Biri öldü translate Spanish
833 parallel translation
Biri öldü.
Uno de ellos está muerto ahora.
3 küçük adam. Biri öldü ikisi kaldı.
Tres peleles, uno muerto, dos que casi lo están.
Biri öldü de benim haberim mi yok?
¿ Alguien murió repentinamente que yo no me haya enterado... aún?
Hayır, biri öldü.
No, uno ha muerto.
Biri öldü, biri doğdu.
Unos mueren y otros nacen.
Hey, sonunda biri öldü.
Hey, mira. Alguien sí murió.
sadece biri öldü.
muere sólo una.
Biz de biri öldü sandık.
Hombre muerto a bordo.
Dün gece düvelerden biri öldü.
Nos hemos encontrado una vaquilla muerta.
- Biri öldü - bu normaldir.
¿ Sobre qué? - Un hombre ha muerto. Es lo habitual.
- Biri öldü.
Uno está muerto.
Biri öldü, öteki benim ve üçüncüsü Cole Thornton.
Uno está muerto, otro soy yo y el tercero es Cole Thornton.
Sadece biri öldü, Doktor.
Ha sido una sola baja, Doctor.
Biri öldü.
Alguien murió.
Kölelerinden biri öldü ve içkinin yarısı zavallı oğlanın kemiklerine dökülmesi gerekiyordu.
Murió uno de sus esclavos y la mitad de la bebida... debía ser derramada sobre los huesos del pobre chico.
Adamlarιmdan biri öldü.
Uno de mis hombres está muerto.
Biri öldü... ve tel kesiciler iyi kesmiyor.
Muerto. Y la cizalla no corta.
Paskalya öncesinde kloroform verdiğim hastalarımdan biri öldü.
Durante la Cuaresma se me murió un enfermo bajo el cloroformo...
Bu operasyon sırasında kardeşlerimizden biri öldü.
Durante el curso de esta acción, murió uno de nuestros hermanos.
Bu sabah stajyerlerimden biri öldü.
Un residente murió esta mañana.
Tavsanlarïnïzdan biri mi öldü?
¿ Algún conejo enfermo?
Belli ki Watson, onlardan biri, tören sözlerinin anlamını mirasçısına aktarmasından önce öldü.
Obviamente, Watson, uno de ellos murió antes de poder pasar el significado, del ritual a su heredero.
Biri mi öldü?
¿ Ha muerto alguien?
- Biri mi öldü bayım?
- ¿ Murió alguien, señor?
İyi biri değildi, öldü, bence uygun.
Era feo y está muerto, por lo tanto no me importa.
Bir zamanlar kadın olan biri, ama canına rahmet, öldü.
Para una que fue mujer pero, descanse en paz, es muerta.
Kardeşleri iki farklı bölgede... demokrasi ve küresel mücadelede öldü,... biri İspanya sadık güçlerinde gönüllü olarak... diğeri Almanya'da, Amerikan savaş muhabiri olarak.
Sus dos hermanos murieron en diferentes capítulos... la lucha global por la democracia... uno como voluntario en las Fuerzas legitimistas en España... el otro en Alemania, como corresponsal de guerra estadounidense.
Beyler 3 adam hapiste, biri kendi elleriyle 3 kişi öldü. Biri de kaçak... Ve ağır yaralı olduğunu düşünmek için nedenlerimiz var.
Bien, caballeros, hay tres hombres en la cárcel tres muertos, uno por su propia mano y un fugitivo, que según sabemos está herido de gravedad.
Bu yaratık yeni bir dünyadan çalışma arkadaşlarımızdan ikisi öldü, biri yaralı.
Dos colegas murieron y uno está herido.
Biri mi öldü?
¿ Se ha muerto alguien?
Biri hayatta, öbürü öldü.
Uno vivo y otro muerto.
Bakın Teğmen, ölmesi gereken biri varsa o da bu yerde yatan pislik parçasıdır. O öldü, Teğmen.
Mire, teniente, si un hombre alguna vez mereciera morir... era ese inútil, asqueroso pedazo de basura ahí tumbado.
Doğrusu bu. Öldü, yani artık öyle biri yok.
Está muerto, así que no existe.
Ne oldu? Biri mi öldü?
¿ Ha muerto alguien?
Eğlenceli biri olduğunu sanıyorum. O öldü.
Me gustaría conocerla.
O öldü. Herhangi biri gibi.
Està muerto, igual que cualquier otro hombre.
Herhangi biri gibi, tozlu bir fırtınada öldü.
El hombre murió en una tormenta de arena, igual que la muerte de cualquiera.
Geçen ay senin gibi biri gelmişti, ertesi gün öldü.
Hace un mes había uno como tú, pero se murió enseguida.
Aslında, seanslardan biri sırasında öldü. Transa girdiği sırada öldü. Transa girdiği sırada!
La verdad es que murió durante una sesión de espiritismo mientras estaba en trance, ¿ Ha comprendido?
Dün gece karakollarımızdan biri çatışmaya girdi. Üç asker öldü.
Ayer, una patrulla cayó en una emboscada y murieron 3 soldados
Başka biri de Surrey'de öldü bile. Bildiğim kadarıyla şu koca memlekette... bu Blondie'nin neye benzediğini bilen tek sefil piç kurusu sensin.
Ha dejado otro muerto en Surrey, y por lo que sé, en cada uno de los condados vecinos, y usted es el pobre cabrón que sabe qué aspecto tiene el tal Blondie.
Biri onu öldürdü, o öldü.
Alguien lo mató. Está muerto.
- Peki adamlarımdan biri neden öldü?
- Murió uno de mis hombres.
Sonra onlardan biri bana dokunmaya başladı ve bir silah sesi duydum ve Paul öldü.
Después uno de ellos puso sus manos sobre mí y hubo un disparo y Paul estaba muerto.
Conchis adında biri vardı, evet. Ama yıllar önce öldü.
Sí, había un hombre llamado Conchis, pero murió hace años.
Onlardan biri şu anda öldü...
Uno de ellos ya está muerto...
5 kameraman öldürüldü. Biri Almanya'da öldü.
Cinco cámaras han sido asesinados, uno en Alemania.
Altısı intihar etti, dördü düelloda öldü, biri de Viyana Operası balkonundan düştü.
Seis se suicidaron, cuatro murieron en duelos... y uno se cayó del balcón de la Sala de Opera de Viena.
Biri mi öldü?
Alguien ha muerto o...
Bunlardan biri orada hastalıktan öldü.
Uno de ellos murió allí a causa de una enfermedad.
Kurbanlardan biri olay yerinde, diğeri de hastanede öldü.
Uno murió en el acto y el otro camino del hospital.
öldürdün 19
öldürecek 16
öldüreceğim 51
olduğunu biliyorum 33
öldürürüm 37
oldu bil 39
öldüğünde 37
öldürür 25
öldürmek 62
öldürülmüş 50
öldürecek 16
öldüreceğim 51
olduğunu biliyorum 33
öldürürüm 37
oldu bil 39
öldüğünde 37
öldürür 25
öldürmek 62
öldürülmüş 50
öldük 27
oldu o zaman 19
öldürecekler 16
olduğun yerde kal 516
öldürdüm 50
öldürüldü 143
öldün mü 25
oldu bitti 17
öldür beni 219
oldu bile 25
oldu o zaman 19
öldürecekler 16
olduğun yerde kal 516
öldürdüm 50
öldürüldü 143
öldün mü 25
oldu bitti 17
öldür beni 219
oldu bile 25