Gitmek translate Spanish
46,725 parallel translation
Evet, annesine çıktığımızı söylemiş, ve bu yüzden Hanukkah'a gitmek zorunda kaldım. kulağa garip geldiğini biliyorum... Ben oraya gittim ve onu getirdim.
Sí, le dijo a su madre que estábamos saliendo, así que he tenido que hacer Hannukkah, y pensé que sería raro si cuando me fuese no la trajese, así que...
Belki limon kokulu saçları olan sevgilisi olduğu için gitmek zorunda kalmıştır.
Bueno, tal vez, tuvo que ir ahí porque tiene una novia cuyo pelo huele a limón.
Tamam, şu anda dinle ilgili meselelere gitmek istemiyorum.
Bueno, no me quiero meter en discusiones religiosas contigo en estos momentos.
Dinle, ilgilenmem gereken bir aile sorunu var. Buraya gitmek istemiyorum.
Bueno, escuche, no solo tengo una situación familiar urgente que manejar, sino que no quiero ir a eso.
Şimdi yapmam gereken işe gitmek ve Don'a söylemek.
Ahora tengo que ir al trabajo y explicárselo a Don.
Bak günışığım, çok mutsuz birine benziyorsun evliliğe girişmek yokuş aşağı gitmek gibidir.
Mira, cariño, te ves como una persona infeliz en general, tú echas el matrimonio en la mezcla, y es solo cuesta abajo desde allí.
Her şeyi bırakıp gitmek istediğinden emin misin Prenses?
¿ Segura que quieres olvidar todo esto, Princesa?
Söz verdiğim gibi. Onu yere at ve gitmek istediğin yeri düşün sadece.
- Arrójala y piensa en un lugar.
- Eve gitmek istiyorum.
Quiero irme a casa.
Chuck, buraya gelerek bir risk alıyorsun. Gitmek istiyorsan anlarım.
Chuck, sé que te estás arriesgando al estar aquí, así que si necesitaras irte, lo entendería.
Neyse ki gitmek istediğim başka bir yer yok.
Afortunadamente, no hay otro lugar donde prefiera estar.
Ben Açıklar'a gitmek istiyorum!
¡ Quiero ir al Otro Lado!
İlk olarak, adayların hepsi Diğer Taraf'a gitmek için gerçekten motive değiller.
Para empezar, no todos los candidatos están motivados para ir al Otro Lado.
Üzgünüm ama gitmek istiyorum.
Lo siento, pero me quiero ir ya.
Değerli adaylar, artık Açıklar'a gitmek üzere olduğunuzdan...
Queridos candidatos, ahora que son casi parte de Alta Mar...
Cole'un bildirisi belirsizlik sisi yaratıyor insanlığın bilinmeyenden korkusu artıyor ve onlar uzaydaki altın madenlerine gitmek için terör roketine biniyorlar.
El artículo de Cole creó una niebla de incertidumbre, se prolonga el miedo de la humanidad a lo desconocido y ellos consiguen mandar a ese cohete terrorífico a su mina de oro en el cielo.
Gitmek zorundayım.
Solo... tengo que irme.
Jerome bütün adayı dolaşmış, adaya gitmek için tek bir güvenli alan var, ve bize dediğine göre o yer şuradaki kayalıklar.
Jerome ha estado por todo el lugar, y sólo hay literalmente un área segura donde bajar, y nos está diciendo que es esa pared de roca de allí.
Bu genç hanımı gitmek istediği yere kadar götürebilir misiniz acaba?
¿ Sería tan amable de llevar a esta joven dondequiera que le apetezca ir?
Geleneğe aykırı olduğunun farkındayım fakat nehre doğru gitmek yerine rotamızı değiştirip kuzeye Megan'ın ilkokuluna doğru gitsek nasıl olur acaba?
Bien, ya sé que esto va en contra de la tradición, pero me estaba preguntando si en lugar de atravesar el barranco, ¿ podríamos cambiar la dirección e ir al norte, hacia la escuela primaria de Megan?
Tek istediğim eve gitmek.
Solamente quiero irme a casa.
Tamam, ikimiz de kulübeye gitmek istiyoruz değil mi?
Bien, ambos queremos irnos a la cabaña, ¿ cierto?
Ne kadar gitmek istediğimi bilemezsin. Çeviri : HelenofTroy
No tienes ni idea.
Bak, bütün kızlar yalan söyler, buradan gitmek istiyorlar
Todas las chicas mienten, sólo quieren salir de aquí.
– Gitmek istiyorum, Albert. Lütfen.
- Quiero ir, Albert.
Otisville'e gitmek istiyorum.
Quiero ir a Otisville.
Ödemenin ikinci yarısı yatar yatmaz gitmek istiyorum.
Quiero irme en cuanto reciba la segunda mitad del pago.
- Raimy, sana söz veriyorum eğer bu işi halledip onu yakalayamazsak ikinizi de nereye gitmek isterseniz oraya götürürüm.
