Gitme translate Spanish
14,998 parallel translation
- Bir yere gitme, Jet
- No vamos a ningún lado, Jet.
Yakına gitme.
No te acerques.
Gitme Luce. Seni seçtim.
Quédate Luce, te escojo a ti.
Sana şişenin içinden bir mesajım var, bu yüzden sakın polise gitme.
Te tengo un mensaje en una botella, así que no acudas a la policía.
Tamam, polise gitme çünkü şişenin içinde bir mesaj var.
No debería hablar con la policía porque hay un mensaje en una botella.
- Gitme, korkunç bir yer!
¡ No lo hagas, es horrible!
Hayır, gitme.
¡ No te vayas!
Gitme
No deje.
Gitme.
No vaya.
Keşke ağır gitme ya da oturup size yavaş yavaş izah etme... imkanım olsaydı, ama yok.
Ojalá tuviera el lujo de retroceder el tiempo, para darles calidez y abrazos. No lo tengo.
- Gitme.
- No te vayas.
Sana mutfaktaki musluğu açık bırakıp gitme demiştim.
Te dije que no dejaras la llave del agua abierta en la cocina.
Lütfen gitme.
Por favor, no te vayas.
Cennete gitme hakkımdan feragat ettim.
Renuncié al derecho de ir al cielo.
Gitme vaktiniz geldi.
Es hora de que te vayas.
Arnavutluk'a gitme nedenim Çin mermilerini yeniden ambalajlayıp bu şekilde ABD hükümetine satılacak hale getirmekti.
Cuando viajé a Albania fue para cambiar el embalaje de unos cartuchos chinos, así podíamos vendérselos al gobierno estadounidense.
Hiçbir yere gitme.
No iré a ninguna parte.
Hiçbir yere gitme.
No ir a ninguna parte.
Bensiz gitme.
No te vayas sin mí.
Ben eve girmeden gitme!
¡ No se vaya hasta que haya entrado!
- Burada bekle, bir yere gitme.
¡ No te vayas! - ¡ Lo arruinaste!
Şimdi, bu, tahribatın gerçekten geç oluyor gitme zamanı.
Ahora, es hora de irse, se está haciendo muy tarde.
Gitme
¡ No te vayas!
- Hazır mısın? - Gitme zamanı.
- Ya es hora.
- Hayır Oogway, sakın gitme.
- No Oogway, no se vaya.
Eve gitme zamanı geldi.
Es hora de ir a casa.
Gitme zamanı!
¡ Hora de partir!
Gitme vakti geldiğinde hazır olmalıyız tamam mı?
Debemos estar listos para ir cuando llegue el momento. De acuerdo? Quedarse con su hermana Sam.
Demek gitme vakti geldi, Süper Kabak?
Vamos, lárgate Súper Calabacín.
Eve gitme Evimizde biri var.
No vayas a casa. Hay alguien en nuestra casa.
O ne demek bilmiyorum ama lütfen gitme.
¡ No sé qué significa eso!
- Gitme vakti.
- Es hora de irnos.
Onun gitme zamanı gelmiş.
Es hora de que recorra el camino.
Sasha lütfen, gitme!
¡ Sasha, por favor, no!
- Pekala, gitme vakti.
Es hora de irnos.
- Eve gitme vakti.
- Ahora vamos a casa.
Gitme Zaman'ı!
Tiempo de irse.
Gitme Zaman'ı!
¡ Hora de irse!
- Lütfen oraya gitme.
Por favor, no entres ahí.
Pazartesi sabahı, işe gitme vakti geldi diye sakın kapıma gelme.
No vengas a mi casa el lunes por la mañana para que vaya a trabajar.
Biliyormuşsun gibi gitme oraya.
No vayas por ahí pensando que lo sabes.
Gitme zamanı geldiği için gitti.
Se fue... porque era hora de que se fuera.
- Lütfen gitme!
- ¡ Por favor, no te vayas!
Bu sefer gerçekten gitme.
Esta vez no te vayas en serio.
Duke, gitme vakti geldi.
Duke, es momento de irnos.
Gitme zamanı. Hadi.
Ya es hora de irnos.
- Gitme.
- De acuerdo.
- Dur, gitme.
- Buenas noches, Logan.
- Gidiyoruz Mikey, gitme vakti. - Gitmek zorunda mıyız? - Evet, şu an gidiyoruz.
"Deseo que el amor y la paz sean tus compañeros de todos los días".
Gitme.
- ¿ No?
- Gitme lütfen!
¡ Espera!
gitmemi mi istiyorsun 48
gitmek 43
gitmelisin 203
gitmedim 39
gitmem lazım 361
gitmek istiyorum 180
gitmem gerek 808
gitmeyeceğim 167
gitmek istemiyorum 210
gitmem gerekiyor 305
gitmek 43
gitmelisin 203
gitmedim 39
gitmem lazım 361
gitmek istiyorum 180
gitmem gerek 808
gitmeyeceğim 167
gitmek istemiyorum 210
gitmem gerekiyor 305
gitmedi 39
gitmen gerekiyor 24
gitmem 53
gitmeni istemiyorum 71
gitmeliyim 1495
gitmek istiyorsun 19
gitmek mi 131
gitme zamanı geldi 35
gitmeden önce 102
gitmek ister misin 53
gitmen gerekiyor 24
gitmem 53
gitmeni istemiyorum 71
gitmeliyim 1495
gitmek istiyorsun 19
gitmek mi 131
gitme zamanı geldi 35
gitmeden önce 102
gitmek ister misin 53