hariç hiçbirini tutmadı.
Nunca las cumplió. Excepto una.
Biri hariç.
Uno no.
Biri hariç hepsi boğuldu.
Todos se ahogaron, todos menos uno.
Biri hariç tüm arabalara takılmayı başarmıştım.
Y ya me había montado en todos los carros, menos uno.
Kafamı ortaya koyayım da biraz tekmeleyin. Bugün zevk için yaptığımız birçok şey vergiye tabii. Biri hariç.
Si me permite opinar... la mayoría de cosas que hacemos por placer... están gravadas con impuestos excepto una.
Biri hariç!
- Todos menos uno.
Hepsi... Biri hariç!
Todos... menos uno.
Şimdiye kadar buralarda gördüğüm her şey, biri hariç müzayede eserlerine benziyor.
Todo cuanto he visto desde que llegué no sido más que un juego de niños. Con una sola excepción.
- Biri hariç iyi anlaşıyoruz.
- Bien, salvo un mocoso.
- Biri hariç.
- Todos menos uno.
Biri hariç.
Salvo uno.
Biri hariç tüm ana kapılar kapalı. Bu kapı Sonora'ya açılıyor.
están cerradas todas las puertas principales menos una.
Biri hariç.
Excepto uno.
Hayır, Missouri'de biri hariç.
Que nosotros sepamos, en Missouri.
Tüm ekip... Bütün oyuncular, biri hariç... para bile almadan fevkalade performanslar sergilediler... - hatta aktör olduklarını bile bilmeden.
Todo el reparto... todos los actores menos uno, actúan como locos para nosotros sin recibir paga, sin saber siquiera que eran actores en una película.
Biri hariç.
Todas excepto una.
Kruvazörlerdeki keşif uçaklarının, biri hariç, hepsi havada.
Todos los aviones de los cruceros están en el aire menos uno.
Duydum ki biri hariç kimse oraya giremezmiş
Oí que tan sólo una persona puede entrar ahí.
Biz, burada, sadece bilinen kolonilerin temsilcileri olarak toplandık. Biri hariç.
Aquellos reunidos en la asamblea ahora... representan a las únicas colonias sobrevivientes conocidas, excepto una.
Haggard hepsini ele geçirmiş. Su gelip gittikçe onların sürüklenişini zevkle izliyor. Biri hariç.
Haggard los tiene a todos, vienen y van con la marea para su deleite, todos excepto uno
Yani, biri hariç önündeki her adamı geçene kadar devam etti.
Siguió corriendo hasta que pasó a todos menos a uno.
Evet, biri hariç. O da kendi boynunu kırdı.
Sí, todos menos uno, que acaba de... desnucarse solo.
Bak, biri hariç bütün başkanlar bir Mason.
Mira, todo presidente menos uno era un masón.
- Evet, her nedeniniz var, ama biri hariç. – O neymiş?
- ¿ Cuál, si puedo preguntar?
Kötü biri değilim Eben, düşmanıma karşı hariç.
Yo no soy mala, Eben, excepto con eI enemigo.
Cesaret edemezler. Çünkü sınırları koruruz, Fakat biri var ki.. O hariç...
Naturalmente, sería mejor si no hubiera oficiales, especialmente el sargento francés Ferdinando Pastorelli... quien me conoce desde hace tiempo... y me considera su peor enemigo.
Çoğu konuda başarılı olmuş biri. Her insanın hayatının bir döneminde denediği bir şey hariç, o da tekrar eve dönmeye çalışmak.
Exitoso en la mayoría de las cosas pero no en el intento que todos los hombres hacen alguna vez en sus vidas : el tratar de regresar de nuevo a casa.
Biri hariç.
Excepto una.
Bayan Cassady, sizinle konuşmak... Victor " un gösterisi hariç gecenin en parlak anlarından biri olabilir.
Srta. Cassady, aparte de la actuación de Victor, darme una vuelta con usted será lo más destacado de la velada.
Her on bin Güney Afrikalı beyazdan polisler hariç biri bile bunu yapmamıştır zaten.
Salvo la policía, no creo que haya ido un sudafricano blanco de cada 10,000.
Ama park yeri boştu... güneş gözlüğü takmış milyonlarca kertenkele hariç... ve onlardan biri Barbara Walters gibi görünüyordu.
El parque de estacionamiento estaba vacío... excepto por millones de lagartos que llevaban anteojos oscuros. Uno de ellos se parecía a Bárbara Walters.