- Raimy, te prometo, si no nos acercamos otra vez y no le echamos el guante, os llevaré a ambas a donde queráis ir.
Bu bir savaş. Gitmek senin tercihindi.
Y fue decisión tuya el ir.
Harika. Nereye gitmek istersin?
Genial. ¿ A dónde te gustaría ir?
Çünkü kimse Edgar Allan Poe'nun doğum yerine gitmek istemiyor.
Porque nadie quiere ir al lugar de nacimiento de Edgar Allan Poe.
Gitmek bilmeyen, korkutucu bir Rus işgalci grubu var.
Así que ahora tengo rusos que dan miedo y que no se van.
SeaWorld'e gitmek için hazırlanalım bari hemen.
Será mejor que haga ya las maletas para el SeaWorld.
Bridget'e gitmek istedim.
Me han pedido que dirija San Bridget.
Herkes, yemek istiyor musun veya sinemaya gitmek
Todos tienen demasiado miedo de preguntar qué quieres cenar, - si quieres ir a ver una película.
Ama özellikle bu kayalık çıkıntıya gitmek bir hata olabilir.
Pero dirigirse hacia este afloramiento rocoso en concreto podría ser un error.
- Şimdi de birkaç saat kuzeye gitmek zorundayız, bu da...
-... cambia radicalmente cada hora. - Ahora tenemos que viajar varias horas hacia el norte...
Bunlar iyi zamanlar. Ama birkaç ay içinde tüm bu tazelik yok olacak ve hayvanlar buradan gitmek zorunda kalacak.
Esta es la buena época, pero solo en unos meses, todo este pasto fresco habrá desaparecido y los animales se verán obligados a trasladarse.
Yeni nesneler toplamak için şehre gitmek yerine komşusunun çardağına bir baskın düzenlemeye karar veriyor.
En vez de ir a la ciudad a recoger nuevos objetos, decide hacer una incursión en el nido de su vecino.
Seattle'a gitmek istediğinden emin misin?
¿ Qué fue de la orden de registro? Era sobre "The Spectator".
Hey, siz beyler öğle yemeğine gitmek ister misiniz?
¡ Eres el diablo!
Buraya gitmek istiyorum.
Quiero ir aquí.
Ama oraya gitmek için senin kıyılarından geçmek zorundayım.
Pero tengo que navegar por tu costa para llegar.
Her şey aptalca. Eve gitmek istiyorum.
Todo es estúpido y quiero irme a casa.
Ameliyatı yapmaları için başka bir hastaneye gitmek istiyoruz.
Queremos que otro hospital haga la cirugía.
Bir şeyler içmeye gitmek ister misin?
¿ Quieres salir a buscar un trago?
Hep Beta grubunun konserine gitmek isterdim ama sonra ayrıldıklarını duydum.
Siempre pensé que quería ir a ver a la Beta Band, pero luego, escuché que se separaron.
Seninle konsere gitmek istiyorum Brockett.
Quiero ir a un concierto contigo, Brockett.
- Seninle konsere gitmek istiyorum.
- Quiero salir contigo a un concierto.
Konsere gitmek gibi.
Como... ir a un concierto.
- Biliyor musunuz bayım, tüm bu yaşananlar benim için korkunç bir deneyim oldu, ben gerçekten evime gitmek istiyorum.
- ¿ Sabe qué, señor? Todo esto ha sido una experiencia aterradora y me gustaría volver a casa.
gitmek istiyorum 180
gitmek istemiyorum 210
gitmek istiyorsun 19
gitmek mi 131
gitmek ister misin 53
gitmek zorundayım 240
gitmek mi istiyorsun 40
gitmek istiyor musun 41
gitmek zorunda 17
gitmek zorundayız 79
gitmek istemiyorum 210
gitmek istiyorsun 19
gitmek mi 131
gitmek ister misin 53
gitmek zorundayım 240
gitmek mi istiyorsun 40
gitmek istiyor musun 41
gitmek zorunda 17
gitmek zorundayız 79
gitmek zorundasın 43
gitmek zorunda değilsin 35
gitmekte özgürsünüz 33
gitmek zorunda mısın 34
gitmekte özgürsün 24
gitmemi mi istiyorsun 48
gitme 1049
gitmedim 39
gitmelisin 203
gitmem lazım 361
gitmek zorunda değilsin 35
gitmekte özgürsünüz 33
gitmek zorunda mısın 34
gitmekte özgürsün 24
gitmemi mi istiyorsun 48
gitme 1049
gitmedim 39
gitmelisin 203
gitmem lazım 361
gitmeyeceğim 167
gitmem gerek 808
gitmedi 39
gitmem gerekiyor 305
gitmen gerekiyor 24
gitmem 53
gitmeni istemiyorum 71
gitmeliyim 1495
gitme zamanı geldi 35
gitmeden önce 102
gitmem gerek 808
gitmedi 39
gitmem gerekiyor 305
gitmen gerekiyor 24
gitmem 53
gitmeni istemiyorum 71
gitmeliyim 1495
gitme zamanı geldi 35
gitmeden önce 102