Bızım translate Spanish
13,895 parallel translation
Sadece internetten bir şey yapmaya çalışan bir çocuksunuz ve işi yarım bıraktınız!
¡ Solo es un chico que trató de hacer algo a partir de Internet e hizo una chapuza! - No, es mejor.
Seni capslerin ile yalnız bırakayım.
Te dejo con tus memes.
Çocuklarımızı rahat bırak!
¡ Deja a nuestros niños en paz!
Bu sefer bütün melekler birleşecekler. Anlaşmazlıklarımızı bir kenara bırakıp büyük patronlara cenneti ele geçirilmekten nasıl koruduğumuzu göstereceğiz.
Este es el momento para que todos los ángeles nos reunamos, dejemos a un lado nuestras diferencias, y mostremos a los altos mandos cómo evitar que el Cielo sea tomado por la fuerza.
Ona onu serbest bırakamayacağımızı söyleyeceğiz.
Hagámosle saber que no se la tenemos jurada, porque no es así.
Bizi biraz yalnız bırakır mısın lütfen?
¿ Podrías dejarnos solos un segundo, por favor?
Öz kızımı sırf ondan uzak olsun diye bakımevine bıraktım.
Entregué a mi propia hija en adopción para alejarla de él.
Umarım babanız öldükten sonra tüm yaşananları geride bırakırsınız.
Espero que ambas lo hayáis dejado atrás ahora que tu padre ha fallecido.
Çünkü aradaki fark muazzam boyutta insanların çıkıp "A mı, B mi, C mi?" diye sorması bile mantıksız olur.
Porque la diferencia es tan grande, que no merece la pena preguntar, "¿ Será A, B o C?".
Kaos gibi göstermemiz lazım polisi darmadağın bir olay yerinde bırakmalıyız.
Solo necesitamos que parezca un caos, para dejarle a la policia una escena del crimen que sea un desastre.
Z, Y, X, W, V, U, T, S, R, Q, P, O N, M, L, K, J, I, H, G, F, E, D, C, B, A.
Z, Y, X, W, V, U, T, S, R, Q, P, O, N, M, L, K, J, I, H, G, F, E, D, C, B, A.
Ama Kenny burada arabasız kalacak, yani onu derse bırakmak zorunda kalabilirsiniz. Bu konuda bir şeyler yapmamız lazım.
Pero Kenny estará aquí sin auto, así que tal vez tengan que llevarlo a sus clases.
Şimdi kızıyla aynı evde yaşıyorum ve bana tamamen yabancı olan babamla çalışıyorum. Bütün hayatımı ve ailemi geride bıraktım. Eski hayatım yok oldu.
Me llevó a vivir en su casa, con su hija... y trabajar con el tipo extraño que me adoptó como padre... y dejé atrás mi vida entera y mi familia ya no existe.
Yani kızla yatabilmek için beni zor zamanımda yalnız mı bırakacaksın?
Sí, creo que la conozco. ¿ Así es que me estás abandonando en mi momento de necesidad para tener relaciones?
Bir adım atarsan sandalyeye varacaksın ve bırakacağız.
Dame un paso, te sientas en esa silla y podemos parar.
Sizi bilemem ama, ben kendi şahsım adına ırklarımıza karşı yapılan bütün nefret söylemlerinden ve tacizlerden bıktım usandım artık. Etrafta artık yeni bir düşmanımız var.
All right, todos, escuchen no los conozco, pero, estoy enfermo y cansado de los discursos de odio y microagresiones contra nuestra especie tenemos un nuevo enemigo...
Kızı ben eve bırakırım.
Me pasaré la chica a su casa.
Haydi onları yalnız bırakalım!
Vamos a darles la privacidad!
Dostum, bugün bizim yıldönümümüz biraz incelik gösterip bizi yalnız bıraksan güzel olmaz mı?
En realidad, amigo, hoy es nuestro aniversario, así que si usted sería tan amable, un poco de intimidad sería bueno?
Seni yalnız başına mı bıraktı?
¿ Qué, te ha dejado sola?
Korumaları silahsız bıraktım ki kuru sıkılar oyunda yegane kalsın.
Desarmé la guardia para la pistola con balas de fogueo era el único en el juego.
- Ne desem. Arkadaşlarım yeni Star Wars filmini izlemeye gitmek yerine sevgilimi doğum gününde yalnız bırakmamamı söylüyor.
Bueno... mis amigos me dicen que no debería abandonar a mi novia en su cumpleaños para ver la nueva película de Star Wars.
Dylan'la bıraktığımız yerden devam ettik.
Dylan y yo lo recogimos de donde lo dejamos.
Sizi yalnız bırakalım.
Vale, os dejaremos solos a los dos.
Tamda bizim bıraktığımız gibi bir yıkıntı.
Está destrozada. Justo como la dejamos.
Seni onunla çok fazla yalnız bıraktım.
Siento... haberte dejado solo con ella tanto tiempo.
Aşkımızı saklamaktan bıktım.
Mira, estoy harto de esconder nuestro amor.
Mesaj bırakırsanız sizi ararım Mahalo.
Deja tu mensaje y te devolveré la llamada, mahalo.
