Bunlar mı translate Spanish
24,787 parallel translation
Bunların daha mı az hayal kırıklığı yaratacağını düşünmeliyiz?
¿ Y pensamos que serán menos decepcionantes?
Tamam bunları çaldım, tamam mı? Üzgünüm.
Vale, he robado esto, ¿ de acuerdo?
Dışarıda geçirdiğimiz süre boyunca bulabildiklerimiz sadece bunlar. Hâlâ hayatta olma başarımızın yanında tabii.
Eso es lo que tenemos para mostrar por nuestro tiempo afuera... además del hecho de que seguimos con vida.
Bunları geri götürmemiz lazım.
Tenemos que llevar esto de regreso ahora.
- Bunları nereye koyalım?
¿ Dónde los quieres poner?
Çok güzel. Bu aptal şey tüm bunları durduracak mı?
¡ Qué preciosidad! ¿ Entonces ese trozo de mierda va a parar este espectáculo de monstruos?
Bak, yaşanan tüm bu çılgınca şeylerden dolayı bunları sana yemek yerken anlatmadım ama tekrar birlikte olmaktan çok mutluyum.
Mira, no te conté esto mientras que comíamos por toda esa mierda que está sucediendo, pero de verdad estoy contento de que estemos juntos otra vez.
Ama ben tüm bu bokları, tüm bunları seni dışarı çıkarmak için yaptım.
Pero todo lo que he hecho, toda esta mierda, era para sacarte de aquí.
Hayır. Bunları buraya hatırlatıcı olması için topladım.
Las he coleccionado como un recordatorio.
Bunları yapabilmek için emar makinemizi parçaladım ben de. Elektromıknatıslar.
Entonces desarmé nuestra máquina de resonancia magnética para armar estos... electromagnetos.
Demek istediğim yani bütün bunlar bittiğinde hayatımı yaşamak için eve döneceğim ben.
Creo que lo que trato de decir es, ya sabes, cuando todo esto termine, regresaré a casa para vivir mi vida.
Kaçaklar buradan çıkarken her yeri soyup soğana çevirdiler ama bunları buzlukta saklamıştım.
Los desertores vaciaron este lugar cuando se fueron Pero tenía esto escondido en el freezer.
Bunlar yeni satış elemanlarımız.
Son nuestra gente de ventas.
- Bunlar onlar mı?
- ¿ Son ellos?
Yapılması gerekenler var ve bunlar için birbirimize ihtiyacımız var.
Hay trabajo que hacer y nos necesitamos los unos a los otros para hacerlo.
Bunların olacağını bilseydim lisede İspanyolca dersi alırdım.
Si hubiera sabido que esto iba a pasar, habría tomado español en la secundaria.
Bay Slave, bunlar çok karmaşık diplomatik meseleler tamam mı?
Señor Esclavo, todo esto son cosas diplomáticas complicadas, ¿ oquei?
Kyle, bunlar çok ciddi diplomatik meseleler, tamam mı?
Kyle, todo esto es cosa diplomática muy seria, ¿ oquei?
Ike, tüm bunlar bitince, senin ağzını temizlememiz gerek. Git kendi ağzını temizle amına koyayım.
Ike, cuando esto termine necesitaras lavarte la boca limpiate tu conchale vale boca
- Benim mirasım bunlar.
- Es mi futura herencia.
Evet, sanırım tüm bunlar yürekten gelen kişisel bir özür anlamına geliyor.
Sí, supongo que esto se refiere a una disculpa personal directamente de mi corazón.
d Bir demet uyumsuz ayaktakımı d d Ve hiç iyi bir şey yok rub-a-dub d d Nasıl kazandırırım bunları d d Beyzbolda d d Ve aşkta?
* Y un vagabundo nada bueno * * ¿ Cómo puedo convertirles en unos ganadores * * en el béisbol * * y en el amor?
Bunlar kötü çocuklar mı?
¿ Estos son los chicos malos?
Bunlar benim bebek evi eşyalarım mı?
