Hırsız mı translate Spanish
2,081 parallel translation
Bunun anlamı, iki hırsız mı var?
¿ Significa esto que hay dos ladrones?
Bizim küçük hırsız mı?
¿ Fue el ladronzuelo?
Hırsız mısın?
¿ Eres ladrón?
Şimdi de bana hırsız mı diyorsun?
¿ Ahora me llamas ladrón?
Banka kullanan bir hırsız mı?
¿ Un ladrón usando un banco?
Hırsızlarımız sahte anahtar kullanmışlar.
- Usaron una llave maestra.
Mücevher hırsızı mı?
- ¿ El ladrón de joyas?
Lütfen bana kızma! Herşeyden öte ben bir hırsızım.
Pero... después de un tiempo, el oro dejó de importarme.
İstediğin her şeye sahipsin, ama sen hâlâ tıpkı bir hırsız gibi çalmaya devam mı ediyorsun?
Tienes todo lo que podrías querer, ¿ y robas como un ladrón común?
Julian bana çok nazik davranıyordu, bense kızıp, hırsımı Sam'den çıkardım.
Julian era tan amable conmigo y yo me asusté y me desquité con Sam.
Yani hırsız olmasını umursamayayım mı?
¿ Entonces no debería preocuparme que pueda ser un ladrón?
Eğer Chloe'ye yardım etmek istiyorsan neden yakaladıkları hırsız ile konuşmuyorsun?
Mira, si quieres ayudar a Chloe ¿ por qué no vas al centro y hablas con el matón que sí atraparon?
Bilgi İşlem elemanlarımız, veri hırsızlığının içerden yapıldığını söylüyor.
Nuestros técnicos dicen que el robo de los datos se hizo desde dentro.
Ama bir mağaza hırsızı mı?
¿ Pero una ladrona?
Leo, o bir hırsız, tamam mı?
Ella... es una interesada, ¿ vale? .
"Bir hırsız gibi geleceğim ve hiç beklemediğin bir anda seni şaşırtacağım."
"Vendré como un ladrón... y te sorprenderé en cualquier momento".
Ufak çaplı bir hırsız olduğum zamanlarda, Çaldığım şeylerde, Şey... ufak, adi şeylerdi
Cuando era un pequeño ladrón, solía robar cosas que eran, bueno, pequeñas.
Hükümdarımız için Hırsız Sun'ı öldürün!
Maten a Sun el ladrón,
Beni hırsız gibi göstermeye çalışmandan bıktım artık! - Zıvanadan çıkan sensin asıI!
¡ Estoy harto de que intentes hacerme un criminal!
İnsanlar kafanın mı güzel, paranoid mi yoksa tarihi eser hırsızı mı olduğunu merak edeceklerdir.
Los contribuyentes probablemente querrán saber si estabas drogado, paranoico o simplemente eres parte de una banda de ladrones de arte azteca.
Hayatım bir hırsız, bir haydut ve bir soyguncudan başka bir şey değildi.
No era más que un ladrón, un bandido y un atracador.
Ancak böyle bir hırsız olmak işe yaramıyordu, ben de buraya, Philadelphia'ya taşındım. Yerleşip salonda çalışarak ve aralıksız 30 dakika çalışıyordum.
Pero lo de ser ladrón no iba a dar buen resultado, así que me mudé aquí, a Filadelfia... donde empecé a venir al gimnasio, y me entrenaba durante 30 minutos seguidos.
Oh Özür dilerim.Muhtemelen mezar hırsızlığımız sırasında,
Oh lo siento. Probablemente esperando una llamada de teléfono derecho.
Ben yalancı ve suçlu bir hırsızım, Gary.
Soy mentirosa, ladrona convicta, Gary.
- Seni buraya davet ediyorum ve sen de kalkmış sanki bir hırsız falanmışım gibi deli gibi üstüme saldırıyorsun.
- Te invité a venir y te apareces con toda esta energía de mierda...
Ama hırsızı yakalayacağım.
Pero atraparé al ladrón
Sizce öğrencilerimiz hırsız ve kundakçı diye hırsız da mı olmamız gerekiyor?
Crees que porque nuestros estudiantes son ladrones y pirómanos, nosotros somos tramposos también.
- Sanat hırsızı mı?
- ¿ Es un ladrón de arte?
Tehlikeli sanat hırsızı, tamam mı?
Un peligroso ladrón de arte ¿ de acuerdo?
Adım Qliver Queen ve ben bir korkak hırsız ve ben...
