English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ I ] / Isin

Isin translate Spanish

55,287 parallel translation
Burada ne işin var John?
¿ Qué carajos estás haciendo aquí, John?
Ancak işin aslı James, şu Nootka Boğazı tam bir bela.
Pero este es el asunto, James. El estrecho de Nutka es una maldición.
Ayak parmağım işin ilk maddesi.
Mi pie es el menor de mis problemas.
Gidip Amiralliğe de ki, gerçi boşboğazlar diyordur ama... "Prinny'nin tek istediği çiçekler ve valsler olsa da, işin aslı Prinny aynı zamanda Amerikan gemilerinin batırılıp kurtulanların asılmalarını ve boğulanların cesetlerinin İrlanda'nın kilise duvarlarına çivilenip işbirliği yapan asilerin durdurulmalarını da istiyor."
Dile al Almirantazgo, que aunque lo rumores dicen que "Prinny" lo que quiere son flores y vals, en verdad, "Prinny" también exige que se hundan los barcos americanos, a los supervivientes colgados,
İşin bu, anlaştık mı?
¿ De acuerdo?
Bu senin işin.
Es tu trabajo.
Henry Whelan iyi bir adamdı, iyi niyetliydi ama işin icabına bakmıyordu.
Henry Whelan es un buen hombre, se esforzó pero no estaba logrando el cometido.
Kendilerini işin içinde hissetmek istiyorlar, hepsi bu.
Sólo quieren sentir que participan.
Televizyonda ne işin vardı be?
¿ Qué mierda hacías en la televisión?
İşin aslı "Hayır, yapamayız."
En realidad es "no, no podemos".
Hay böyle işin!
Dios, muy bien.
İşin içinde alkol de vardı ama kadınlar bir türlü ipi bırakmıyordu.
Suma alcohol a la mezcla y el hecho de que las mujeres no dejan las cosas pasar...
İşin altındaysa Madeline Mackenzie vardı.
Y la raíz de todo esto era Madeline Mackenzie.
İşin içinde Madeline varsa ortalık falan yatışmaz.
Pero nada pasa a la historia cuando Madeline está involucrada.
Senin bir bölümün zaten var. Bir işin var.
Tú tienes otro capítulo, tienes un negocio.
İşin daha da kötüsü seksinin de ötesindesin.
Y para rematar... llamarte sexy es poco.
- İşin içinde Madeline varsa ortalık falan yatışmaz.
- Nada pasa a la historia... cuando Madeline está involucrada.
Ama işin içinde artık bir torun var.
Pero ahora hay una nieta de por medio.
- Senin işin mi?
¿ Trabajo?
İşin içine polis girerse Vergi Dairesi de peşinden gelir.
Pero si involucramos a la policía, sabes que Hacienda nos seguirá.
Bu işin altından nasıl kalkacağını bilemiyorum David.
No sé cómo esperas lograr esto, David.
İşin ironi ise Mahishmati'ye'Utopia'denmesi.
La ironía es que este reino se llama Mahishmati, que significa "Utopía Definitiva".
Bu işin kökünde bir şeylerin olduğuna eminim.
Estoy seguro de que ahí está la raíz de esto.
İşin doğrusu, eşim ayrılmak istiyor.
A decir verdad, mi esposa quiere que nos separemos.
Barton'la işin bitince burada bir "LT" çalışıyor mu, öğren.
Después averigüen si un tal "LT" trabaja aquí.
Fakirlerle ilgili olan işin.
Tu trabajo con los pobres.
Asker işin içine girerse, hiç olmazsa onlar devralırlar.
Si están implicados los militares, cogen el caso.
Ne işin var burada?
¿ Por qué estás aquí?
Ne şanslıyım ki bizi avlamak senin işin değil.
Por suerte, capullo, no es tu trabajo cazarnos.
İşin var mı?
¿ Ocupado?
Bu işin yapılması gerektiğini düşünüyorsanız, ben varım efendim.
Si cree que hay algo que tiene que llevarse a cabo, lo haré, señor.
Bu adamlar büyük bir işin içinde, Dougles.
Esa gente está planeando algo grande, Douglas.
Annenin Bonnie'ye karşı iyi davranmasını istedi. İşin doğrusu saçma sapan bir istek.
Me pidió que hiciera que tu madre sea amable con Bonnie, cosa ridícula, a decir verdad.
İşin içinde benim parmağım yok.
No he sido yo.
- Burada ne işin var?
- ¿ Qué haces aquí?
Jane. - Orada ne işin vardı?
¿ Qué estabas haciendo allí?
Abby'nin facebook sayfasında ne işin var senin?
A ver, ¿ por qué estás en la página de Facebook de Abby?
- Arabasında ne işin vardı ki?
De todas formas, ¿ por qué estabas en su coche?
Ama annesi bu işin sorumlusunun Ziggy olduğuna kendini ikna etmiş.
De todos modos, su madre está convencida de que Ziggy es el responsable.
Zaten işin büyük kısmı tamamlandığından...
Es decir, la mayoría del trabajo ya está hecho, así que...
Onun bilgisayarında ne işin var?
¿ Qué haces ahí?
Bana işin ne olduğunu sormak istemiyor musun?
¿ No me quieres preguntar por el trabajo?
Senin burada ne işin var?
¿ Qué demonios estás haciendo aquí?
Keşke benimle bir işin olmasaydı. Bunu diliyorsun.
Estás deseando no tener ningún asunto conmigo.
Harriet, sen bir işin parçasısın.
- Harriet. Eres todo un personaje.
- Bu senin işin değil.
No es su trabajo.
Hayır, bak, hayır, bu senin işin değil.
Jajaja No mira, no es su trabajo.
Buradaki işin bitti, buradaki işimiz bitti.
Bueno. Ya terminaste aquí, ya hemos terminado aquí.
İşin sırrı cazibede.
El secreto es el encanto.
Bu biraz gereksiz olabilir ama işin asıl eğlencesi bu.
Puede que sea un poco innecesario, pero es muy divertido.
İşin yoksa bugünkü antrenmana gelsene.
¿ Por qué no vas a practicar más tarde? ¿ Qué, con ganas de romper las reglas?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]