¿ Ese es el mueble de mi casa de muñecas?
Bana en çok istediğin şeyin bunların arkasındaki şerefsizi yakalamak olduğunu söyledin. Grigory, Anya ve Sergei için adaleti sağlamama yardım et.
Dijo que sólo le importaba atrapar al culpable.
Bunlar başka birinin değil, benim kararlarım!
¡ Estas son mis decisiones! De nadie más.
Tüm bunlar birden sona erseydi, biraz rahatlamaz mıydık?
¿ No sentiría cierto alivio si todo acabara?
Biliyor musunuz ben bunları yazayım en iyisi.
Bien. ¿ Sabéis qué? Voy a... escribir esto.
Ben bunların alayını alayım.
Lo cogeré todo.
Adamımızın kurbanlarının takma adlarına bakılırsa Fort Rozz'dan gelme beş mahkummuş bunlar.
Basado en los alias humanos de las víctimas de nuestro hombre, creo que en realidad eran cinco prisioneros alienígenas de Fort Rozz.
Üzgünüm, bunların hiçbirini bilerek yapmadım.
Lo siento, no fue mi intención que nada de esto suceda.
Bunları çok iyi kullanacağım.
Voy a poner a buen uso.
Ve bunların bağzılarının arka bahçenizde olduğunu ve belki daha da dikkatli dinlerseniz yardım isteyen ruhun kendinizinki olduğunu bulursunuz.
Y se dará cuenta que algunas de ellas están en su patio y tal vez si escucha aun más detenidamente, descubrirá que el alma que requiere cuidado es la suya.
Umarım, hepimiz tüm bunları geride bırakırız.
Sólo espero que podamos superar esto.
Anne bunların aslı var mı?
Madre, ¿ hay algo de verdad en esto?
Bunlar arkadaşlarım Christy ve Bonnie.
Estas son mis amigas, Christy y Bonnie.
Anahtar seremonisi için bu ayakkabıları mı yoksa bunları mı istiyorsun?
De acuerdo, quiere esto zapatos o estos zapatos para la ceremonia clave
- Bunlar üst kattan mı?
- ¿ Son de arriba?
- Bunları nereye koyalım?
- ¿ Dónde quiere éstas?
Şartlarım bunlar.
Esas son mis condiciones.
- Aynı zamanda neredeyse bütün bunları aşk için bir kenara atacaktım.
- Y además, casi lo echo todo por la borda por amor.
Bak Elaine. Bunların hepsi çok fazla. Ama bu sene seks yaptığım ilk insan sen olamazsın.
Mira, Elaine, esto es demasiado, y sin ofender, pero no puedes ser la primer persona con la que tenga sexo este año.
bunlar tamamen... elmas mı?
¿ es todo de... diamantes?
Tüm bunlar nasıl başlamış kendim bakacağım.
Averiguaré cómo empezó todo esto.
Eğer Jodi aradığında açsaydım bunların hiçbiri olmazdı.
Claro que, Si hubiera cogido la llamada de Jodi, Nada de esto habría ocurrido.
Rica ederim. Bunları kendim hazırladım.
Los hice yo misma.
Bacaklarım merdivenleri tırmanıp kapıdan çıkıyor. Üst kısmım ise burada bunları yazıyor.
Mis piernas suben las escaleras y salen por la puerta, mi mitad superior, aquí escribiendo.
Tüm bunları bilen ve tanıdığımız tek kişiye gidip soracağım.
Voy a preguntar a la única persona que sabemos que está centrada en todo esto.
Hiç bırakmasaydım bunların hiçbiri olur muydu?
Pero si nunca lo hice, ¿ está pasando algo de esto?
Bunları geri almamızı sağlama ihtimali olan bir görev için ölmeye hazır mısın?
¿ Está dispuesta a morir aquí por la oportunidad de que podamos deshacer esto?
Sana inanmasaydım bunların hiçbirini yapmazdım.
Sabe que nunca habría hecho nada de esto si no creyese en usted.