Işte al translate Spanish
8,478 parallel translation
İşte bu kadar, nefes al.
Eso es. Respira.
Al işte.
¿ Tienes doce años?
Küt! Al işte.
Ahí lo tienes.
Alışkanlık işte.
Es un hábito.
- İşte bu yüzden iyi alıştırma.
Es por eso que es un buen ejercicio.
Ben daima sevgi ve ilgiyi alıp verdiklerimle ölçüyorum. Bir şekilde kendimi böyle kandırıyorum işte.
Siempre mido cuánto amor y atención recibo... y retribuyo exactamente lo que creo haber recibido, como si de algún modo fueran a estafarme.
İşte ödeştik.
Listo. Al viento.
İşte. Avcı olmanın iyi yanı budur Andy. Toplayıcılar kışa..
Eso es lo bueno de ser cazador, Andy, que incluso cuando los recolectores están en problemas al darse cuenta de que no guardaron suficiente para todo el invierno, el cazador puede hallar comida cuando quiera en tanto pueda oler el estiércol correcto y disparar con puntería.
- Bu yüzden odayı sen alıyorsun işte o kadar.
Así que te quedarás con la habitación y eso sería todo.
Dürbünü alıp sahaya baktığında formasında 55 yazan tanıdık bir yüz gördü ve kafasındaki cılız bir ses "İşte bu." dedi.
Así, cuando toma sus binoculares, mira el campo de juego... ve una cara conocida con el 55 en su camiseta... y una vocecita interior le dice : "Ése".
Dört tane. İşte... al bunu.
Aquí.
İşte al!
Aquí, aquí, te ayudo.
İşte al.
Aquí tienes.
Al. - Al işte, hepsini al.
- Aquí tienes tómalos.
İstediğini alıyorsun işte.
Te dieron lo que querías.
İşte al.
Allá va.
- İşte al.
- Toma.
Gergin bir alışkanlık veya öyle bir şey işte.
Es como un tic nervioso o algo.
Bu yüzden Agatha gibilerini işe alıyorum işte.
Es por eso que contrato gente como Agatha.
Bu işte çok iyi ve dikkatli olduğunu göstermeli riski gereken yerde alıp, daha ötesine gitmemelisin.
Tienes que mostrar que eres tan bueno y tienes tanto control... que puedes llegar hasta esa línea y no continuar.
Beni ne kadar sevdiğini anlatmanın, kendince bir yoluydu işte. Ve veda etmesinin.
Era su manera de decirle lo mucho que me amaba - y al mismo tiempo, se despidió de mí.
Al işte!
¿ Ves?
İşte bahsettiğim gelecek olayı bu.
Este es el futuro al que me refiero.
Basit bir mal alışverişiydi işte.
Era una simple transacción.
Tıpkı Toby'nin yaptığı gibi sen de git Kolombiya'ya ve al işte.
Ve a Colombia a comprar, como hizo Toby.
Alın işte.
Ahí Io tienen.
Yaptığı şeyi yaptı işte.
Al final, hizo lo que quiso y pensé :
İşte burada görebilirsiniz zorbayı.
"Aquí puede verse al tirano. Macbeth".
Al işte.
Tómalo.
Devam et, al işte.
Adelante, contesta.
Birbirlerine "İşte bu, bu gerçekten harika" dedirtecek.
Hacer que se digan el uno al otro... "Esto aquí, es verdaderamente grande".
Evet orada işte, onu alın!
¡ Eso es, vaya a buscarlo! ¡ Ab, se acabó!
Parayı sökülün Bay Troy. - Al işte.
Tómelo.
Arabaya git, telsizden yardım iste.
Ve al auto y pide refuerzos.
ve bu uzun süreçte birlikte kalabilmeniz için her şeyi cehenneme göndermelisiniz, kendin içinde, böyle işte.
Algún día vas a conocer a tu hombre ideal, y si se quedan juntos tanto tiempo como nosotros, también para ti todo se va a ir al demonio y así será.
Siz paparonlar dans etmek isterse, alın işte buradayım.
Si alguna de las florecitas quiere un baile, ¡ aquí estoy!
Al işte, bu maskeyi tak.
Aquí, ponte la máscara.
İşte geldi! - Hoş geldin!
Al fin llegó.
Onun yanında oturan adam var ya, işte efsane isim diye ona derim ben.
El tipo al lado de él, ahora que es lo que estamos hablando de la herencia.
"Geleceğe Dönüş" ün konusu işte bu.
Y de eso se trata Volver al Futuro.
Ama öyle olmaları normal, çünkü "Geleceğe Dönüş" işte o kadar iyiydi.
Y se les permite ser así por lo buena que fue Volver al Futuro.
İşte, al.
Aquí tienes.
İşte Staten Island'da buna alışveriş denir.
A esto le llamamos "ir de compras" en Staten Island.
İşte, asıl sorun... Şayet damıtıcıdaki şekerin mayalanıp sertleşmesini istemiyorsan aslında yapabileceğin bir şey yoktur, çünkü bunu asla kontrol altında tutamazsın.
Verán, el problema... al tratar de impedir que el azúcar... en el caldo se cristalizara, es que realmente nunca podías... mantener la maldita cosa bajo control.
Evet, bu iyi işte, nefes al.
Sí, está bien, solo respira.
Bu yüzden annemin anahtarını ödünç alıp çalışma odanıza girdim ve işte tam oradaydı.
Entonces, le pedí la llave a mi mamá, entré en su estudio... -... y ahí estaba.
- İşte, al bakalım. Git hadi.
Bien, aquí tienes.
- İşte burada, lütfen biraz para al.
Por favor, deje que le pague, es...
- Tek akciğerle nefes alıyorum. İkisinin yarısı kadar iyi geliyor işte.
Respiro con un pulmón, la mitad de bueno que con dos.
* İşte, Kleenex'imi al *
# Límpiate bien el pintalabios #
İşte. Al, bende daha var.
Toma... quédatela, tengo... otras.
işte alın 22
all right 20
allo 25
alex 1064
allah rahmet eylesin 22
alice 882
alvarez 41
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
all right 20
allo 25
alex 1064
allah rahmet eylesin 22
alice 882
alvarez 41
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23