Bıra translate Spanish
319 parallel translation
Histerikler gibi davranmayı bıra...
Dejen de actuar con histeria.
Bırak ya, o süslü hatunlar varken bana sıra mı gelir?
Anda, tu con todas tus damas elegantes. Qué queda para mi?
Atı kiralık ahıra bırakırım, yarın oradan alırsın.
Dale fuerte a los españoles por mí. - Lo haré.
Sizi ağırlamaktan şeref duyduk. Umuyorum, kızlara iyi bir hatıra bıraktık. Hatırlayıp kendilerini teskin edecek bir hatıra.
Quisiera dar a las chicas un recuerdo antes de que se vayan del que pueden sacar fuerza.
Saygı duyduğum, sevdiğim bir dostuma, bir hatıra bırakayım demiştim.
Pensé que me gustaría dejarle algo a alguien que respeto.
Kazılar başladığından bu yana meydana gelen, en sıra dışı şey. Bir insan bedeninin lavlarda bıraktığı boşluğun kalıbını çıkaracaklar.
Van a reproducir la figura, en el vacío, que un... cuerpo humano dejó en la lava.
Yüz kadarını kasaba alır. Yolun sonunda alıcı bulabilirsiniz. Diğerlerini çayıra bırak ve yavaş yavaş otlasınlar.
Podemos llevar algunos centenares a la ciudad, el resto puede pastar aquí.
Eşim bir yarış kulübüne üye. Bu yüzden ara sıra çocuğu evde bıraktığımız olur.
Mi marido pertenece a un club de carreras de autos y eso nos obliga a tener que dejarlo alguna vez en casa...
İki atı serbest bırak ve katıra dinamit yükle.
Esconded vuestros caballos y las mulas.
Rüzgar perdesi olarak kenarda bir sıra ağaç ve nehir sınırı olarak güneyde birkaç ağaç bırakacağım.
Dejaré una franja para protegerlo del viento y algunos en el sur para el agua.
Onu benim için ahıra bırakır mısın.
¿ Podrías llevarla a los establos?
Ara sıra arabayla bırakırdım.
Le había llevado en el coche alguna vez.
Bırak yoksa seni ahıra yollarım.
¡ Suéltame! ¡ Si no te enviaré a la caballeriza!
Ara sıra küçük sırlarımı bana bırakmalısın Abdul.
A veces debes permitirme mis pequeños secretos, Abdul.
Zıplayan bir Arap gibi ortalıkta dolaşabilirsin içerideki her şeye kılıç sallayan, dünyanın yarısında yara izi bırakan... -... ama aynı şeyi başkasının yapmasına sıra gelince? Hayır, olmaz!
Tú puedes andar eufórica... hiriendo y despedazando a medio mundo, pero si otro quiere hacerlo... ¡ Oh, No!
Bir çocuk onu bana hatıra olarak bırakmıştı ben de yemek odasındaki bir çekmeceye koymuştum.
Era un cuchillo que me dejó un chico de recuerdo. Lo tenía guardado en el cajón del comedor.
Ara sıra bana keçileri bırakıyordu.
Y me daba caurita de vez en cuando.
Ara sıra onu eve bırakırsın.
Llévala a comprar alguna vez.
Sıra bize geldi. Ama oğullarımı yalnız bırakmayacağım.
Cabalgaré contigo, pero no puedo estar mucho tiempo fuera.
Sana kuleyi hatıra olarak bırakıyorum.
Te dejo... la torre como un recuerdo.
Beni bir çadıra götürdüler ve orada bıraktılar.
Me llevaron a una tienda de campaña.
Ziyarete gelen şu erkekler, partilerin bitiminde, ara sıra seni evine bırakan kişiler olmasın?
Pueden esos visitantes haber sido los hombres que a veces la llevaban a casa después de las fiestas?
Onu manastıra bırak. Lütfen onu koruyacağına söz ver.
Llevela al convento... por favor prometame que la protegera...
Hayatından geçen bütün bu kadınların onda bir iz bıraktığı kesin. Bir hatıra.
Pero, de todas estas mujeres de su vida, hay algo que perdurará.
Sınıra vardığınız zaman, çikolata kutusunu koltukta bırak.
Cuando llegues a la frontera... deja la caja de bombones sobre el asiento. Julia.
Gülümseyen Buddha'mın bir kısmını sana hatıra bırakıyorum.
Te dejo un recuerdo, una de las caras de mi Buda sonriente.
" Sana gülümseyen Buddha'mın bir kısmını hatıra bırakıyorum.
" Te dejo un recuerdo - Una de las caras de mi Buda sonriente.
Beni zor durumda bıra...
Me estás poniendo...
Şu sıra dinleniyorum ve insanlar paralarını evinde bırakmıyorlar artık.
Ahora descanso. Y la gente no deja el dinero en casa.
Ben, Mumm-Ra kötülüğün yaşayan kaynağı, seni serbest bırakabilirim.
