Gördü translate Spanish
10,015 parallel translation
Sırf kim olduğumu açıklayamıyorum diye yeterince insan zarar gördü.
Suficiente gente ha resultado herida porque no podía admitir lo que era.
Hepsi yüzümü gördü Ray.
Conocen mi cara, Ray.
... sertliğini hissetti. ... açık ağzında dilinin ucunu gördü. ... ağzının derinine aldı onu.
Sintió su presión sobre él... ver la punta de su lengua en su boca abierta... se lo llevó muy dentro de su boca, más duro, los senos golpeaban la ventanilla del auto,
Beni bir partide gördü.
Me vio en una fiesta.
- Zarar gördü mü?
¿ Está dañada?
Ben de itibarım zarar gördü Bay Cullen Bohannon tarafından.
Yo también he sido menoscabado por el Sr. Cullen Bohannon.
Travolta bunu gördü ve "videoya çekilmeyeceğim" dedi.
Travolta vio eso "no seré grabado".
Daha da araştırdıkça, Haggis gördü ki kilise doktrinine göre, homoseksüellik bir hastalıktı ve ancak Hubbard'ın öğretileri bunu iyileştirebilirdi.
Al investigar, Haggis descubrió que la doctrina de la Iglesia ve la homosexualidad como una enfermedad que solo las enseñanzas de Hubbard puede curar.
- İnanmıyorum, bizi gördü mü?
- Dios mío. ¿ Nos vio?
Hedefimizin aynı olması gerekiyordu ama amacımdan saptım ve neredeyse insanlar zarar gördü.
Se supone que tienen el mismo objetivo, pero me fui por mi cuenta orden del día y la gente nearly - así, la gente se lesionó.
Bir sürü insan beni gördü.
Me vio mucha gente.
Onlar da blöfünü gördü.
No se tragaron el farol.
Üniversite Ligi'nde 37 defa bitiş çizgisini gördü sonra da 1928'deki NFL Şampiyonası'nı kazandı.
37 touchdowns en su carrera como jugador universitario, luego llegó a ganar el campeonato de la NFL de 1928.
Ne gördü?
¿ Qué vio?
Philadelphia'daki Özgürlük Çanı 1846 yılında zarar gördü.
La campana de la libertad de Filadelfia fue dañada en 1846.
Tanner orada ikimizi de gördü.
Tanner nos vio a los dos allí.
Evet, yıllarca çok trafik gördü orası.
Sí, bueno, hubo mucho tráfico durante los años.
Bunu herkes gördü.
Salió del interior de un Titán, todo el mundo lo vio.
Charlotte, Audrey'de Mara'da olmayan, onun reddettiği şefkati ve özveriyi gördü.
- Charlotte vio en Audrey... la compasión... el altruismo... - lo que a Mara le faltaba y odiaba...
Çıkıntı Muharabesi'nde Ardenler'deki çatışmayı gördü.
Combatió en la batalla de las Ardenas.
Snow White bu dünya da birşeyler gördü, korunmaya değer birşeyler.
Blancanieves vio algo en este mundo, algo que vale la pena proteger.
Ardından insanlar beni tuhaf gördü.
Y la gente me encontraba raro.
Pek çok insan beni gördü.
Una docena de personas me vieron.
Benim full zombi moduna girdiğimi gördü.
Me vio ir a zombi total.
Sebestian'ı öldürdüğümü gördü.
Me vio matar a Sebastian.
Toledo hedefi gördü.
Toledo tiene al objetivo.
Nate araştırmanı önemli ilerleme olarak gördü ve onu geliştirdi.
Nate partió de tu avance en la investigación y siguió con él.
Ethan, Lucy ciddi hasar gördü.
Ethan, Lucy ha sufrido mucho más que un pequeño daño.
Damon, Bonnie anneni canlı olarak 1903'teki esir dünyasında gördü.
Damon, Bonnie la vio viva en 1903 en un mundo-prisión
Benimle evlendi ama bunu vazife gibi gördü.
Se casó conmigo, pero eso fue una obligación.
- Julie beni hepsiyle gördü!
¡ Julie ya me ha visto con todos estos!
Emmet'la beni gördü ve delirdi.
Nos encontró a Emmet y a mí y enloqueció.
Baker bile bile zarar gördü.
Es el daño colateral de Baker.
İşimizi gördü.
Salvado por la campana.
- Dean onu gördü.
Dean la vio.
Kasabanın yarısını meyhanenin önünde onu güpegündüz öperken gördü.
La mitad del pueblo la vio besándolo en pleno día en la plaza de la taberna.
Fatah, Usame Bin Ladin'in yol açtığı tedirginliğin gücünü saldığı korkuyu, ulaştığı kötü şöhreti gördü.
Fatah vio cuán poderoso era el espectro de Osama Bin Laden, el miedo que infundió, la mala reputación que logró.
Bu sabah kemoterapi gördü.
Tenía quimio esta mañana.
Bizi birlikte gördü.
Nos ha visto juntos.
1776 yazı, İngilizler ve Amerikanlar New York'ta ve diğer 13 koloninin 4'ün savaşırken çok kanlı bir savaş gördü.
El verano de 1776 vi una sangrienta batalla en la que los británicos y los americanos lucharon en Nueva York junto con cuatro de las trece colonias.
Metroda Stig diğer yolcuların hepsinin... garip şeyler tuttuğunu gördü.
En el subterráneo, Stig había notado que muchos de sus estimados pasajeros se aferraban a cosas extrañas.
Uzun zaman önce benim gördüğüm zayıf noktanızı gördü.
Vio vuestro talón de Aquiles mucho antes que yo.
Muhtemelen Nishida'nın çatıdan düştüğünü gördü.
Él probablemente presenció cómo Mishida-san caía de la azotea.
Seni Lucy'nin kolyesiyle gördü?
¿ Te vio con el collar?
Camille de gördü mü?
¿ Camille los vio?
- Polisler seni gördü mü? - Hayır.
- ¿ Te vieron los policías?
Dusty. Abigail'i gördü.
Dusty.
Göğüslerimi gördü. "
¡ Ha visto mis pechos!
Sırf rüyasında gördü diye bunlar yaşandı anlamına gelmez.
El que lo soñase no lo hace real.
Gözlerini araladığı sırada çocuk, güneşin tutsaklarını hafifçe dürterek uyandırdığını gördü, dün yapılan hatalar hiçliğe karışmıştı ve uzun zaman önce öldüğünü sandığı babası kapının yanında dikiliyordu.
"Mientras sus ojos revoloteaban abiertos, el chico vio que el sol ya había despertado suavemente a sus cautivos, los errores de ayer se desvanecían en ligeras nimiedades, y el padre que él creyó muerto por tanto tiempo estaba parado frente a su puerta".
Tanner ikimizi de orada gördü.
Tanner nos vio a los dos allí.
gördüm 831
gördün 90
gördünüz 57
gördük 25
gördüm seni 25
gördün mü 3514
gördüğüme sevindim 20
gördün mü bak 45
gördünmü 25
gördünüz mü 803
gördün 90
gördünüz 57
gördük 25
gördüm seni 25
gördün mü 3514
gördüğüme sevindim 20
gördün mü bak 45
gördünmü 25
gördünüz mü 803