Insan mı translate Spanish
14,681 parallel translation
Belli belirsiz doğru şekildeler diye bunları insan mı sanıyorsun?
¿ Crees que son humanos, por cómo se ven?
Yani seni bir insan mı ısırdı?
¿ Así que estás diciendo que un hombre te mordió?
Hala dünyadaki en hızlı insan mıyım?
¿ Todavía soy el hombre más rápido de la tierra?
Saygıyı hak eden bir insanım.
Soy una persona que merece respeto.
Bir kereliğine normal bir insan gibi tatmin olamaz mısın?
¿ No podrías correrte como una persona normal, solo por una vez?
Kızımız doğduğundan beri epey evcil bir insan hâline geldi.
Es una persona hogareña, desde que nuestra hija... Sí.
Olabilir... neticede bilim insanı değilim. Hem biraz kıskandım.
Eso puede ser cierto, pero, ya sabes, no soy un científico, tal vez estoy un poco celoso.
Sence insan dostunu... kafese kapatır mı?
¿ Crees que es normal que los amigos...? ¿ se encierren entre sí en jaulas?
Son bir saatimi Bill Sandford'ın ayakkabısından sıçtığın boku temizlemek ve üye sayımızı artırmak için senin doğru insan olduğuna onu ikna etmeye çalışarak harcadım!
¡ Me pasé una hora limpiando la mierda que dejaste en los zapatos de Bill Sandford asegurándole que eres la mujer indicada para ampliar su membresía!
İnsan mı?
¿ Hombre?
Bunu durdurmaya yardım edip birilerinin hayatını kurtarırsak hiç şüphesiz faydalı bir şey yapmış oluruz. Bunu yapan hayvan da, insan da başka şey de olsa.
Y si podemos ayudar a detener eso y salvar algunas vidas, creo que es sin duda, lo que vale la pena que hagamos, independientemente, de si lo que nos encontremos es animal o humano u...
- İnsan kurban mı?
¿ A una víctima humana?
Neyse, otele kaçtım. Ertesi sabah yine insan oldum ve işe gittim.
De todos modos, hui del Motel, me volví un humano de nuevo a la mañana siguiente y me fui a trabajar.
Öyleyim ama aynı zamanda bilim insanıyım.
Pero también soy científica.
Yeni Darwinciler her kelimenin, her düşüncenin, her algının insanın evriminde bir adım olduğuna inanır.
Los neodarwinistas creen que cada palabra hablada, cada pensamiento, cada percepción, al menos que lo perciba erróneamente, es un paso en la evolución de la humanidad. Sí.
1973 yılında Sendika, uzaylı-insan melezleri yaratarak dünyayı ele geçirme projesine yardım için toplandı.
En 1973, el Sindicato convino en asistir a un proyecto para colonizar el mundo creando híbridos humano / alienígenas.
Federal Araştırma Bürosu'nda Özel ajanım. Tıp fakültesinden sonra bilim insanı ve bilim temelli dünyada adalet arayan biri olarak amacıma hizmet etmeyi vaad eden bu kariyeri seçtim.
Soy una agente especial de la Oficina Federal de Investigaciones una profesión que elegí luego de la escuela de medicina que prometió una oportunidad de promover mi objetivo como científica y como buscadora de justicia en un mundo basado en la ciencia.
Kusurlarımı kapat, daha iyi bir insan olmak istiyorum.
"Quita mis defectos, quiero ser una mejor persona."
Ne düşünüyorsun, insan kaçakçılığı mı?
¿ Qué crees, trata de blancas?
Bu yarışın en sor kısmı bombanın hayatlarımızı değiştirdiği ve 3 insanın yaşamlarını aldığı yerden geçiyor.
Ese fue el tramo más difícil de la carrera porque implicaba pasar por el lugar donde había estallado una bomba que había cambiado nuestras vidas y se había cobrado la vida de tres personas.
Çok kötü bir insanım ya, gitmem lazım.
Soy un desastre. Lo siento, me tengo que ir.
Biliyorum, berbat bir insanım.
No puedo hacerlo, J.
Bir insan günbatımına nasıl karşı koyabilir ki? Cece ve Nick temelde aynı kişiler.
Cece y Nick son básicamente la misma persona.
Ben Amerika'dan nefret eden çöpten bir insanım.
Soy una basura que odia América.
Reklamı gördüğümde daha çok kasaba insanı olduğumu anladım.
Cuando vi su anuncio, me di cuenta de que era más un tipo, de pueblo pequeño.
Böyle bir gelin halayı kurmak için insan lazım.
