Bu hayat translate Spanish
26,313 parallel translation
Bu hayatının haberi olacak.
Esta es la primicia de su vida.
Ve açıkcası bu hayatımı mahvediyor.
Y, francamente, está arruinando mi vida.
Sadece bu hayat benim ve yaşamak istiyorum, korkusuzca.
Es sólo la forma en que quiero vivir mi vida ahora, eso es todo. Sólo sin miedo.
- Evet. Bu hayatımın en büyük projesi.
Esta es la obra de mi vida.
Bu hayatımızın kumarı.
¡ Es una apuesta con nuestras vidas!
Seni bir kez kurtaramadım ve bu hayatımın en büyük hatası oldu.
No pude salvarte una vez... Y ese fue el mayor error de mi vida.
Bu hayatımda yediğim en lezzetli hamburger.
Esta es la mejor hamburguesa que he comido en mi vida.
Bu hayatımın en heyecan verici anı.
Este es el momento más emocionante de mi vida.
Şimdiyse, bu aptal evde öylece tek başıma oturuyorum bu hayatı hak etmek için ne yaptığımı düşünüyorum.
Y entonces me siento aquí solo en este pequeño apartamento estúpida... preguntándose qué demonios le pasó a mi vida.
Frank, diğer adıyla Anatoly bu cinayeti çözmemiz için kilit nokta bu yüzden beyler hayatını delik deşik edin.
Frank, alias Anatoly, es la clave para resolver los asesinatos... - Averigüen todo sobre su vida.
Bütün hayatımı Greg gibi insanlara bu kasabayı savunarak harcadım.
He pasado toda mi vida defendiendo este pueblo de gente como Greg.
Bu acınası hayatın her bir acınası anını hissetmek istiyorum.
Quiero sentir cada momento miserable de esta miserable vida.
Bu gerçek hayat.
Muy en serio.
Bu bahçenin içinde hayatımızın bir amacı, düzeni olduğunu fark etmeden bahçenin güzelliğine hayret ederek yaşadık.
Viviendo durante todas nuestras vidas en un jardín, maravillándonos de esta belleza, sin darnos cuenta de que hay un orden para ello, un propósito.
Hayatımı adadığım şey bu.
Esa es la obra de mi vida.
Bu işe hayatımı adadım.
He entregado mi vida a este trabajo.
Hayatımı bu gezegeni korumaya adadım.
He dedicado mi vida a la protección de este mundo.
Ve hayatını bu ülkeyi güvende tutmaya adadı.
Y dedicó su vida a mantener este país a salvo.
Mary bu yöntemle neden arkadaşının hayatını riske atsın ki?
¿ Por qué María arriesgaría la vida de su amiga de esa forma?
Hayır benim hayatım bu.
Esta es mi vida.
Eğer ayık kalırsam hayatımda ki her şeyin düzeleceğini söyleyip söz vermiştiniz. ve ilginçtir ama sonunda bu oluyor.
Me prometieron que si permanecía sobrio... todos mis problemas se arreglarían solos... y, por increíble que parezca, por fin está pasando.
Yaptığın her neyse bu şekilde hayatını değiştirmenden etkilendim.
Bueno, sea lo que sea lo que hayas hecho, estoy impresionado con la forma en la que has cambiado tu vida.
Hayatımda hiç bu kadar üzgün olmamıştım.
Nunca he estado siento más en mi vida,
Bertie ile anlaşmamıza göre ben her şeyi bırakıp sürgünde sessiz bir hayat yaşayacaktım, karşılığında da bana maaş bağlanacaktı. Ama bu anlaşma benim hayatım boyunca sürmeliydi, onun hayatı boyunca değil!
Bertie y yo acordamos que lo dejaría todo, me exiliaría y pasaría desapercibido a cambio de una pensión que claramente duraría toda mi vida, no la suya.
Bunu biliyorum ve biliyor musun hayatının geri kalanında ne kadar utanç ve başarısızlık olacağını bilmiyorum ama bu hafta başardığın şeyi kimse senden alamaz.
Ya lo sé, ¿ y sabes qué? Cualquier vergüenza o fracaso que puedas cometer el resto de tu vida, nadie te podrá quitar nunca lo que has conseguido esta semana.
Hayatımın en güzel anı bu!
¡ Es el mejor momento de mi vida!
- Bu gece hayatımızı tam anlamıyla birlikte yaşamaya başlayacağız.
- Esta noche, empezaremos nuestra vida, verdaderamente juntos.
