Garip mi translate Spanish
4,450 parallel translation
- Garip mi?
¿ Raro?
Bu garip mi? - Evet.
Sí.
Sorun bende mi yoksa kendi sesini TV'den duymak gerçekten garip mi?
¿ Soy yo, o es realmente extraño oir el sonido de tu propia voz?
- Garip mi bu?
¿ Es raro?
Garip mi gözüküyorum?
¿ Estoy rara?
- Garip mi? - Hmm?
¿ Es raro?
Ru kostümümü giymem garip mi olur dersiniz?
¿ Es raro si me pongo mi traje de canguro?
- Sizce de çok garip değil mi?
- ¿ No creen que es extraño?
Sizce de bu biraz garip değil mi?
¿ No creen que eso es raro?
Son zamanlarda garip duygular hissediyorum ve bunu anlamıyorum.
Bueno, últimamente, he tenido sentimientos raros en mi interior, y no lo entiendo.
" Annem uyuşturucuların etkisi altında giderek daha da uzağa sürüklenip sonunda ortadan kaybolurken kendimi garip bir çelişkinin ortasında bulmuştum. Onun yaptığım seçimler üzerindeki etkisi giderek artıyordu.
" Como mi madre se desvió más y más bajo la influencia del crack y finalmente desapareció en una curiosa contradicción de nuestras circunstancias su efecto en las decisiones que hice solo han incrementado.
Size hiç mi garip gelmedi bu?
¿ Y no pensaste que todo era raro?
Bu da o garip Katolik papazlarının zırvalarından biri değil mi?
¿ No es eso una de esas cosas católicas raras de los curas?
Bir kaç gün önce burada bir ceset bulunuyor ama sanki hiçbir şey olmamış gibi, herkes kendisine eş aramaya devam ediyor. Bu sizce de biraz garip değil mi?
¿ No te parece extraño que hayamos encontrado un cadáver hace nada y que todos sigan con lo mismo como si no pasara nada?
- Sence de bu biraz garip değil mi?
- Es raro, ¿ no?
Bu durum garip ve şüpheli mi demek istiyorsun?
¿ Quieres decir es raro y peligroso?
- Charlotte sırf seni istediği için mi yoksa Elise garip davrandığı için mi?
Es porque preguntó por ti o porque Elise puede ser inútil con la gente.
Garip, değil mi?
Ridículo, ¿ no?
Kardeşim diyor ki... Dedi ki yani, eğer yıldız geçerken garip bir şey olursa içeride kalmalıyız.
Mi hermano, el dijo... el dijo que si algo... algo extraño estuviese sucediendo... mientras el cometa pasaba debíamos quedarnos adentro.
Bana mı öyle geliyor yoksa aramızda garip bir şeyler mi var?
¿ es cosa mía o todo está un poco... raro entre nosotras?
- Garip biri, değil mi? - Evet.
- Es un tipo extraño, ¿ no?
Yani, belki gelecek sefere artık. Sırf dava ilgini çekti diye iki saat boyunca bir uçakta öylece oturup sonra da taşra bir kasabanın garip bir motelinde kalacaksın, öyle mi?
Así que, tal vez en otra ocasión.
- Soya peyniri biraz garip olur, değil mi?
El tofu de verdad es un poco raro, ¿ no?
Uyumaya çalışıyorum sonra birden tüm o numaralar şablonlar ve garip bağlantıları beynime doluşuveriyor.
Trato de dormirme, y entonces mi mente se llena de... números y patrones, conexiones extrañas.
Ahh. Sesinin kara tahta üzerindeki pençeler gibi ses çıkarması garip bir şey mi?
Ugh. ¿ Es raro que tu voz sea como garras en un pizarrón?
Ağzımı açmak istemedim çünkü ya garip bir şey söyleyecektim ya da sırt yağlarımdan bahsedecektim.
No quería abrir mi boca, porque sabía que diría algo raro o hablaría acerca de mi grasa en la espalda.
Buluşmanızı kaçırması garip bir durum değil mi?
¿ No pensó que fuera raro que no apareciera a la sesión?
-... garip değil mi?
- ¿ De frente a frente?
Her neyse, garip davranışların yer alacağını biliyordun, değil mi?
Sea como sea, usted sabía que iban a ocurrir cosas extrañas, ¿ no?
Öyleyse garip kısmı bilmiyorsun. Cenazeden birkaç gün sonra, babam ortadan kayboldu.
Entonces no sabes que la parte extraña es que, unos días después del funeral, mi padre desapareció.
Garip olansa... Beni babamla yakınlaştırdı.
Lo raro es que... me ha hecho sentirme más cerca de mi padre.
Bir polis için garip bir duygu, değil mi?
Estraño sentimiento para un poli, ¿ verdad?
Sencede babamın et yemeyi ve bira içmeyi bırakması garip değil mi?
¿ Crees que es raro que papá haya dejado de comer puerco y de beber cerveza?
Garip. Ben de eşime aynısını söyledim.
Que extraño, le dije a mi esposa lo mismo.
- Her şey biraz garip, değil mi?
Todo esto parece un poco raro, ¿ verdad?
- Çok garip değil mi?
Es raro, ¿ sabes?
Patronun yasadışı bir rodeo'nun içinde olmasının garip kaçacağını düşünmüyorsun değil mi?
Parece raro que el jefe estuviera en un rodeo ilegal, ¿ no crees?
Garip bir birleşmeden kaçınmak için zorla daireme mi girdin yani?
Así que, ¿ irrumpes en mi apartamento para evitar una reunión incómoda?
Garip olmaz bu, değil mi?
Esto no va a ser incomodo, ¿ verdad?
Southcliffe öyle garip bir yer mi oldu artık?
Southcliffe. No es ese tipo de lugares, ¿ verdad?
İçinden ne kadar da garip bir maceraydı diyorsun değil mi?
Una pequeña aventura bastante incómoda, ¿ no crees?
Orası arap saçı gibi karışık bir yer. Bir şekilde oraya birileri girmiş olsa bile birkaç dakika içinde çalıntı eşyalar bulmaları sence de garip değil mi?
No puedes ver tu propia mano delante de tu cara allí, y aún así de algún modo, alguien fue allí, y tras un par de minutos, encontraron unos bienes robados?
Hayatım o kadar da garip değil.
Mi vida no es tan rara.
Garip bir durum öyle değil mi?
Es una extraña situación, ¿ no?
Bu garip değil mi?
Eso es extraño, ¿ verdad?
Ondan hoşlanıyorsun değil mi? Yalan söylemek bunu göstermek için garip bir yol.
Te gusta, ¿ no? Mentir es una forma graciosa de mostrarlo.
Hmm. Bu gece garip bir biçimde ayaz var öyle değil mi Emily?
Hace frío esta noche para la época, ¿ verdad, Emily?
Saldırıya uğradığımda hatırladığım son şey orada garip bir şey hissettiğim.
Durante el asalto, mi último recuerdo es una extraña sensación ahí detrás.
Son zamanlarda onunla ilgili garip bir şeyler fark ettin mi?
¿ Notaste algo raro en ella últimamente?
Hayatın harabe olmuşken senin tavsiyeni istememin garip olacağını biliyorum ama son çarem sensin.
Sé que es muy extraño que yo acuda a ti por consejos cuando tu vida está en la ruina total. Pero eres mi último recurso.
Geçici telsiz zımbırtılarının değişimine bağlı, bu yüzden. Tamamen garip değil mi?
Depende de la variación de la cosa radiactiva temporal, y... es muy raro, ¿ verdad?