Armar una cadena así requiere gente.
biriyle evlenmeye zorlandım bir yıl sonra burada bir kıtlık başladı ve pek çok insan öldü.
Un año más tarde una hambruna tuvo lugar allí mismo. Muchas personas murieron.
bu çeşit bir insan şeytanlardan daha zararlı onu da mı öldüremem?
Esta clase de persona es más cruel que los demonios. ¿ Tampoco puedo matarlo?
İnsanın gözü sadece aşktan böyle kararır, hayatım.
Solo el amor te pone tan loco, cariño.
- Kötü bir insanım.
¡ Soy malo!
Dünyanın en iyi insanı mıyım?
¿ Soy el mejor hombre del mundo?
Doğrudan yüzlerce, dolaylı olarak binlerce insanın gelir kapısıyım.
Empleo a cientos de personas directamente, miles indirectamente.
İnsan annesinin doğum gününe geç kalır mı?
¿ Qué hijo llega tarde al cumpleaños de su mamá?
Burada çalışmanın potansiyel tehlikelerinin farkındayım ve bölgede kurduğumuz güveni yıkmak isteyen çok insan olduğunu biliyorum. Ama benim işim burada köprüleri oluşturmak ve insanlar bunun için güveniyor bana.
Soy consciente del peligro que entraña trabajar aquí y sé que muchos quieren destruir la confianza que hemos construido, pero mi trabajo es crear puentes y la gente confía en mí para hacerlo.
Başka bir insanı bile sevebilecek durumda mıdır
O sea, es una máquina de matar.
Zeke'i hayatım boyunca tanıdım ve o iyi bir insan.
Conozco a Zeke de toda la vida y sé que es una buena persona.
Kızgın olduğunu biliyorum, ve kızmakta çok haklısın. Fakat bu konuyu iki yetişkin insan gibi konuşamaz mıyız?
Sé que estás enojado y tienes el derecho de estarlo pero, ¿ no podemos hablar como adultos?
Aman Tanrım, şu insanın söylediği, "Ew."
Oh, Dios mío, este acaba de decir, "arg".
Şimdi, bunlar zararsız gözden ırak insan topluluğu gibi gözüküyor ama ama aslında kızım tarafından aktif edilmiş bir uyuyan hücreymişler.
Ahora, ellos parecen bastante distantes, un grupo inofensivo de gente, pero resulta que, en realidad son una célula durmiente inactiva que acaban de ser activados por mi hija.
Hayatım lütfen meseleyi insan haklarına dönüştürme.
Amor, no conviertas esto en una lucha por los derechos civiles.
Belki insan zihnini anlamak için bir teori olabilir ama yapay bir zeka yaratımı için kılavuz olarak kullanılamaz.
Como una teoría para el entendimiento de la mente humana, tal vez, pero no como un cianotipo para construir una artificial.
- Doğru. Parka gitmeyi kesinlikle karşılayamam ama evet, ben de konuklar gibi insanım.
Bueno, yo no puedo permitirme ir al parque, pero... sí, soy humano... como los huéspedes.
Sanırım Suggs "yanlış insan" tanımına uyuyor.
Bueno, creo que Suggs encaja perfectamente en el término "gente equivocada".
Aslında "iki medeni insan gibi anlaşarak ayrıldık" demem lazım.
- Sí. Sé que se supone que es bueno decir :
Bende insanım, ilk yarışımdan önce geriliyorum, gerçekten.
Siempre me pongo muy nervioso antes de la primera carrera.
Neden ki, gölde insan yiyen balık mı var?
¿ Porqué? ¿ Hay un pez que come a los hombre allí?
Şunu. DJ'lik yıllarım boyunca bir şeyin insanı her zaman neşelendirdiğini öğrendim. Dans.
Bueno, con tanto tiempo pinchando he aprendido que hay una cosa que alegra a la gente...
Ayrıca Stephanie bu güne kadar tanıştığım en iyi insan.
Y Stephanie es la persona más amable que haya conocido.
Kendisi, bu özel davanıza yardım edebilecek durumda değildi. Amerikan İnsan Hakları Birliği'ne bu sebeple mektubunuzu gönderdi.
Como él no podía ayudar, reenvió la carta a la Unión por las Libertades Civiles.
d Birçok insanın inancını çaldı d d İsa, korku ve acı... d d içindeyken etrafındaydım... d Her neredeysen... Sen de kimsin?
Donde quieras que estés... quienquiera que seas... te encontraré.
- İnsan kaçakçılığı mı?
- ¿ Para tráfico?