Dogru translate Spanish
224,877 parallel translation
Hepsi doğru.
Todo verdad.
Bir şeyler doğru gelmiyor.
Hay algo que no entiendo.
Doğru elbette.
Claro. Por supuesto. Eso.
Doğru, evet.
Eso es, sí.
Doğru Güzel açıklama. Biliyordum.
Bien, una explicación perfectamente adecuada.
Doğru, şey... uzun uzun düşündükten sonra tüm yanan kılıç planının...
Ya. Bueno, eh,... después de una cuidadosa consideración, hemos decidido que todo este plan de la Espada Ardiente es una mierda de idea.
Yani doğru.
Así que es verdad.
Polis ve FBI ajanları şu an oraya doğru geliyorlar.
Agentes de la policía y del FBI van de camino.
Doğru.
Cierto.
Doğru olmamasını istedi.
No quería que fuese cierto.
Ona doğru uzanıp bileğine ya da boynuna bakmalısın.
Tiene que cogerle la muñeca o el cuello.
Ona doğru uzan ve nabız hissediyor musun söyle.
Extiende el brazo y dime si notas algo.
- Bana doğru konuş.
Solo háblame a mí, ¿ está bien?
Başkanın aradığı doğru mu?
¿ Es cierto que recibieron una llamada del presidente?
Doğru olanı yapmaya çalıştım.
Estaba tratando de hacer lo correcto.
Veronica, pıhtı oluştu ve akciğerlerine doğru gidiyor.
Verónica, tienes un coágulo y viajó a tus pulmones.
Doğru olmayabilir.
¡ Podría no ser cierto!
- Doğru olmayabilir.
- Podría no ser cierto.
O zaman doğru olup olmadığını öğrenelim.
Bueno... averigüémoslo.
İleriye doğru git.
¡ Quédate ahí!
Bu tarafa doğru git.
Muévete. Muévete hacia aquí.
Bu tarafa doğru git.
Ve por allí.
Nereye doğru gidiyorlardı?
¿ Hacia qué dirección iban?
Beraber şu tarafa doğru gittiler.
E iban... Iba en esta dirección. Y...
Kenarına doğru.
Justo en el borde.
Bu hareket ediyor, kişiden kişiye doğru hareket ediyor.
De... De persona a persona.
Bir katilin etrafta dolaşmasına izin veremeyiz. Doğru.
Bueno, no podemos tener a una asesina caminando por ahí.
Birbirimizi tanımıyoruz sana doğru yürüyorum ve sen iyi görünüyorsun.
No nos conocemos, y me acerco a ti y te ves bien.
Sana doğru yürüyorum ve elini tutuyorum.
Me acerco a ti, y...
Doğru söylediğini n ereden bileyim?
¿ Cómo sé que estás diciendo la verdad?
Sanırım bilmiyorsun, ama doğru.
Supongo que no sabes, pero lo hago.
- Doğru.
- Es cierto.
- Doğru.
- Sí.
Mantıklı çıkarımımızı doğru buldular sanırım.
Creo que están de acuerdo con nuestro razonamiento.
- Tabii doğru.
- Es cierto.
Eve doğru yürürken polisin biri bize silahını gösterdi.
Y mientras caminábamos, un policía nos mostró su arma.
Başka bir adamı ormana doğru yürüteceğim ve kafasının arkasından vuracağım.
Sí, estoy. - Suenas horrible. - Gracias.
Evet, bu doğru. Her bekâr ev hanımı gibisin.
¿ Cómo has estado?
Onu kahvaltıya götür. Doğru olanı yap.
No vuelvas a Washington así.
Aya doğru bakıyorum.
- Hola.
Biz doğru olanı yapıyoruz.
Nada ha cambiado mucho con la iglesia Católica.
Eğer bu işi doğru yapabilirsem annene tüm bu olanları anlatabilirsin.
Te gustaría. Igual mamá.
Eğer bunu doğru yapabilirsek....... ikinizle garip ve berbat erkek arkadaş muhabbetleri edeceğim.
Suena como a sentimientos reales allí. Sí, bueno. Después de está noche no importará.
Evet, doğru.
Sí, claro.
Sullivan, bu bana gerçekten doğru gibi geldi.
Eso me suena como una de las especialidades de Sullivan.
Bu doğru, evlat.
Eso es verdad, pequeña.
Doğru şeyi yapmak istiyordum.
Pero quiero arreglarlo.
Umarım doğru değildir. Sen iyi misin?
Espero que eso no sea verdad. ¿ Estás bien?
Sana doğru yolu göstermek için çok çaba sarf ettim ama annene çok benziyorsun biliyor musun?
He intentado tanto mostrarte el camino, pero eres muy parecida a ella, ¿ sabes?
Doğru mu, baba?
¿ Es cierto, papá? ¿ En serio derrotaste a los ogros?
Evet Baelfire, doğru. Bu hançerin hayatımızı değiştireceğini söylemiştim.
Te dije que la daga cambiaría nuestras vidas.
doğru 10892
doğrudur 303
doğru söylüyorsun 77
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrulandı 46
doğrusu 383
doğru bildin 42
doğruymuş 64
doğru söylüyor 187
doğrudur 303
doğru söylüyorsun 77
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrulandı 46
doğrusu 383
doğru bildin 42
doğruymuş 64
doğru söylüyor 187