Haber verin translate Spanish
2,125 parallel translation
Dosyalar yüklenir yüklenmez bana haber verin.
Hazme saber en cuanto sean subidos estos archivos.
Çevreye haber verin.
Notifica al perímetro.
Çevreye haber verin.
Notifiquen al perímetro.
Tamam, ayrıca Liman İdaresi ile Göçmenlik Bürosu'na Bauer'ın yurt dışına kaçmaya çalışabileceğini haber verin.
Bien, también avisa a las autoridades portuarias y a Seguridad Nacional de que Bauer podría estar tratando de salir del país.
Bir şey öğrenir öğrenmez, lütfen CTU'ya haber verin.
Apenas tenga algo, por favor contacte a la CTU.
Bulduğunuz an Jack'e haber verin.
Tan pronto como lo ubiquen, avísenle a Jack.
Düzelirse bana haber verin!
Quiero que me avises si su condición cambia.
Bir şeye ihtiyacınız olursa telsizle haber verin.
Llamadme por radio si necesitáis algo.
- Bitirdiğinizde haber verin.
Marina... ¡ Café!
Layla'ya haber verin.
Llama a Layla.
Telsizden haber verin!
Avisen por radio cuando los encuentren.
MI5 ve MI6'ya haber verin.
MI5 y 6. Queremos saber una cosa.
Bilişim Bölümü'ne haber verin, onlara ulaşmaya çalışsınlar.
Tenemos nuestra inteligencia electrónica buscándolos.
Geldiğinde, hemen bana haber verin.
Cuando regrese mandemelo directamente.
Siz FBI'a haber verin. Nerede olduğumu haber verin.
Llamen al F.B.I. y díganle dónde estoy.
Hoşunuza giden bir şey bulup bana haber verin. Faturanızı keserim.
Encuentre algo que le guste me avisa, y se lo facturo.
Yardımcı olabileceğim bir şey olursa, lütfen haber verin.
Por favor hágame saber si hay algo más en que pueda ayudarlo.
- Güvenlik güçlerine haber verin.
¿ Por qué no llama a las fuerzas del orden?
Evet çocuklar tekrar kır evine gitmek isterseniz bana haber verin.
Díganme, niños, ¿ les gustaría ir a nuestra casa de campo?
İstediğiniz herhangi bir şey olursa haber verin lütfen.
Avísenme si necesitan cualquier otra cosa.
Yerini belirleyince haber verin ;
Avísenme cuando lo localicen.
Lütfen haber verin...
Por favor, avise...
Anladım. Onu bulunca haber verin.
Hazme saber si lo encuentras.
General'e haber verin.
Alerta al general.
Kavşağı geçince haber verin.
Avisen cuando despejen la intersección.
Tüm ekiplere haber verin, herkes baskın için hazırlansın.
Informe a todos y que se preparen para salir.
Önce bize bir haber verin, olur mu?
Solo corre a través de mi oficina, ¿ bien?
Bu kadını görürseniz, yerel yetkililere haber verin.
Si ve a esta mujer, avise a las autoridades locales.
Senle Mark'ın New York'a geleceğiniz zamanı haber verin ve hep beraber bir yemek yeriz.
Avísame la próxima vez que Mark y tú estéis en Nueva York. Y nos vemos para almorzar.
Lobiye gelince haber verin.
Llámame cuando estén en el vestíbulo.
Bir şeye ihtiyacınız olursa haber verin, tamam mı?
Oye, hazme saber si necesitas ayuda.
Sunucu odasını bulduğunuzda bana haber verin.
Avíseme cuando encuentre la sala de servidores.
Bankalara da haber verin.
Y notifiquen a los bancos.
Kardiyo ve Robbins'e haber verin.
Llamen a cardio y a Robbins.
Gördüğünüz yerde hemen haber verin.
Envíen pistas y fotos urgente.
Birileri gelirse haber verin.
Decidme si tenemos compañía.
Cesedi buradan çıkarttığınız da bana haber verin.
Hazme saber cuando saqueis el cuerpo de aquí.
Uyandığında bana haber verin.
- Llámenme cuando despierte.
Sadece adamı bulun ve onu aldığınızda bana haber verin, olur mu?
Solo encuentren al chico y díganme cuando lo tengan, ¿ de acuerdo?
Kadın doğuma haber verin, yukarı çıkalım.
Le llevaré arriba a un monitor...
Eğer çok sıkıysa, haber verin.
Dígame si está muy apretado.
Haber verin.
-... hazles saber.
- Akrabasına haber verin.
Notifica a los familiares directos.
Bu arada, ata binmek isterseniz Lynch'e haber verin sizin için bunu ayarlar.
Por cierto, si le apetece salir a montar, dígaselo a Lynch y él lo arreglará.
Lütfen şüpheli bir şey görürseniz hastane personeline veya polise haber verin.
... del hospital o a la policía inmediatamente si ven algo sospechoso.
Birşey görürseniz, haber verin.
Si ven algo, contácteme.
Ölürse bana haber verin.
- Avísame si se está muriendo.
- Efendim, Jack Bauer geldiğinde haber verin demiştiniz şimdi geldi.
- Señor, quería que le avisáramos cuando llegara Jack Bauer. - Hastings.
Hakim'e haber verin!
Llama a Hakim.
Onlara haber vermediyseniz numarayı verin ben ararım.
¿ Los has llamado ya? Si no, llámame con su número, ¿ de acuerdo?
O zaman ortağına haber verin.
Entonces llama a su compañero.
verin 65
haber 33
haberin olsun 61
haber ver 32
haber veririm 28
haberiniz olsun 32
haber yok 20
haberin yok mu 27
haberler 37
haberci 23
haber 33
haberin olsun 61
haber ver 32
haber veririm 28
haberiniz olsun 32
haber yok 20
haberin yok mu 27
haberler 37
haberci 23