Doğrudur translate Spanish
2,878 parallel translation
Doğrudur.
Correcto.
Para konusuna gelince, o ne diyorsa doğrudur.
Cuando se trata de dinero, si él dice que es así, es así.
Doğrudur ve napalm lekesi de kırmızı şarapla çıkar.
Seguro, y el napalm saca el vino tinto.
Büyük ihtimal doğrudur.
Probablemente está en lo cierto.
Doğrudur.
Cierto.
Doğrudur.
No.
Doğrudur, ama bu kadar da sinirli bir patroniçe olmamalı.
Claro, bien, ella no tiene por qué ser tan mandona.
Peygamberin zamanına ait, adının geçtiği yazılmış bir metin yok dersek aynı şey İsa için, Musa için de doğrudur. Bunun hiçbir anlamı yoktur çünkü ortada daima sözlü gelenek vardır.
Suponiendo No hay texto escrito de la época del Profeta mencionar su nombre, lo mismo es cierto de Cristo, lo mismo es cierto de Moisés, eso no quiere decir nada, porque siempre existe la tradición oral.
Doğrudur.
Sí, lo es.
* Doğrudur belki de *
# Supongo que podría ser verdad #
- Doğrudur.
- Sí, así es.
Doğrudur, iş seyahatinden döndüm.
Así es, solo vuelvo de un viaje de negocios.
Belki de üniformalı erkekler hakkında söylenenler doğrudur diyecektim.
Iba a decir que quizá sea verdad lo que dicen sobre los hombres con uniforme.
"Yıldızlar hizadayken, dünya doğrudur. Eğer senkronize değillerse, tehlike sizi bulur."
" El mundo esta bien cuando las estrellas se alinean.
Belki de mutluluk için dedikleri doğrudur.
Podría ser verdad lo de la felicidad.
Doğrudur.
Sí, lo hice.
Birçok araştırmaya göre akla ilk gelen şey doğrudur.
Muchos estudios han demostrado que los primeros instintos son correctos.
Ölüm meleği konusunda haklıydım. Bir düşünürün de dediği gibi : "Akla ilk gelen genellikle doğrudur."
Y como un hombre sabio dijo una vez el primer instinto suele ser el correcto.
Ben öyle dersem doğrudur.
Lo es si yo lo digo.
- Doğrudur.
- Es verdad.
Lee Doo-suk'un omzundaki kurşun benim o zamanlar kullandığım türle eşleşiyor ve son edindiğimiz hakkındaki bilgiler tartışmalı iken kitapta yazdığı detaylar doğrudur ki bunu sadece gerçek katil yazabilirdi.
La bala de su hombro coincide con las que yo usaba en ese tiempo... y mientras su falta de conocimiento del caso final es cuestionable... los detalles que ha escrito en su libro son tan exactos... que sólo el asesino podría escribirlos.
Benim 10 kadını öldürdüğüm doğrudur ama belki de J de Bayan Jung'u öldürmüş olabilir.
Es cierto que yo he matado a diez mujeres... así que tal vez J mató a la Sra. Jung.
Ama doğrudur, bu adada sen aklanmış bir adamsın.
Pero es verdad, en esta isla, es un hombre absuelto.
Oleg'in, tüm kabileleri etrafında birleştirmeyi başarması ve onları vergi ödemeye zorlaması göz önünde bulundurulduğunda bu oldukça doğrudur.
Y con razón, porque lo que Oleg logró fue que unió todas las tribus alrededor y les obligó a pagar tributo.
"Sayın Hakim, büyük bir hırsızlığa yardım ettiğimiz doğrudur."
"Su señoría, es verdad. Nosotros incitamos un gran latrocinio"
- Doğrudur.
- Cierto.
Böylesi daha doğrudur.
A lo mejor es verdad.
Özür dilerim, babam olduğunu mu söylüyorsun? Doğrudur.
- Perdón, ¿ dices ser mi padre?
Doğrudur.
Es cierto.
Doğrudur.
¡ Así es!
Doğrudur.
Tienes razón.
- Evet, doğrudur efendim.
Sí, eso es correcto, señor.
Doğrudur. Teknoloji sisteminiz nedir?
Bien. ¿ Cuál es la tecnología de sistema?
Doğrudur oğlum.
Tienes razon suficiente, hombre.
Belki de söylendiği gibi sadakatin bizi ayakta tutması doğrudur.
Y tal vez los que dicen que la fe nos sostiene... tengan razón.
Doğrudur.
Muy bien.
- Doğrudur.
- Claro.
Umarım doğrudur bu.
Espero que sea cierto.
Sadece, ben bir şey söylüyorsam, doğrudur.
Es sólo que cuando digo algo, es la verdad. Sí.
Doğrudur, ama sana bir şey söyleyeyim.
Así es, pero te diré algo.
- Doğrudur.
- Eso es correcto.
Kulağım bir makinadan daha doğrudur.
Mi oído es más preciso que una máquina.
Ah, bu coşmalar, irkilmeler, gerçek korkunun taklitleri, olsa olsa kışın ocak başında kadınların anlattığı ninelerinin de doğrudur dediği masallara yaraşır.
Oh esos sobresaltos y estremecimientos parodia de un terror de verdad cuadraría muy bien en un cuento de comadres. Citado junto al hogar, en invierno con la aprobación de la abuela.
Umarım.. doğrudur... kendimi berbat hissediyorum
Eso espero. Porque ahora me siento como una mierda.
Doğrudur, hep böyle diyorsun.
Bueno, no hemos oído eso antes.
Ama benim alışverişim zaten bu. Doğrudur.
Pero esta es mi compra real.
Sen o koca kafanı kullanmanla tanınırsın, doğrudur. Baksana, Dom.
Y tú, apenas sabes manejar ese diminuto cerebro.
- Doğrudur.
Sí, correcto.
- Doğrudur.
- Correcto.
Öyleler... - Doğruysa doğrudur.
Simplemente lo están.
Doğrudur.
Bien.
doğru 10892
dogru 95
doğru söylüyorsun 77
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrulandı 46
doğrusu 383
doğru bildin 42
doğruymuş 64
doğru söylüyor 187
dogru 95
doğru söylüyorsun 77
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrulandı 46
doğrusu 383
doğru bildin 42
doğruymuş 64
doğru söylüyor 187