" Mi nombre es Oliver Queen y soy un cobarde soy un ladrón y soy...
Rüyalarım, hırsız.
Quiero decir, mis sueños, el ladron.
Ama değilsen eğer bir hırsız veya polissen ya da heyecan arayan işsiz bir palyaçoysan o zaman yapamazsın, ve ben de cevabımı almış olurum.
Si no lo eres si eres un ladrón o un policía o un payaso desempleado buscando emoción entonces no podrás y tendré mi respuesta.
Hırsızımız bizsiz bir yere gidemez.
Nuestro ladrón no irá a ningún lugar sin nosotros.
Kaynaklarımın yarısı, sizin acımasız bir hırsız olduğunuzu söyledi. Diğer yarısı ise, yüksek teknolojiyi kullanan yasaları umursamayan biri olduğunuzu iddia ediyor.
Tengo fuentes que dicen que es un ladrón vicioso, la otra mitad dice que usted es algo así como un justiciero de alta tecnología.
Ben hırsızım.
Soy un ladrón.
Bir dahaki sefer, ben hırsızı oynayacağım.
La próxima vez, yo haré de ladrón.
Çaldığınız elmasları kullanarak, bu yıldız oyuncuların elmas hırsızlarının üzerine gitmeyi düşünüyorum sonra da adamımız Tinvan sayesinde güçlü, dokunulmaz, teslimatçı Briggs'le buluşma ayarlayacağız sonra da bu pisliklerinin hepsini beraber aynı anda tutuklayacağız.
Vamos a entrar con estos ladrones de joyas, The Rippers y usarlos para robar los diamantes. Y luego usaremos a mi muchacho Tivnan para arreglar una reunión con el poderoso, intocable Bill Briggs. Y arrestaremos sus traseros al mismo tiempo.
Yani... Ben dürüst bir hırsızım. Güvenebileceğim bir ortak arıyorum
Así que soy un ladrón honesto buscando un socio, alguien en quien pueda confiar, sabes alguien con quien pueda crecer.
Bir sanat hırsızıyla el sıkışmadığım için affet.
Perdóname si no estrecho la mano de un ladrón de arte.
Umarım onu hırsız yerine falan koyduğumu sanmaz.
Espero que ella no cree que yo sospecho de su robo?
O bir hırsız, kızımı çalıyor.
Es un ladrón, robándome a mi hija.
Tamam. Her ne kadar, şuradaki arkadaşımız, birçok açıdan bir hırsız olsa da, beni turun sonraki aşamasına taşımış oldu.
Aunque nuestro amigo fuera un ladrón, me dará pie a la siguiente fase del paseo
Cinayet, haneye tecavüz, hırsızlık. Keniv Carter'ın metresi tam bir suç kadınıymış. Elimizdeki DNA örneği Carter'ın davasıyla birlikte üç ayrı eyalet ve yedi ayrı yargılama dairesinden aldığımız 21 ayrı davadaki DNA ile aynı.
Asesinato, allanamiento de morada, robo.
Hırsızımız bunu planlamış ve belli ki çantada her ne varsa onu istiyormuş.
El ladrón lo planeó y obviamente quería lo que contenía la bolsa de mensajes.
Hırsızın, güvenlik kamerasının kör noktasından girdiğini varsayalım.
Asumimos que el ladrón entró por los puntos ciegos de la cámara de seguridad.
- Neden kızımızı hırsız gibi giydirdin?
- ¿ Por qué se parece a Hamburglar?
Ve en iyi yaptığımız şeyi yapmaya hırsızları pataklamaya devam ettik.
Y volvimos a hacer lo que mejor sabemos. Detener a maleantes.
Oh, hırsız sana bulaştı mı?
Oh, ¿ te violaron?
İngiliz Polisine kızımızın izini bulabilmek için sınırsız çabalarını kullandıkları ve onu kaçıranları adalete teslim etmeye çalıştıkları için minnettarız.
... Io agradec ¡ dos que estamos a Ia pol ¡ cía br ¡ tan ¡ ca por sus ¡ nfat ¡ gabIes esfuerzos en eI ¡ ntento por hallar a nuestra h ¡ ja y por llevar a sus secuestradores a Ia just ¡ c ¡ a.
Ben bir tecavüzcü yada hırsız sanmıştım, ama öyle değildi.
Creí que era un violador, o un robo, me preparé para ello, pero no esto.
Hırsız mısın?
¿ Eres un ladron?