Yo, Mumm-Ra la fuente eterna del mal, puedo liberarte.
Şimdi, ara sıra hayır diyor diye düşünüyorsunuzdur özellikle Pete beni bir bombaya bakıcılık yapmam için okyanusun ortasına bırakmak istediğin de.
Ahora, debes pensar que digo no una vez cada tanto. Especialmente cuando Pete quiere ponerme en el medio del océano para hacer de niñera de una bomba, pero no.
- Yarıda bırakıp sınıra kadar kaçmak zorunda kaldım.
Tuve que escaparme de la frontera.
Pek değil, Dawson. Bazı sıra dışı ayak izleri bırakmış.
Ha dejado unas raras huellas.
Baltimore Tren Garı'ndaki bagaj bölümünde, sana bir hatıra bıraktım.
"Recuerdos para ti en la consigna de Baltimore Central".
Bana bıraktığın tek bir hatıra.
~ Todo lo que has dejado, un recuerdo. ~
- Hayır. Beni manastıra bırakmışlar.
Me encontraron en la puerta de un monasterio.
Eğer sabit şamandıra bırakırsak, o bize, hızımızı ve mesafemizi doğrulamak için... sabit bir referans noktası olacaktır.
Si soltamos un radiofaro fijo y nos alejamos en línea recta, tendremos una referencia en cuanto a velocidad y distancia.
Kaptan, bu az önce bıraktığımız sabit şamandıra.
Capitán, es el radiofaro fijo que acabamos de soltar.
Joey, Joey, Joey, bir kızı hamile bırakmanın günahı yüzünden manastıra girmek.
Joey, Joey, Joey, entró al convento por dejar a una chica embarazada.
... ve herkesi ardında bırakıp ahıra gitti.
Dejó a toda esa gente esperando y se fue al taller.
- Sıra sende tatlım. Tamam mı Bay B?
- Ahora tú. ¿ De acuerdo, señor B?
Herhalde peşin sıra, bıçakla filan dolaştığımı zannediyorsun.
Supongo que crees que te atacaré con un cuchillo.
Ara sıra balık yemezseniz kırmızı etten de bıkarsınız. Hiç şunu düşündünüz mü?
Pero ¿ sabes qué?
Yarın, kendisi bir telgraf alacak, ilaçlarının olduğu bavulu Ohio'da kalmış, New York'taki hasta bir adamdan.
Mañana rec ¡ b ¡ rá un telegrama de un enfermo en Nueva York, cuya med ¡ c ¡ na está en su equ ¡ paje en Oh ¡ o.
- 20 B bölümünde, ilk sıra.
- 20 en la B, primera galería.
- 17 B bölümünde, ikinci sıra.
- 17 en la B, segunda galería.
Bir akşam üstü, gizlice ahıra girdim. ... ve kan gelene kadar bıçakla kestim.
Una tarde, me deslicé en el granero... y usé un cuchillo hasta que la sangre comenzó a chorrear.
Bir akşam üstü, gizlice ahıra girdim. ... ve kan gelene kadar bıçakla kestim.
Una noche me escondí en el corral con un cuchillo y ataqué a un animal hasta que corrió la sangre.
Bunlar, çok keskin olmayan bir bıçakla kesilmiş bunlar ise bir sıra eksiksiz ve harika diş tarafından tepelerinden ısırılarak koparılmış!
Estos han sido cortados con un cuchillo no muy afilado y a estos les han mordido las puntas con un conjunto de espléndidos dientes.
Yaralar sıra dışı,... kavisli, doğuya özgü bir bıçak olmalı.
Las heridas son bastante curiosas. Seguramente realizadas con algún tipo de puñal oriental curvo.
Şimdi, eğer o Kızılderililer kutsal destanlarından bir hatıra istiyorlarsa bir yüz kalıbı alsınlar.
Si esos indios quieren un recuerdo de su leyenda sagrada... que hagan un molde.
bira 266
bırak 1242
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
bırak 1242
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
biraz yorgunum 69
bırakmam 34
bıraktım 124
birazdan geliyorum 76
bırakmayacağım 38
biraz ister misin 172
biraz uyu 104
bırakın beni 769
biraz daha 472
biraz daha iyiyim 16
bırakmam 34
bıraktım 124
birazdan geliyorum 76
bırakmayacağım 38
biraz ister misin 172
biraz uyu 104
bırakın beni 769
biraz daha 472
biraz daha iyiyim 16
biraz sonra 59
biraz daha dayan 42
biraz daha var 16
biraz dinlen 152
birazdan görüşürüz 75
bırakacağım 37
biraz daha kal 33
biraz bekle 203
bırak onu 1012
biraz sakin ol 53
biraz daha dayan 42
biraz daha var 16
biraz dinlen 152
birazdan görüşürüz 75
bırakacağım 37
biraz daha kal 33
biraz bekle 203
bırak onu 1012
biraz sakin ol 53