Doğru efendim translate Spanish
915 parallel translation
- Doğru efendim.
- Correcto, señor.
Kesinlikle doğru efendim.
Sí, es cierto, señor.
Karaya doğru efendim!
¡ Hacia adelante es, señor!
"Şu an sana olduğum kadar yakın mı?" Doğru efendim. "Ve?"
Sí, señor. ¿ Tan cerca como lo estoy de usted? Sí, señor. ¿ Y?
- Doğru efendim. - Neden bahsettiğim hakkında bir fikrin yok, değil mi?
- No tienes ni idea de qué te hablo.
- Doğru efendim.
- Así es, señor.
Doğru efendim.
Así es, señor.
- Doğru efendim.
- No tenemos que hacerlo.
Doğru efendim.
Eso es, señor.
Teknik olarak doğru efendim.
Eso es técnicamente correcto.
Bu doğru efendim.
así es, mi Señor.
- Doğru efendim.
- Es cierto, señor.
- Doğru mu efendim?
- ¿ Es así, señor?
34 yaşındaydı. Doğru mu efendim?
Tenía 34 años. ¿ Es así, señor?
- Doğru mu efendim?
- ¿ Es así?
Doğru mu efendim?
¿ Es así, señor?
- Doğru Tahiti efendim.
- Directo a Tahití, señor.
Affedersiniz efendim, Bay Travers ve Bayan Tremont bir gondolün içinde körfeze doğru sürükleniyorlar efendim. İşte.
Disculpe, señor, el Sr. Travers y la Srta. Tremont... van a la deriva en la bahía en una góndola, señor.
Doğru, efendim.
Es cierto, señor.
- Tam doğru değil, efendim.
No es exacto, señor.
- Doğru, efendim.
Así es, señor.
Doğru efendim.
Es cierto, señor.
- Doğru efendim.
Muy bien, señor.
Captain Vickery odasında değil, efendim, ve Binbaşı Langford'a benziyen birisini havuza doğru giderken gördüm.
El capitán Vickery no está en su habitación, señor. Me ha parecido ver al Mayor Langford dirigirse hacia el estanque.
Eşinden gizlenen bir beyefendinin kullandığı bazı doğru olmayan isimler vardı efendim ama bu beyefendiler kitaplarla zaman geçirmezdi.
A veces nos da el nombre equivocado algún caballero que quiere ocultarse de su esposa. Pero esos señores no se entretienen leyendo libros.
Doğru değilse, beni öldüresiye dövün, efendim.
Que me muera si no lo es.
Evet efendim, buradan şelaleye doğru yaklaşık on iki mil.
Está a unos 20 Km. De aquí... -... hacia las cataratas.
Doğru, efendim. Bizden biri Bay Owen.
Uno de nosotros es el señor Owen.
Hayır efendim. Kesinlikle doğru. Sadece 2 stroke.
- Exactamente, dos golpes.
Bize doğru geliyorlar, efendim.
Vienen por nosotros, señor.
Japon özel timinin Lingayen Körfezi'ne doğru geldiği haberleri doğru mu efendim?
¿ Hay algo de cierto en el rumor de que fuerzas japonesas se dirigen al golfo de Lingaya?
Doğru, efendim.
Así es, señor.
Evet, efendim bu doğru.
- Sí, eso es.
Bu doğru, efendim.
Sí, señor.
Bu doğru, efendim.
Sí, así es.
- Bu doğru efendim.
- Así es.
Ama bu doğru, efendim. Tek bulabildiğimiz, şu cam ayakkabıydı.
Lo único que pudimos encontrar fue este zapatito de cristal.
Doğru değil, efendim.
No es verdad, Señor.
Bu doğru mu, efendim?
Eso es correcto, Señor?
Bu doğru efendim.
- Así es.
- Tobruk yönüne doğru kum fırtınası efendim.
- Una tormenta de arena se dirige a Tobruk.
Efendim, gittikleri yöne doğru pozisyon alsak daha iyi olmaz mı?
General, ¿ no sería mejor avanzar con ellos?
Bu doğru değil efendim.
No.
Efendim, burada dinlenebiliriz. Hayır, doğru evime dönüyorum. Beni bekleyen biri var.
No, voy camino a casa para mostrarle algo a cierta persona.
Gerçekten mi efendim, doğru mu?
- ¿ De verdad? ¿ Habla en serio?
- Doğru efendim.
- Muy justo, señor.
- Bu doğru mu, efendim?
- ¿ Sí? ¿ En serio?
Doğru ben de gördüm, efendim.
Es verdad, lo vi. Lo vi.
Doğru, efendim.
Correcto, señor.
Doğru, efendim.
Eso es verdad, señor.
- Çok doğru, efendim.
- Perfecto, señor.
efendim 34795
efendimiz 532
doğru 10892
dogru 95
doğru söylüyorsun 77
doğrudur 303
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrusu 383
doğrulandı 46
efendimiz 532
doğru 10892
dogru 95
doğru söylüyorsun 77
doğrudur 303
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrusu 383
doğrulandı 46
doğru bildin 42
doğruymuş 64
doğru mu söylüyorsun 24
doğru söylüyor 187
doğru mu anladım 18
doğru değil 421
doğru söylüyorum 192
doğruyu söyle 121
doğru diyorsun 34
doğruyu söylemek gerekirse 116
doğruymuş 64
doğru mu söylüyorsun 24
doğru söylüyor 187
doğru mu anladım 18
doğru değil 421
doğru söylüyorum 192
doğruyu söyle 121
doğru diyorsun 34
doğruyu söylemek gerekirse 116