Z Şehri topyekûn yıkımı atlatmış olsa da düşmedik yer bırakmayan meteor parçaları sebebiyle harap biçimde.
Mientras Ciudad-Z evitó ser destruida por un meteoro gigante los fragmentos del meteoro destruido han dejado una gran cicatriz en la ciudad.
Burada olduğumuzda, kişisel sorunlarımızı dışarda bırakıp Chicago vatandaşlarını korumaya odaklanmaya yemin ettik.
Aquí, tenemos un juramento de poner nuestros problemas a un lado y enfocarnos en proteger a los ciudadanos de Chicago.
- Ismarladığımızı söyleyen üç mesaj bıraktım.
Le dejé tres mensajes que lo invitábamos.
Elimizde, Roger Maddox ile seni birlikte gören üç farklı görgü tanığımız ve Maddox'ın emriyle seni konaklama yerine bıraktığını söyleyen Jeffrey Mulkey'in ifadesi var.
Tenemos tres testigos que te vieron con Roger Maddox y, tenemos el testimonio de un tal Jeffrey Mulkey que dice que te trajo al hotel por órdenes de Maddox.
- Evet,... ve taşıdığınız taze meyve ve sebzeler... Sanırım onları da yol kenarına bırakırdınız.
- Sí... y su carga de frutas y verduras... supongo que la tiraría junto al camino.
Mesajınızı bırakın, daha sonra sizi arayacağım.
♪ Déjame un mensaje ♪ ♪ Voy a llamar de vuelta. ♪ LATIN LOVER NARRADOR :
Bıraksınlar herkes gibi hayatımızı yaşayalım.
Que nos dejen vivir en paz, llevar una vida normal.
En iyisi seni biraz yalnız bırakayım, Şefim.
Te dejaré con tus pensamientos... maestro.
Orada seni tek başına bıraktığımızı düşünmemen için bir arayayım da birkaç şeyi konuşalım istedim. - Tamam.
Quería hablarte sobre un par de cosas, para asegurarme de que no te sintieras abandonado.
Garajdan aldığınız bıçakla mı?
¿ El cuchillo que encontraron en el garaje?
31 Ekim 2005 Pazartesi günüyle başlayan o hafta ile ilgili Dassey Kardeşleri bıraktığınız sırada gördüğünüz ve aklınızda kalan bir şey var mıydı?
Durante la semana que empezó el lunes 31 de octubre de 2005, ¿ recuerda haber visto algo que después haya recordado cuando dejó a los chicos Dassey el lunes de esa semana?
Beni bu hayvanlarla yalnız mı bırakıyorsun?
¿ Me dejarás solo con estos animales?
Bir yandan, sanki hiç zaman geçmemiş de, sanki bıraktığımız yerden devam etmişiz gibiydi.
Por un lado, se siente como ningún tiempo ha pasado Y que acabamos de tipo de recogimos donde hemos dejado.
Sadece sorumuza cevap ver ve seni yoluna bırakacağız, tamam mı?
Sólo responda las preguntas y podrá irse.
Köleliği geride bıraktığımız anlamına geliyor.
Eso significa cuando éramos todos esclavos.
Korkarım hükümeti uzun zaman evvel ardınızda bıraktınız.
Me temo que dejó el gobierno atrás hace mucho ya.
O yüzden yukarı çıkıp Çin çayınızı için, tamam mı? Bu işi bize bırakın.
Asi que regresen a su fiestita de te oriental y dejen que nos encarguemos.
Ama tabi evlilik akdinin gereği olarak, savaşçı yeteneklerinizi bir kenara bırakmanızı istemek durumundayım.
Pero debo añadir : Requeriré que retire su habilidad guerrera...
Hayır, o bıraktığınız kötü adam var ya... eski kız arkadaşımı kaçırdı.
No. ¿ Recuerdas al tipo malo al que dejaron escapar? Secuestró a mi chica.
Arabalarımızı burada bırakmamız sorun olur mu?
- ¿ Podemos dejar aquí los autos?
Tamam, hadi bugün anneleri bunun dışında bırakalım Rich ve kafamızı oyuna verelim, biraz basketbol oynayalım, tamam mı?
De acuerdo, hoy dejemos a las madres fuera de esto, Rich, y pongamos nuestra mente en el juego, juguemos baloncesto, ¿ de acuerdo?
Bunu söylemek acı veriyor ama hemen geçerli olacak şekilde modelliği bırakıp bir keşiş yengeci gibi yalnız yaşayacağım.
Lamento decir que a partir de este momento, me retiraré del modelaje... y viviré solo, como cangrejo ermitaño.
Onu bırakacağımızı sanıyorlarsa çok yanılıyorlar.
¿ Creen que vamos a dejarlo? Están locos.
bizim 255
bizim evimiz 18
bizimkiler 34
bizimle 42
bizimle kal 47
bizimki 17
bizim değil 34
bizim gibi 50
bizim de 22
bizimle misin 23
bizim evimiz 18
bizimkiler 34
bizimle 42
bizimle kal 47
bizimki 17
bizim değil 34
bizim gibi 50
bizim de 22
bizimle misin 23