Bu, hayatımızın bir sonraki aşaması.
Esta es la siguiente fase de nuestra vida.
- Baban hayatını bu uğurda verdi.
Tu padre dio su vida por ello.
Korkarım ki bu zavallı hayatımda bir realist olup çıktım.
Hombre, me temo que me convertido en un realista en mi estado de fracasado.
Hayatımda hirbirşeyden bu kadar emin olmamıştım.
Nunca he estado más seguro de nada en mi vida.
Bu anın hayatını belirlemesine izin verme.
No dejes que este momento, defina el resto de tu vida.
Diamond'ın hayatı boyunca bu etkinliğe giriş hakkı var.
Diamond tiene una invitación permanente a este evento de por vida.
Bütün hayatın boyunca bu işten uzak durmaya hazır mısın?
¿ Está realmente dispuesto a alejarse de un trabajo que es toda tu vida?
Eğer ameliyat almazsak kompartman sendromuna girecek bacağına kan akışı kesilecek ki bu kesinlikle onu öldürebilir. Yani, yine hayatı tehlikede.
Si no la operamos, va a tener un síndrome compartimental, cortando el suministro de sangre de la pierna, lo cual lo máximo que podría hacerle es matarla, entonces, otra vez, pone en riesgo la vida.
Bütün hayatın boyunca bu işten uzak durmaya hazır mısın?
¿ Estás realmente lista para alejarte del trabajo que es toda tu vida?
Normal bir hayat yaşıyor olsaydım bu bir sorun olmazdı.
Y eso estaría bien si fuese a vivir una vida normal.
Bu isimsiz kaynak her kimse... bir çok hayat kurtardı.
Quien sea esta fuente anónima, acaba de salvar muchas vidas.
Bu evdeki erkekler benimle konuşmaya başlamazsa yemin ederim hayatı her birinize zindan ederim.
¡ Si los hombres de esta casa no empiezan a hablar conmigo, juro por Dios que haré la vida miserable a cada uno de vosotros!
Şey, bu uçuş hayatımın en uzun 45 dakikası olacak desenize.
Bueno, puedo decir que este va a ser el vuelo de 45 minutos más largo de mi vida.
Bu nedenle hapisten çıkınca Remy hayatına çeki düzen vermiş.
Bueno, es es porque una vez que salió de la cárcel, Remy volvió a su vida.
- Acil serviste bu kızın hayatını kurtarmak için bize zaman kazandıracak tek bir prosedür var.
Este es el procedimiento que podemos hacer para comprar el tiempo para salvar la vida de esta chica en la sala de emergencias
Hayatınız boyunca bu yemeği hatırlayacaksınız.
Usted recordará esta comida para toda la vida.
Hep bu şekilde hayatını riske atıyorsun, değil mi?
Siempre tienes que arriesgar tu vida así, ¿ verdad?
Hayatını bu şekilde tehlikeye atmaya devam etmek istiyorsan uzan.
Si quieres seguir con tu amado trabajo... de poner tu vida en peligro, recuéstate de nuevo.
Hayat bu tür hatıralar için çok değişken.
La vida es demasiado fluido para tales recuerdos.
Bu onun hayatını daha az mahvedeceksin demek mi oluyor?
¿ Eso quiere decir que vas a hacer su vida menos infernal?
Tacize uğradın, bodrumda kilitli kaldın eski hayatını unuttun, bu şekilde gerçek Mina'nın bilebileceği şeyleri hatırlamakta zorlandığında kimse senden şüphelenmeyecekti.
Usted fue abusada, encerrado en un sótano, has olvidado tu vieja vida ; de esa manera, nadie podría sospechar cuando tuvo problemas para recordar cosas la verdadera Mina habrían sabido.
Bu, tam istediğim tarzda bir hayat.
Esta es exactamente la clase de vida que quiero.
Tam da özlediğim hayat bu.
Esa es exactamente la vida que anhelo.
Hayatında bu uygulamayı hiç kullanmamış bir adam bilmişlik yapmaya çalışıyor.
Sonaba como un tipo que jamás usó la aplicación haciéndose el sabelotodo.
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayat güzel 31
hayatta 78
hayatın 30
hayatımda 29
hayata 34
hayatını yaşa 16
hayat dolu 30
hayattayım 45
hayatımda ilk kez 38
hayat çok kısa 40
hayatta 78
hayatın 30
hayatımda 29
hayata 34
hayatını yaşa 16
hayat dolu 30
hayattayım 45
hayatımda ilk kez 38
hayat çok kısa 40